bir masal yarım kalabilir,
belki bir hayat!
susma;
cennete giden sevap kuyum,
ilham perim,
yaşadığı kadar yanıyormuş insan
kumdan kaleleri kadar güçlü
ve bir varmış bir yokmuş insan
ama en çok..yok! ! !
bir kahraman yalnızlığıdır bu anlatmaya çalıştığım
Cennet En Muhteşem Rayihadır Ellerinde
Sana kavuşabilene...
saat dünü geçti,şimdinin ötesinde ve yarına çok var
zamanla girdiğin savaşı kazanamazsın anla!
ve gözyaşlarının nedeni gitmişse
çek teslim bayrağını,durma... !
kucak açtım uçtuğum uçurumlardan uçan uçaklara
ve gittim çok uzaklara.
bittiğim yerde başladı bu hiç tutmayan film
ay tutuldu,
söz vuruldu,
güz yoruldu.
aşka tükendim,aşktan tükendim...
cehennete kadar yolum var,biliyorum
araftayım ama tarafsız değilim
ben,hep senin olduğun tarafın arafındayım...
sandukamın içi gözlerinin derinliği
ve geberik bir şairin şiirleri ütopyasını asla yitirmemeli.
sonra bir rüzgar doğar,es vermeden eser
bir kül bulutu ki hayat,sormadan gider!
kayıp olan herşey artık ayıp,periler bile aynalara küs
şarabın tadı yok,su acı,ekmek yavan
tavan yapmış sofralarda kuru soğan...
hiçlik mertebesinin en tepesinde bir enkaz var şimdi... !
kaybetmekten korktuğun şey asla senin değildir,korkma !
bir renk seçtim kendime
sonra tüm hayatımı o renge boyadım,geçmişim yok!
mezarımdan çıktım artık,gözlerinde umut çok.!
uykularımı bıçaklıyor gözlerin
kanrevan içinde kalıyor gece,uykularım geceye gebe
ve geceye akan kan artık gözlerinin renginde...!
Cennet En Muhteşem Rayihadır Ellerinde
sana kavuşabilene... !
an geldiğinde herşey susacak hayatınızda
ve bir daha dökülmeyecek dilinizden
-dili geçmiş zamanların sıradanlığı...
şehvetli yarınları
gizemli bir şimdiyle vuracak olan o an geldiğinde
siz yüzünüzü aynalarda eskitmiş
aynaları çoktan tiksindirmiş olacaksınız.
ve o an geldiğinde
ritüelsiz bir başlangıç gibi huzursuz olacak nefes alışlarınız.
yaşlılığınıza bir ömür uzaklıkta,
yapayalnızlığınızın tam ortasındayken
ılık bir nehir gibi akacak bileklerinizden kansızlığınız...
lal olmuş düşlerim,renksiz
benim için artık renk-siz-siniz... !
iki namaz arasında
üç günah işleyen
dört kişinin
beş parmağında
altı yüzüğün
yedi acısına
her şey geçmez...
huzurunu kör bir bıçakla deşerler
ve acı sinsi bir yılan gibi iki dağ arasından sızar...
yüreğindeki cennet bahçelerinin o eşsiz kokusunun yerini
mütemadiyen bir ateş kaplar...
yanar...yakar...
kaşı saçından çok olan çirkin yüzüm gülmeyi haketmedi
hakedilmiş bir ölümü yaşamak için ise zaman fazlasıyla cömertti...
merhameti öldü tanrının
şimdi kim koruyacak gözlerinizi..?
elimiz ayağımız ki zaten bağlı,
ebedi cesaretimizide bıçakladı tanrı !
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!