Bir rüzgâr esti ılık mı ılık,
İstanbul'un mavi boğazından.
Güneş gülümsedi bulutlar arasından.
Isındı, gerindi erguvan ağacı,
Uyandı uykusundan.
Ürperdi, titredi tomurcukları,
Bakındılar karşı sâhile,
Pembe pembe yapraklar arasından.
Yanakları al al
Bir genç kız gibi utangaç...
Seslendi ana ağaç:''Hadi, vaktin geldi,
Durma aç.''
Bir anda rengârenk oldu ağaç:
Kızardı dal dal.
Saçıldı her yere mis kokular.
Coştu onu görünce
Sâkin deniz bile.
Karıştı birbirine
Denizin sesi ve
Erguvanlardan dökülen şarkılar...
Kayıt Tarihi : 27.2.2007 18:26:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne göreyim ah Halenur hanım gel de kıskanma kıskandım şiirinizi...
Ben Bir İstanbul aşığı olabilirim ama, İstanbul'u tanımak öyle kolay mı?
Erguvan kelimesi bile sihirli bir kelime bu güne değin hep ilgimi çekmiştir, hele de renkleri ne kadar büyüleyici...
Bu eşsiz ağacın ve çiçeklerinin nasıl olduğuyla ilgili biraz bilgi almak için sevgili şairimiz Ünal Beşkese beyefendinin gerçek bir İstanbul'lu olarak şiirlerinde Erguvan'dan çok söz etmiş olacağını düşündüm.
Araştırırken sizin bu nadide güzellikteki şiirinizi gördüm.
İsmi güzel, güzel huylu arkadaşım tebrik ediyorum tüm kalbimle tebrik ediyorum.
Yarını ve yarınları gönlünüze göre geçirmenizi diliyor selam ve sevgiler gönderiyor muhabbetle kucaklıyorum.
utanıyorum ama,bunu da,o güzel ağaçların adına
kabul buyurun lütfen.Saygılarımla,
ÜNAL BEŞKESE
ana ağaç,
vaktin geldi durma aç demiş
şiir illa gençlik ateşiyle
tatmin olmayan arzular değilmiş
ellerinizdem öperim Hocam
işte bu
buydu açası tomurcuklar
bu toprağa düşen tohum
Allaha emanet ol
iç
elbette tam puan
TÜM YORUMLAR (5)