Dün cumartesi akşamı idi ve ben gece yarısı yapılan, şiir vardı isimli programı büyük bir merak ve hevesle, gururla izledim...Buraya kadar iyi ama belki bundan sonra hiç kullanmak istemeyeceğim; iki kelime öğrendim...Eril mi dişil mi?
Oturmuş bir kaç muhterem, ahkam kesiyor; şiirler okunuyor, bunları yazan eril mi dişil mi diye sorular soruluyor...
Merak ettikleri yazar kadın mı erkek mi değil; şiirinin konusundan erkek mi dişi mi olduğunu öğrenmek istiyorlar...
Peki dişiler erkek ağzı ile yazmışsa omuz mu silkeceksiniz?
Kadından şair, kadından evliya,,koma kapıya diyip; olmaz mı diyeceksiniz?
Ben taşın ağzından, çeşmenin ağzından da yazarım kime ne?
Allaha bin şükür akıl vermiş düşündürüyor hayal ettiriyor, sorgulatıyor gözlemletiyor, bir de dağarcık; orada da arşivletiyor...
El vermiş aklı olan kağıdı kalemi bulmuş; Tanrının bana verdiği irade ile de, kalemi tutup yazabiliyorum şükürler olsun...
Amatör de olsam ben şairim, ya da şair olmaya özeniyorum...
Şaire değilim; kimsenin de şairesi değilim...
Hüsnü niyetle bana şairem diyenlerden özür diliyorum...Kardeşim yaratıldığımız günden bu yana insanları renklerinden dolayı dillerinden düşüncelerinden dolayı hep kamplara ayırdınız....
İzmleri hiç sevmem, cinsleri böyle ayıra ayıra, kadın varlığını, haklarını inkar ede, ede feminizm diye bir garip ideoloji yarattınız...
Niye biz olamıyoruz, niçin bir kısır döngüde dolanıp duruyoruz? Neden bu ihtiras? niçin benlikten, benliğin kibrinden sıyrılamıyoruz?
Eski bayramlar daha iyi idi; eski kadın şairler yazarlar daha çok saygıya değer.
Eskiyi yeniyi bırakın da güne bakın bu gün hayır mı işledin şer/re mi alet oldun...
Alnından öpülesi günümüzün kadını, günümüzün hem çaışıp eşine çoluk çocuğuna, kocasına bakan fedakar kadınları...
Bırakın cinsleri birbirinden ayırmaya kötü ile iyiyi, yetenekli ile yeteneksizi, iyi niyetli ile kötü niyetliyi güzelle çirkini ayırt edin...
Tabii ki fiziki olarak değil, kadınlar ne mi yapıyor? okuyor araştırıyor, bazı sözünü lafını bilmeyenlere katlanarak, ailesine çoluk çocuğuna topluma değerler katıyor...
Eğer şiiri yazanın bayan mı erkek mi olduğunu illâ ki çok merak ediyorsanız, hayatını araştırın öyle ya, benim adım Yüksel; bu isimde erkek te var bayan da bir adım da Nimet bu isimde erkek te var...
Ya alayla bıyık atından gülüp kendinizi tatmin için ya da kasım, kasım kasılmanız için değil mi, şairin cinsini çok merak ediyorsunuz....
Cinsleri ayırmayalım, ama beyleri birbirinden ayıralım; kurunun yanında yaş ta yanmasın diye..Mutlaka beylerin çok büyük bir bölümü bir çok şeyi aşmış olup, böyle söylemlere tevessül etmez; onlara bütün hanımlar adına teşekkür ediyorum...Şimdi şiir vardı niye adı şiir vardı uzatılıp çekilecek geniş anlamlı bir cümlecik, şimdi yok mu; yoksa şiirin de eskiden kaleme alınanları mı iyi idi? Hani desem ki ben mi konuyu yanlış değerlendiriyorum hayır değil...Vücut dilleri insanları ele veriyor...Bıyık altı bir gülüş ya da bir bakış her şeyi anlatıyor, yoksa bir nevi bayanlara yapılan bir kur mu? Saygıda kusur etmek istemem yaşlarından dolayı değil, insan oldukları edebiyata şiire hizmet ettikleri için müteşekkirim...Sağolsun var olsunlar ben de yaşlıyım ama genç düşünüyor araştırıyorum espiri yapılacak yerde espri ciddi konularda ise konuya gereken ciddiyetle yaklaşabiliyorum...Şimdi kendimi mi övdüm? evet övüyorum...Son olarak söylemeliyim ki programı gençler yapsa, nasıl algılanırdı şiir? ve eril mi dişil mi? tuzağına kapılırlarmıydı...Sürçü lisan olduysa affola...
Zorunlu ikinci hikaye:
Dün akşamki pogramı izlemem, bu yazıyı yazmam, bir tesadüf mü kader mi bilemiyorum...
Adı ünlü şair Lale Müldürle anılan, antoljide de rastladığım şair Nilgün Marmarayı merak edip araştırdım...Tahsili eğitimi görüşleri nasıl ki programlarda adı geçiyordu...Ne yazıyor ne mesaj veriyor, insanları nasıl etkiliyordu...Doğrusu biraz ön yargılı düşünmeye meyilli gibiydim...Boğaçi gibi bir üniversiteyi bitirmişti hayatını şiirlerini okudukça yavaş yavaş işin rengi değişiyordu...Şiirleri öyle çok ta aman aman şirler değil gibi gelirken, çok üzücü bir haberiyle sarsıldım...Daha hayatının baharındayken, yirmidokuz yaşında intihar etmişti...Resmi de vardı sayfanın sol köşesinde ve babasını tanıyan biri, hakkında yazı da yazmıştı...Çok üzüldüm çok çok üzgünüm...Hepimiz çocuklarımız iyi tahsil görsün iyi eğitim alsın para getiren titri olan bir mesleğe sahip olsun diye, çoculklarımızla birlikte; heyecan ve telaşla,sırasında en önemli işlerimizi bile yarıda bırakarak koşturup dururuz...
Evlatlarımızla onların sorunlarıyla bizzat bire bir yanlarında olduğumuzu, hissettirmeli maneviyatın insan ruhundaki önemini vurgulayarak inanmanın, sabrın ve mütevekkil olmanın erdemini faydasını onlara öğretemezsek gençler işte böyle, müteessüf durumlarla karşılaşırlar.
Hangi yüksek okulu okursa okusun onları ihtimamla büyütsek te hangi kursa giderse gitsin bu genç fidanları başıboş bırakmak, ipin ucu kaçtığında geri dönüşü ve telafisi imkansız acılarla perişan olur yanar yüreklerimiz...
Ya hız düşkünü araba sevdalısı bir sonradan görmenin ya bir maganda kurşununun, ya da sarhoş bir sürücünün hışmına uğrayıp genç yaşta ölen o canları tanımasak ta olanlar bizleri de kahretmiyor mu?
Lütfen daha hassas davranalım...Sorunlu bedbaht bir üniversite mezunu bir iki dil bilen, içtimai durumu iyi fakat mutsuz biri olamaktansa, dağda çoban olmayı yeğlerim...Çok çook üzgünüm nur içinde yatsın rahmeti bol olsun...Bu bayramda da gerek ihmalleri gerekse iklim ve yol şartlarının kötülüğü yüzünden yüze yakın onlarca insan trafikte hakkın rahmetine kavuştu, kader mi bilemiyorum, ailelerine Allah sabır versin...
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 30.11.2009 18:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sevgilerimle
Mehmet Ali Şahin
TÜM YORUMLAR (1)