ERKEĞİN BEYNİNDE Kİ KADIN. 05.06.2012MUĞLA
5 Haziran 2012 Salı, 17:40 · tarihinde Hatice Parlatici tarafından eklendi
Topluma baktığımız zaman,insanların içinde zincirlerinin hala kırılmadığı,gelenek,göreneklere bir yanı bağlı iken,bir yanı geçmişte yaşayamadıkları yılları,ileri ki yaşlarda yaşayabilmek arzusu yatar..Kirliliği yaratırlar çoğu zaman ama buna aldırmazlar bile..Erkeklerde yaş,eğitim,sosyal statiko ne olursa olsun,bu önemsizdir.Bakış açısı cahil bir erkeğin ne ise aydın,eğitimlinin de odur..
Kadınlara bakış açısı genelde benzerlik gösterir.Eskiden kadının iyisine bakılırdı,ev işi yapan,düzgün,yerine göre giyinen,konuşan,saygılı,onların deyimiyle efendi,namuslu,ahlaklı olanlar tercih edilirdi..
günümüzde kadınların,erkeklerin bakış açısı birebir örtüşüyor..Güzel ve zengin olacak.Kadın için erkeğin güzelliği ikinci planda geliyor.Erkeğe göre kadın günümüzde hem güzel,hem zengin,hem sessiz,aptal olacak.Bu anlayışın ne yazık eğitimli erkeklerde daha çok görülmesi kirliliği yaygınlaştırıyor.çünkü erkek egemen bir toplumda söz sahibi olmadığımız için geçerli görülmeyen yasa gibi adeta..
Birkaç kadın idare etmekte üstlerine yok.Yedeklerini her zaman ellerinde tutuyorlar.Önce elde etmek istedikleri paralı ve güzel olan onu elde edemezlerse sıradaki bir düşüğü iş görür.Bir de şu kurnazlıkları var.Kadınla en başında anlaşma yapmak.
_Bak ileride ayrıldığımızda kızmak,düşmanlık yapmak yok,biterse dost kalalım.vs vs..
Kadın o an da av olduğundan kanar,ilerisi için güzel hayalleri vardır,kullanılacağını,sonrasında acılar çekeceğini,belki psikiatriye yolunun düşeceğini düşünmez bile.güvenmiştir,yoldaşı,arkadaşı Ona kelek yapmaz diye düşünür..
Çünkü kadınlar toplumda sevgisiz büyürler,her sevgi onlara sonsuzmuş gibi gelir,Bir süre sonra erkeğin eline iyi bir av geçtiğinde yavaş yavaş uzaklaşır,sessizleşir ve susar..Bazan izlediğim belgesellerde bu durum gözümün önüne gelir av ve avcı yani.dejavu..Kadın hem zengin hem güzel olunca erkek burada tüm onursuzluğu yaşar,çünkü çıkarı sevgiye dayalı değildir,maskesiyle ikiyüzlü dolaşır..Para kimdeyse güç de ondadır ve her hakareti ninni gibi dinler,sokak ortalarında kavgalar bile onu rahatsız etmez,peşinden koşmaya devam eder..Bunun adı aydındır,devrimcidir,özgürdür ,çağdaştır..
Neden devrimci,aydın,çağdaş diyorum.? Çünkü diğerlerini saymaya bile gerek yok.Onlar nikahsız bir kaç kadınla evlenmeyi zaten açık açık savunmuyorlar mı,kadın hakları diye bir şey onların kitabında yazmaz ki..! Bu tarafta da gizli bir sahta yapı mevcuttur.Modern sahtecilik yani..
Evli olanlar var bir de..İlk eşlerini hep elde tutarlar,çünkü onlar işlerini kolaylaştırır,diğeri ile de hayatını yaşamak.
Bir şekilde evlenmiştir,belki şanssızlık,,düşünülmeden,hatalı,seçeneksiz,irade dışı vs vs..İçinde yaşanmayan duyguların depreşmesi genelde ileriki yaşlarda olur.Gençlerin sevgisi burada çok masumdur bana göre.Andrapozdan öte ahlaki kirliliğin alabildiğine sonsuzluğu,av olan kadınlarında bu kadar saflığı ne yazık mutsuz toplumları oluşturur..Onurlu kadın olayı öğrendiğinde terk eder.Terkedilen erkek yalnızlığa,bunalıma düşer,yalnızlığı kadın daha güçlü atlatırken,her türlü ekonomik,sosyal baskıya rağmen,çocuklarına adanmış hayatı seçer..Erkek daldan dala uçmaya devam eder.Sakin,huzurlu bir hayat yerine karmaşayla baş başa kalır,pişman olur,af diler,zavallı konuma düşer.Gücü yetmediğinde terkeden kadına şiddet uygular,hatta ölümüne bile neden olur.O kadar gözleri dönerki kadını zayıf noktasından vurur.çocuklarıyla tehdit eder.,ancak böyle kırmak ister kadın direncini.Hiç bir anne karşılıksız bu sevgide çocuklarını es geçemez.Tutundukları,onları yaşama bağlayan en güçlü daldır annelik..Yaşama nedenleridir.Erkek çocuklarını görmese de olur,hele bir de iyi bir başlangıç yapmışsa..
Tutunamayanlar olur toplum,kadını da,erkeği de..
Mutluluğun tanımını belki de bilmediğimiz içindir.Toplum olarak bu kadar hastayız.Özelde mutlu olmayan,aşksız,sevgisiz insanlar verimli olamaz,ruhları açtır sevgiye.Hayattan çok şey isteriz bazan,elimizdekiyle yetinmeyi bilsek oysa her şey daha güzel olurdu.Karşımızdaki insanı,kafamızın doğrularında kalıplara sokmaya çalışırız,oysa onu beğendiğizde öyleydi,o hali bizi çekmişti,mutlandırıp,heyecan duymuştuk,başkalarının karşı olmasına rağmen tercihi birbirlerinden yana kullanan insanları düşündüm.Bu kadar çabuk,bu zorlu yollardan gelen sevgi nasıl tüketilir bu kadar çabuk,bu kadar kolay..Hapis yolu gözleyenler,gurbet çekenler nasıl kavuşmaya bu kadar istekli ise sevgiyi yanıbaşında nasıl insan görmez ki..? Bir çiçeğin açışını göremiyecek kadar nasıl kör olunur..Ruhları şeytana sattığımız içindir.Bir çayın,bir sigaranın, bir kahvenin,bir bakışın,bir el tutuşun ya eli yoksa hiç düşündük mü? Bir insan yanının görünmezliğinde bir gülüşte,bir sözde anlam bulamadığımız içindir.Vatan aşkını paylaşamadığımız içindir.
Nasıl kirlendik,nasıl değiştik..? ? Kapitalizm,emperyalizm topluma ilişkileri kirleterek dayatıyor..En iyi kapitalist onu en iyi bilenden olur.Kadın haklarını en iyi bilen çiğner hakları,çünkü bile bile kullanarak yapar bunu..Kadının maaş kartı erkeğin cebindedir..Oysa para var olmak geçinmek içindir,kimde olduğu, insanlar kullanılmadığı sürece ihtiyaç içindir sadece..Kadınların genelde ruhlarıda,bedenleride erkeğin elindedir,cahilliğide,aydın olması da..Aydın kadın dışlanır,köle kadın tercihtir.Bu nedenledir ki kızlara bebek oyuncak veririz biz sevgili anneler,erkek çocuklara silah..Kızlar evcilik oynar,erkekler savaş oyunları..Asalak kadınlar,asalak erkekler büyür sevgili yurdumda..
HATİCE PARLATICI.05.06.2012
SAYGILAR. KÖŞE YAZIM
Kayıt Tarihi : 5.6.2012 18:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kadının sorduğu en sık sorulardan biridir : “Beni ne kadar özledin?” Erkek, onu ne kadar özlediğini kadına mutlaka anlatmalıdır ama kadının ne kadar özlediğini erkeğe anlatmak gibi bir zorunluluğu yoktur çünkü kadınlara göre kadınlar ile erkekler eşittir! Bu soruyu sorarken kadın ister ki, erkek denilen (mükemmel!) varlık ‘Özlemek’ diye tabir edilen soyut duyguyu somutlaştırsın, somun bir ekmeğe, bir kitaba, bir pastel boyaya, bir şapkaya dönüştürsün. Kadın zanneder ki erkek ‘Özlemek’ denilen duyguyu sürekli ceplerinde gezdirir, cüzdanında taşır, arabanın bagajına saklar. Bu yüzden de ister ki, ona “Beni ne kadar özledin” diye sorduğunda erkek hemen cebine, cüzdanına ya da arabanın bagajına davranıp, oralarda gizlediği ‘Özlemek’ i çıkarıp masanın üzerine koysun ve “İşte seni bu kadar özledim.” diyebilsin.
Aslında bir bakıma haksız da sayılmaz. Çünkü kadın o müthiş ve bir o kadar da anlamsız soruyu sorduğunda erkek cüzdanına davranıp kredi kartını koymalıdır masaya: “İşte ben seni bu kadar özledim.” demelidir. Ya da cebindeki küçük mücevher kutusunu çıkartarak, kutunun içindeki tek taş yüzüğün parıltısını yansıtmalıdır kadının yüzüne: “İşte ben seni bu kadar özledim...”
Buyrun işte, bu da bir erkeğin gözünden farklı bakış açısı...
Affınıza sığınarak paylaştım, kusuruma bakmayın. Başarılı çalışmalarınızın devamını dilerim.
'...Herkesin garip, yetersiz, komik ya da bize uymayan yanlarını görerek, en baştan eliyoruz. Peki, dönüp kendimize bakıyor muyuz hiç? Hangi vasıflara sahibiz? Bizim yetkinliğimiz, yetişkinliğimiz, yeteneklerimiz var mı? Acaba biz de birilerine garip, yetersiz ya da komik gelmiyor muyuz? Kimsenin isteklerinden, yaşam tarzından ödün vermeye niyeti yok. Sürekli alalım istiyoruz. Gel gör ki en çok emek verdiğimiz kişi; bizi en çok üzen, en çok canımızı yakan, yüreğimizi en çok parçalayan, hayatımızı harcayan, arkasında toplanması zor dağınıklar bırakan ve aslında bizi en hak etmeyen kişi oluyor. Dünyanın kanunu mu böyledir nedir?
Kadınlar; sıradan, sıkıcı, fakir, düzgün, heyecansız veya fazla normal görünen erkekleri, kendilerine uymadığını düşünerek değerlendirmeye bile almıyorlar. Haklılar tabi! Niye alsınlar ki! Onların beklediği adam gelecek. ‘Bay Doğru’ her an bir köşeden çıkıp, kollarıyla saracak, nefeslerini kesecek onların… Binlerce kadının hayalini süsleyen ve dünyada çok az karşılaşılan bu erkeğin aşağı yukarı bir tarifi de var elbette: Yakışıklı, uzun boylu, atletik ve üçgen vücutlu (şöyle iri kasları olan) dar kalçalı, kalın bacaklı, geniş omuzlu, şahin bakışlı, karizmatik, komik, kültürlü, cömert, zeki, güçlü, nazik, hassas, romantik, maceracı, koruyan, kollayan, hafif kıskanç, açık sözlü, iltifat etmesini bilen, ağzı laf yapan, biraz maço, kapris çekebilen, tok ve güzel sesli, enstrüman kullanabilen, edebiyata ve sanata tutkun, iyi dans edebilen, sürprizlerle dolu, özel günleri unutmayan, elinden çiçeği ve hediyesi eksik olmayan, bulunduğu her yerde hayranlık uyandıran, gözleri sevdiği kadından başkasını görmeyen, maç manyağı olmayan, yemeyi içmeyi ve adabı bilen, masaya vurduğunda ses getiren, her şikayeti “vıdı vıdı” olarak değerlendirmeyen, elma demeyi de alma demeyi de bilen, televizyonu gecelerin anlamı olarak görmeyen, gözlerine bakınca içini eriten, dokunmayı bilen, öpüşmeyi bilen, muhteşem sevişen, iyi bir sevgili, iyi bir koca, iyi bir baba, daha neler neler…?
Böyle bir adamla karşılaşma ihtimalinin, uzaya tatile gitme ihtimaline denk olduğunu hatırlarına getirebilen kadınlar, diğerlerine göre mutlu oluyorlar elbette.
Hepsi iyi güzel de… İnsana sormazlar mı, senin vasıfların nelerdir diye? Neyin var ki bu kadar çok şey bekliyorsun karşı taraftan? Bunca şeyi aynı anda istiyorsun?
Peki ya erkekler! Onlar farklı mı? İsterlerde isterler. İstekleri hiç bitmez.
Eğitimli olsun, (kütüphanecilik, işletme, iktisat, diyetisyen mesela). Ondan az kazansın (uçurum olmadan, misal erkek 1 milyar kazanıyorsa o da 700 milyon kazansın). Oturmayı kalkmayı, büyüklerine hürmet etmeyi bilsin. Her şeye peki demesin ama orta noktada buluşmayı da bilsin. Deli gibi âşık olsun ona, etraftaki daha iyi alternatiflerle ona boynuz takmayacak kadar sevsin onu. Annelik vasıflarına sahip olsun, şefkat göstermeyi bilsin. Acından öldürmeyecek kadar yemek pişirmeyi bilsin (misal yumurta, pilav, makarna). Hanım hanımcık giyinsin. Kulağına göbeğine metal şeyler takmasın (öyle g-string, göbeği açık gömlek tişört olayı erkeğe ters). Hiçbir yerinde dövme ya da benzer bişey olmasın. Dinlemeyi bilsin, aynı zamanda kendini dinlettirsin, onunla ağlasın onunla gülsün. Damak zevkleri birbirine yakın olsun. Yemeğe çıktıklarında ikisinden biri aç kalmasın. Yapmacık/yalancı olmasın, sevdiğine sevdim, sevmediğine sevmedim diyebilsin. Ailesi çok zengin olmasın ama onlara muhtaç durumda da olmasınlar. Ailesi çocuk sever olsun, torunları üstlerine atıp tatile gidebilsinler. Onu çevresindeki hatunlardan kıskansın, zaman zaman bu yüzden ona trip yapsın. Eski erkek arkadaşlarının büyük bir kısmı ölmüş olsun. Ölmemişlerse evli ve çocuklu olsunlar. Kitap okusun, ona da döve döve okutsun. Entelektüel birikimi olsun ama entel olmasın. Evde eğlenmeyi tercih etsin ama dışarıda da eğlenmeyi bilsin. Cebinde faturalı hat kullansın, ayrıntılı faturası ona gitsin, o öder. Yoga, solaryum, fitness gibi abuk subuk işlerle uğraşmasın ama kuaföre gitsin, güzellik salonuna gitsin, bakımlı olsun… daha neler neler?
İri gözler (mümkünse mevsimsel olarak güneşe göre rengi değişebilsin), minik bir çene, bıdık bir burun, öpülesi ve kendinden pembe dudaklar, minik bir ağız, ince bir boyun (boğazından siyah zeytinin geçtiğini gözlemlenebilsin), saçlar uzun beline doğru şöyle, esmer, yarım Washington portakalı büyüklüğünde (avuçtan taşmayacak...) göğüsler, gergin bir göbek (şöyle dokunduğunda irkilmesini izleyebileceksin...) bel bölgesindeki kemikleri belli olmasın (kadın dediğin azıcık ele gelecek), hafiften iri kalçalar (basenlerle uyum içinde olacak, kalp şekli yakalanabilirse enfes olur), düzgün bacaklar (kemikleri sayılacak kadar zayıf olmamalı), ince ayak bilekleri, 36 yada 37 numara ayaklar, bakımlı parmaklar, pembe topuklar… Ooof anam of… Sanırsın ki bey efendi HZ. Yusuf… İsterler ki kadın gündüzleri yedek kulübesinde otursun, geceleri de yatakta 3 gol birden atıp hattrick yapsın. İsterler ki hem daha önce eline erkek eli değmemiş olsun; hem de yatakta onu çıldırtacak kadar iyi sevişsin. Nasıl olacak bu iş bir bilen var mı?...'
Saygılar.
saygılarımla..
TÜM YORUMLAR (5)