Yitik aşkın çehresinde başlar harabelerin hikayesi
Taş duvarlardan dökülür hayatlar
Odun tavanda seslenir masallar
Mum aydınlığında söylenir türküler
Sevgiler harabelerin saflığında dinlendirilir.
Aydınlık mumun ömrü kadardır
Yastığa sokulmuş alnımı
Ranzada kilitli bedenimi
Yaşama sitemkâr düşüncelerimi
Birer birer
Bir çöp yığını misali,savurup atıyorum
Titretip kendimi,bırakıyorum umudun merhametine.
Bütün patikalar kayalarla örülmüş
Güneş yüzünü karanlığa dönmüş
Ay suskun gökyüzünde
Yıldızlar küskün geceye
Gün karanlıkta
Karanlık günde sessiz.
Bir cehennem ateşi var yüreğimde
Sevginin meşakatli ellerinden kaçıyorum
Öfkeyle uyanıyorum dünyaya
Açıp ellerimi duaya durmak isterken tanrıya
Şimdi ben küfre duruyorum,
Suskunluğuna insanın...
Hiç olmak
Bir daha sende cenin olmak
Varlık bulmak
Ve var olmak...
İlk kulağa giren ses,
İlk gözlere dikilen bakış,
Beş bin yıllık öfkedir
Yüreğimde patlamaya amade olan.
Ölümün katilidir
Gönlümdeki sevda.
İnsandir,
İnsanlıktır
Zaman ve ben
Ben ve sen aynı zamanda
Dokuz adımlık bir dünyada,
Dakikalık sohbetlerde....
Zamanda yanlızlık
Her şey rengârenkti..
Çamurda evlerimiz arabalarımız var dı.
Toprak yüklerdik arabamıza
Son durak mutluluk olurdu.
Yolcular yüklerdik arabamıza
Son durak umut olurdu.
Sen olsa bir yudum
İçmesem .
Sadece sen akarken
Ben dinlesem.
Şırıl şırıl akan sende
Düşlerimi geleceğe sunsam.
Öz ana toprağında öz ana toprağına esir düşmek ne garip,
Özgürlüğü ararken özgürlüğe esir düşmek
Düşünürken bir avuç düşünceden mahzen görmek ne garip şey
Olacak gibi değil..?
Yürekten yaşamı sevmek,
Yürekten aşık olmak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!