Eriştim, Erişteni İstiyorum Tinsu

Dua eden bakışının filmindeyim. Ellerin açık, kendine yükseliyorsun.
Oysa arşa çıkmanın tek yolu birisinin seveni olurken onu da sevmektir.Sen içindeki kör gözbebeklerin görünmeyen gözü müsün?
-Sen içimdeki lal sözlerin çeşnisinden akan aşk çeşmem misin?
Yoksa kütürüm acıların gramerci misin? Bütün ayrılıkların dilinden anlar mısın?
-Mesele sevgilim senden nasıl ayrılabilirim? Senin gibi nasıl ayrık otların yabanında yaban bir domuz gibi gezebilirim?
*Ya da sen hala yüreğimdeki otlakların arasında gizlenen ürkek ve ben gözlü ceylan mısın?
-Bilmem inanır mısın benim de ağladığımı? Damlalarım seninkine benzemez. Senin damlaların bütün ayrılık acılarına aşina.
*Oysa benim damlalarım senin eserin.Gözyaşlarımın yazarı
diyordun bana.Şimdi kim yazar söyler misin Tinsu.
*Bir yangın ile senli bir angının ortasında önce güllerin sonra küllerin sarar bensiziliği.
-Kelimeler yanar sana söylemediklerimin ağzında. Bütün şivelerin diline gülümse söylediklerim.
-Dudağının başka görevleri varmış meğer.Bana aşkım diyemek içinmiş yeni görevi.Sakın kırmızı ruj sürme öpemediğim o dudağın ucu uçlarına.

-Aşk,her zaman imkansızlığa sızıdır. Aşk, her zaman sızıdan sonra özümüzle sevme ötelerine ıslanmaktır, kurulanmaktır sevdiğinin her şeyinde.
-Aşk bazen içsel bir büyüdür, iksiri karşılıksızdır.Ve önemlisi içmeden büyülenmektir sevdiğinin her şeyine.
Şimdi; bindiğim şimdi yoksan her zaman şimdisinin şimendiferinde
ferim açık kalır mı ki? Daha sonra asla bulamayacağın “ ben “ adılına tamlama olma zamanı gelmedi mi?
-Söz öbekleri gibi aşka göbekten bağlanmışken öyle uslu durmayan hep acılar bağırtan bu ayrılık neyin müjdesi sevgilim.
Bu labirent düş’ü mü aşk ? Yoksa daha çok karışmam gereken gergeflerin gri tonlarında mı tonlarca ıstarabım.
*Defalarca ördüm seni suçlarımın saçlarına. Defalarca çözdüm ben’i senden. Bir defanın dehasında kaldım.
-Bir tanenin hanesinde yazmışlar seni bir tanem. Başkasına iki olamam, başkasıyla “bir “ den sonra iki olmam imkansız gibi.

*Buruşturulmuş hallerim olsa da mazim sendin, geleceğim sana yamalı. Bu yüzden giderken git.
-Sen hiç gitmeden sevgilim .Gittiğini sandığın başka gelmelerdesin.
-Yüreğimde zayilerin sözsüz kalmış. Neye yarar, neyden çalınmış senfonik zamanlar.
*Ney’e yarar inleyişim.
Sürpriz olmaya başladı, seni düşünmediğim demler. Bana gelişlerin yolunda , yol ağlamaya başladı.
-Yolda gözleri yaşlı hangi güzeli görsem sen sanır gider sarılırım.
Dinlerim derdini.Sana benzeyen ne çok yaralı ceylan varmış.

Öyle uzaksın ki ta içimdesin .Neden bu kadar uzağa gittin ki?
Şimdi seni nasıl hissedecek içi alınmış, pardon içi sen olmuş,senle kalmış, içimdeki hazinen.
Erişmeye başladım sen dergahında.Gayrı aşkımızın ermişiyim.
-Bir şey eksik erişten. Ne kadar gitsem de adressizliğinde kendi adresim çıkıyor. Çok şey istemiyorum.
-Eriştim, erişteni istiyorum.Sakın üstüne peynir dökmeyi de unutma.

‎ Bazı aşklar, aşkları suya temizletir. Bazı aşklar suyu da temizler.
Bu yüzden suların selamı var. Bundan büyük akan aşk selamı olamaz.