EY ŞEHİR!
Ey şehir, beni benden alan yedi tepe!
Sokaklarında yalan,
Ruhunda nice hasretlikler yatan,
Koca şehir!
Siyah bir gecede yalnızım
Ay buluşmuş yine sevgilisiyle;
Yakamozları yakan deniz sevgilisiyle
Kıskanırım denizi martılarla sevişir
Kıskanırım geceyi ve ayı
Biri yaslanmış başını öbürünün serin göğsüne
GİDİŞLER
Koyu mavilikler yürür
Gökyüzünün derinliklerine
Sefasız gidişlere son vermek adına,
Belki elime tutuşturulan.
Bakakaldım yeşile çalan gözlere,
Ufukta bakan gözlere.
Yasa dönüşür ayrılık,
Gözde yaş görürüm,
Yansır ağlayışım yeşile çalan gözlerinde…
Uzun bir gece,
Her zamankinden daha uzun,
Özlemlerle yüklü bitmez bir gece.
Hava üşütür insanı bu gecelerde,
Üşüyorum ben de, sıcak memleketlere hasret.
Sirkeci Üsküdar arası bir gemideyim
Ucubeler önümde,acayipler arkamda
Etekleri,ıslak kaldırımlarda bir kadın
Gözlerini kaybetmişçesine dalgın
Beyoğlu'na uzanıyor martıların sesi
Dışarıdaki Tutsaklık
Yarı kapalı cezaevlerini bilir misin?
Hani içindesin, gökyüzünü görürsün sadece…
Sağına bakarsın,
Soluna bakarsın,
bir merhabayı bıcaklar gibi artık selamlaşmalar..
yokluk gördük ama böylesi ölüme denk...
bir akşamüstü yeşil gözler doğmuştu üstüme
ay kadar serin;
yine bir akşamüstü ay tutuldu
Ey sevgili!
Seni uyudum sabaha kadar
Gözümü kırpmadan.
Ve mutluydum gözlerin gözlerimde,
Ellerin ellerimde.
Gün az sonradır,
Az sonradır bütün gece ellerimiz birbirinde terlerken
Daha da aydınlanan yıldızların göçü.
Nereye gidecekler sabah serinliği kurumdan?
Hatırında kalacak mıyız çoban yıldızının?
Çoban kavalında 'ikimiz aşkına' geçecek miyiz dünyadan?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!