ol geceler, ay dökerdi yine efsûnu suya
âşıklar buna mehtâb derdi, seyrederdi
bir kalp, bir kalbe mesken olurdu gûya
her seyrin nihâyetinde, bûseler tende gezerdi
Ben bir dertli âşığınım,
Senin gönül dergâhına tâbî oldum.
Çuhamda yiyecek yok bir lokmam,
Sana varmak için kaç defa zâyi oldum.
Beni kabûl eyle dergâhına ey mecâz.
eskidi artık ne varsa
âşk hurda, âşık hurda
ve mûrada çıkmaz oldu
biten her yolun sonu
kim gönlünce yaşar ve bilir
akşamla doğdu yine efkârın
odamda akseder zûl ile gâmın
muhasara eyledi ümitlerimi
hicrândan silâhlarla ıstırabın
"Giriş"
dolansak senle ötelerden öteye
uçan küçük kuşlara karışsak
dokunsak ışıklar saltanatının pervazına
aksak öteye, ötelere aksak..
Düştü bak yine iftirak ile kalbim gâma
Efsane derlerdi de inanmazdım o câna
Medfen olur gönlümüz artık, Uşşak'a
filizlenir dokunduğun yerden
tomurcuklar, gül olur
teninden saçılır da kokun
her bir çiçeğe öz olur
dökülür ağzından sözler
gözlerinden kıvılcımını alan fecrin ışığı
gökçe çiçeklerle bezer her sabah bağrını
hangi ilâheye öykünmüş bunca zaman yer, gök
sen güldükçe maviler alır ihtişâmını
Bir ana mûkabildir bir asır,
Bir gönül bir gönle iken münhâsır,
Son beyândır bu artık, son fasıl
Ey Ademoğlu yazdığım bu son şiir
Gönül âşık, vücûd hasta
Dert yakın, dermân uzakta
Gülmeyen böyle bir bâhta
Ömrün bâharı neyler ki?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!