Yazın ahmak ıslatan aşkına inat,
Göçebelikten yerleşik düzene geçen kalbim
Kışın ısıtan,
Sonbaharda geçmişle avunan,
Baharın gelecek kaygısıyla telaşlanan,
Yazın, “yazım olan”a susayan aşka emanet.
Yıldızlı bir gecede başlar yalnızlık
Vesaireler sarar dört yanı
‘acımak’lar içerisinde
Ağlamaklı olursun bir köşe başı
Ve yargılarsın hayatı.
Sebepler vesairelerle sonlanır.
gidişler, ah o gidişler dağlamaz yüreğimi
sensizliğin gelişleri, ah o gelişleri yakar beni.
güle güleler, ah o güle güleler sarsmaz bedenimi
yalnızlığın merhabası, ah o merhabası yıkar beni.
Hala şiar aşamasındayken hüznün,
elemin, kederin,
şu hayatta ne varsa onun.
Dehlizine mülteciyim.
Aşina bir durum değil bu bendeki
Alelade bir serzeniş hiç değil.
Dışarıda yağmur yağıyor
.....
adam ıslak,
düşünceleri ıslak
yüreği ıpıslak.
Mahlasını taşır yenidünya ağacındaki
Ham meyve…
Çikolatadan farklıdır.
Çünkü çikolatanın acı tadı cezbeder
Yüreği yangın yeri olanları.
Oysa o öyle ham meyvedir ki
Her gün dünü yaşıyorum,
dünde beni.
Dönüşüp duruyor,
Kıvılcım olup çoğalıyor,
yağmur olup yağıyor,
git ki tutsak gözlerimle
daha bir sarılayım bahar'a
ama öyle bir git ki bu,
mabedime geliş olsun.
yoksa yolunu bulamaz,
çarpar durur,
Bir akşam,
ıslatıp güzelleşelim dedik.
Ama
Altımıza ıslatacağımız
Aklımıza gelmemişti...
Nasır tutan sabahın
Simetrik alınganlığında
Yaram nüksetti yokluğunda
Terleyen gözlerime inat
Yüreğimdeki mezara gömdüm zamanı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!