Sen kendini salarken uzaklara
İçinde tutamadığın çığlıklar
Bir kibritin karanlığı kovan aydınlığında
Bir türlü sevemediğin yalnızlıklar....
Bir ninni dökülürse dudaklarından
Uykuların tesellin olduğunu anlarsın.
Yıldız yıldız parçalanırsa gökyüzü
Doğan güneşin benim olduğunu anlarsın.
Bir şiir anlatırsa beni sana
Ay ışığı düşmüş gözlerine
Eteklerinde güneş
Aydınlıklarla dolar içim
Gözlerindeki ahenk, ellerine eş.
Ay ışığı düşmüş gözlerine
Aynının tıpkısı
aynı şey.
Farkı farklısı
varılmaz şey.
Güneşin ziyası
aydınlatır.
Sen, uçsuz girdaplarda yanımdaysan
Dünya bana uzak olsa da olur
El ele uzansak deryalara
Gönlüm huzuru sen de bulur.
Gözlerin bir manayı taşırsa ötelerden
Asi kimliklere büründüm belli belirsiz
Tükendim sanki her adımda
Uykularım uykusuzluğun tuzağında
Gelemem, beni bekleyen var uzaklarda.
Kalkmaz başım, uzanamam camlara
Bilemem, nasıl kaybolur ellerin
Ansızın gecenin bir yerinde.
Yitik sesler nasıl duyurur çığlıklarımı
Söylemek istediğim o kadar çok şey varken.
Sahte dünyada sözler varlığını yitirir
Her şeye rağmen tütsülenir ateşler
Zaman,
Saatleri girdaba sürüklerken,
Hesaplı kavuşmaların acısını bilemezsin.
Kaderin cilvesi,
Engin kuytuları aşarken,
Gönül ferman dinlemiyor ki
Gönül ferman dinleseydi eğer,
Ferhat dağları deler miydi?
Mecnun çöllere düşer miydi hiç?
Kerem sazıyla yandı Aslı’ya
Çok şey söylendi aşk üstüne
İyi ki varsın,
Uçurumlardan düşerim,
Tutarsın ellerimden.
Göçebe söylenceler dillerde,
Hayat avlusundan seyredelim gökyüzünü,
Görmelere doyamazsın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!