Mezraya çökmüştü bir karanlık, beyaz karlar üstüne.
Hava ayaz mıydı ayaz.
Bir çocuk ağlaması böldü havayı, belli ki sancılıydı.
Dışarının ayazına inat, ateşler içindeydi Muharrem.
Bir gecede mahalle yapılıp kent parçası olup da,
Nedir bu hengâme, bu telaş.
Nereye bu koşuşturma, sonu yok gibi.
Nedir bu tiyatro?
Kimi çok iyi ezberlemiş rolünü,
Kimi rol yapmaya çalışır.
Kalbin çarpmadıysa delicesine,
Ayakların titremediyse keman telleri gibi,
Sen de sevdim mi diyorsun.
Uykusuz kalmadıysan yalnız gecelerde,
Özlem aramadıysan şarkılarda, şiirlerde,
Sen beni seviyorsun.
Ben de seni seviyorum.
Ancak arada bir fark var.
Senin yaptıklarını,
Seven bir insan yapmaz.
Ne sanıyorsun sevgiyi,
Göz süzüp, kaş atmak mı?
Yoksa kol kola girip tur atmak mı?
Bir yastıkta kocayıp,
Çocuk yapmak mı?
Şiir aşığın sevgilisini anımsaması,
Duygunun dışa yansıması
Ve de şairin mesleki çabasıdır.
Yazdım çok şiir,
Dökmedim çoğunu kâğıda.
Her şeyi o biliyor,
Kendini alim sanıyor,
Kimseden öğüt alıcı değil.
İnanma gülen yüzüne,
Kanma tatlı sözüne,
Göründüğü gibi değil.
Kimler geldi geçti buradan, kendini akıllı sanıp,
Arkalarından, beddualar edildi adları anılıp.
Yaşamalı insan kapı kulu, kapı kolu olmadan,
Dimdik durmalı özgürce, kimseye dayanmadan.
Bakmadan hiç kimsenin soyuna, rengine ve inancına,
Yaşam bir sınav.
Başlama saati belli.
Bitişi belli değil.
Ömür diyorlar buna.
Ben çok iyiyim deme,
Başkaları bilsin.
Çalışkansan da söyleme,
Yaptıklarında görünsün.
Güzelliğinle öğünme,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!