Beyaz güller,
Sevgiyi iyi bilirler.
İnsanlarsa.
Ayrılığı dillerine dolayıp dururlar...
Buz gibi kesilsen,
Ölümün sinsiliğince,
Ağlasan ,
Sesini duyabilecek misin?
Şamdandaki mum bitti,
Siyah aydınlığı değil,
Aydınlık bir yalnızlığı istiyorum,
Beyaz bir karanlıktayım çünkü.
Evet,
Karanlık gözlerimin içinde,
Bütün ışıklara da meydan okuyor sanki,
(Yürek Ağrıdıkça Ağır)
Ne zaman içimde duysam seni,
O zaman,
Tekrar, tekrar akşamdır.
Ne zaman ki gözlerim ışıklara doysa,
Aşkımı hep,
Seni ilk,
Bu şiirde anlatmak istedim.
Sensizlik yolculuğuna çıktığım geceler,
Sevgilerin bir avuçta katmerlendiği güller topluyordum,
Kalbim bu kadar mı temiz Tanrım?
Hislerim bu kadar mı berrak?
Dönüyor, dönüyor benim de başım,
Düşüncem allak bullak.
Bilmem bu hüzün,
Yalnız değilsin yalnızlık,
Mektubum sana.
İlk şiirimdeki heyecanımın aynısını taşıyorum.
Gizlenecek sırların hepsi biraz sonra akar.
Sor ki garip gönüllere,
Ağlamak gülmekten çok daha kolay şimdi.
Kalbin bana vermek istediğinde anahtarını,
Sırf bana inat,
Mühürledin,
Olsun!
İnatçı mıyım sanki?
Canımın istediği gibiyim,
Genç olmanın pişmanlığı diye bir şey, yok aslında,
Hırçın esen rüzgarımda farklıyım.
Yokluğumda hapisdeyim, haklıyım.
Gölge düşüp de lekesi kaldı mı üzerinde,
İşte o zaman,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!