Ülkemde, maalesef ortaya çıktı, Ergenekon
Sen bu davanın üzerine, isabetle kon
Yeter artık, gerçekler çıksın, Ergenekon
Vatanım sakın zarar görmesin, son kez kon
Ergenekon, ağacın kökleri gibi sardı, her yanı
Ümraniye de ortaya çıktı, silahlarla bu sanı
Her şey ortada, inkâr etmeye gerek yok, işte kanı
Ülkemde kargaşalar çıkararak, hep yaktı canı
Ergenekon, bir ideolojinin ürünüdür, amaç devleti yıkmak
Bu vatanda, yaşayanların arasında, hep ikilik çıkarmak
Gaye, kardeş kardeşi birbirine düşürmek ve silah sıkmak
Onlarla mücadeleye devam, hiçbir zaman, yok bıkmak
Ne oldu? O Yüce tarihteki, Ergenekon destanına
Hiç gölge düşürülür mü? O şanlı Ergenekon destanına
Yazık ettiniz, O güzelim destanı, ağzınıza alarak
Kahrolup gittiniz, Türk halkının dilinde, kalarak
Başsavcıyı görevden alanda, bir savcı
Avını iyi yakalamaya çalışır, her avcı
Ülkemde, herkes birbirinden davacı
Ne olur? Vatanımda, bitsin artık bu sancı
18.02.2010
Fikret Gürsoy
ARAŞTIRMACI-YAZAR-ŞAİR-PROGRAMCI
Kayıt Tarihi : 18.2.2010 00:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
MİT’in mahkemeye sunduğu belge ile bugüne kadar Ergenekon’la ilgili, özellikle TARAF gazetesi merkezli haberlerin nasıl planladığını, Ahmet ALTAN’ın derin yazılarını nasıl yazdığını, TARAF’ın yalan haber iddialarını, iftiracı-itirafçı-tanık üçgeninde var ederek basın-yayın organları aracılığı ile nasıl yaydığını, bu suretle kamuoyunun nasıl oluştuğunu, insanların nasıl mağdur edildiğini ve iftiralarla yaratılan haber kirliliği karşısında yargının nasıl kullanıldığına da ışık tuttu! .. Ayrıca Genelkurmay Başkanı İlker BAŞBUĞ’un sözünü ettiği asimetrik savaş ve psikolojik savaşın merkezini gösterdi! .. Her zaman olduğu gibi TARAF gazetesi 10 Haziran 2008 tarihinde, “YAKINDA DARBE OLACAK” manşetli bir gazete haberini kaynak göstererek, bir tanık eşliğinde haberi yaptı. TARAF’ın etkili belgesi 2003 yılında, “Veli Küçük’ün Alman Faşist lider Gerhard Frey’in sahibi olduğu National Zeitung’a (Milli Gazete) verdiği” demeç, iftira ortağı ise araştırmacı yazar olarak pazarlanan Talip Doğan KARLIBEL’dir. Haberin mutfağı bundan ibarettir. Böylelikle TARAF’ın hazırlayacağı haber, kamuoyunun zihnini bulandıracak, siyasi ortama hizmet edecek, CMK’nın 250. maddesi ile özel görevli Ergenekon savcılarına sahte belge tedarik edilecek ve hakimler de kanaat getirecektir. TARAF haberlerini bir şekilde paçasını hukuk dışına çıkarak yaşamını sürdüren bir itirafçısı sayesinde toparlar. Ergenekon soruşturmasına yöne vermek üzere devşirilen itirafçıyı da haberde örneği olduğu gibi araştırmacı yazar Talip Doğan KARLIBEL olarak tanıtır, onun itiraflarını da haber olarak yayına hazırlar. Haber de Veli KÜÇÜK’ün 2003 yılında Alman National Zeitung gazetesine verdiği demeçte “Türkiye’de uzun bir süredir askeri darbe olmamıştır. Bunu büyük bir hata olarak görüyorum. Ancak yakın bir gelecekte bir darbe olacak çünkü şu anki mevcut konjonktürün zorunlu olarak buna sürükleyeceği kanısındayım” dediği yazılıdır. TARAF gazetesi haberin devamında ise “Türkiye’de uzun süredir” cümlesinin ortasına “25 yıldan” ekleyerek aynı satırda kendi yazdığı haberi de yadsıyarak çoğu Ergenekon’dan tutuklu sanıklar aleyhinde yalan haber üretilir. Zamanlama Almanya’daki Deniz Feneri davasına da denk geldiği için, Almanya’ya da göz dağı verilir. Çünkü habere göre Almanya’da bir Ergenekon oluşumu vardır. O da Türkiye’ye 1.5 milyon avro para transfer etmiştir. İftira ile yakınen ilgilenmeme neden olan da tutuklu sanık olarak 1.5 milyon avro’nun 90 bin avrosu Noel Baba Derneği’ne verilmiş olmasıdır. TARAF gazetesinin 10 Haziran 2008 tarihli iftira haberi soruşturmayı yürüten özel yetkili savcıların da hızla ilgisini çeker. TARAF’ın iftira haber yaptırdığı itirafçısı, 11 Haziran 2008 tarihinde bu sefer tanık sıfatı ile Mehemet Ali PEKGÜZEL’e ifade verir. O gün, tanığın elindeki tek etkin belge, 28 Kasım 2003 tarihli Almanca yayınlanan National Zeitung isimli gazetenin, aynen Ergenekon örgütü yaratılırken de var edilen ilgili sayfaların fotokopisidir, aslı yoktur İtirafçı tanık gazetenin fotokopisini savcılara teslim eder. Savcılarda gazete fotokopisini belge diyerek ek klasörlere koyar. Gazete de, TARAF’ın “YAKINDA DARBE OLACAK” manşet haberine dayanak da savcılığa sunulan gazetenin fotokopisidir. Alman gazetesinde haber, “Der türkische Ex General Veli KÜÇÜK…” yani emekli general Veli KÜÇÜK, Türkiye’de 25 yıldır darbe yapılmamış olmasını hata olarak değerlendirmektedir. TARAF itirafçıyı buldu. Haberi yaptı, kamuoyu oluştu, Ergenekon savcısı da iftiracı itirafçıyı tanık olarak kabul edip ifadesini aldı. Sıra gazetenin baş muharriri Ahmet ALTAN’a geldi. O da savcılar itirafçının ifadesini almaya karar verdiği saatlerde yazısını yazdı. A. ALTAN’ın 11 Haziran 2008 tarihli yazısının başlığı, “Ürkmüyor olmanız çok şaşırtıcı” idi. Yazının içeriği ise, bugüne kadar TARAF kaynaklı yalan haberlerle yapılan psikolojik savaşın tüm iğrençliği vardır. Temelinde yalan olan bir haberin üzerine nasıl başyazı yazıldığını, nasıl zavallı duruma düşüldüğünü anlamak için A. ALTAN’nın 11 Haziran 2008 tarihli yazısını mutlaka okumak gerekiyor. A. ALTAN yazısının başında hemen bir gün önceki haberin manşetinin överek, haberin “korkutucu şeyler” anlattığını ifade eder. Aslında ruh hali ve görevi açıktır, kamuoyunun bilincinde askere karşı bir tepki yaratmak, dolayısıyla TSK’yı hedef göstermektir. Yalan habere sıkı sıkıya sarılan A. ALTAN yazısında: “Düşünün, 2003 yılında Veli Küçük, bir faşist Alman dergisine, ‘Yakında darbe olacak’ diyor. Bu kadar net konuşuyor. Böylesine emin konuşmasının bir nedeni var. Daha sonra Nokta dergisinde yayınlanan günlüklerden anlaşıldığı gibi o sırada Jandarma Komutanı Orgeneral Şenuygur ‘darbe hazırlıkları’ yapıyor. Aralarında nasıl bir ilişki varsa General Küçük bu hazırlıklardan haberdar ve açıklamaktan da çekinmiyor. Çünkü ‘darbenin’ önünün kesilebileceğini aklına bile getirmiyor o günlerde. Darbe hazırlıkları yapılırken, Ergenekon örgütü de kendi faaliyetlerini sürdürüyor. Yapılacak darbenin altyapısını hazırlıyor herhalde. Sonra Şenuygur’un darbesi gerçekleşmiyor. Ama Ergenekon devam ediyor. Niye devam ediyor? Darbe gerçekleşmeyince, o darbenin hazırlıklarına yardım eden Ergenekon da durmalıydı. Ama durmuyor. Belli ki ‘başka’ bir darbe bekliyor. Onun gerçekleşmesi için çalışıyor. Çünkü ‘darbe’ isteyen, iktidarı ‘halka’ vermemeye yemin etmiş birileri varlıklarını sürdürüyor.” Ve yazıda aynı ayarsızlıkla devam eder. A. ALTAN’ın yazısını bu bölümüne kadar, emekli general Veli KÜÇÜK National Zeitung isimli haftalık gazetede yayınlanan röportajında “yakın gelecekte darbe olacak” dediği için, o da yazısının 10 yerinde darbe sözcüğünü kullanıyor. Ertesi gün de (12 Haziran 2008) TARAF gazetesinin Bilgi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ferhat KENTEL’de yalan haberi yazısına taşır. O da, “Ergenekon davasından tutuklu bulunan Veli Küçük’ün Alman ırkçı subaylarıyla bağlantılı olduğu ortaya çıkmış. Küçük, faşist Gerhard Frey’in gazetesine 2003’te konuşmuş ve ‘Türkiye uzun yıllar darbe görmüyor. Bu bir hata ama yakında darbe olacak’ demiş…” der. TARAF’ın Ergenekon davasına ilişkin oluşan ek klasörlere kadar uzanan bu yalan haberleri üzerine Veli KÜÇÜK’ün kızı aynı zamanda müdafisi olan Zeynep KÜÇÜK 13 Kasım 2009 tarihli oturumda mahkemeden gazetenin orijinalini ister. Mahkeme talebi kabul eder ve beklenen yazı mahkemeye 31 Aralık 2009 tarih kaydı ile MİT’den gelir. MİT, 28 Kasım 2003 tarihli “National Zeitung” isimli gazeteye ulaşmış ve ek klasörlerde bulunan fotokopisi ile karşılaştırarak detaylı çevirisini yapıp mahkemeye yollamıştır. Haberde, “darbe” kelimesi olmadığı gibi, Veli KÜÇÜK’ün adı da yoktur! .. TARAF’ın iftiracı araştırmacı yazarı Talip Doğan KARLIBEL ile yaptığı haber de yine Ergenekon savcılarına belge diye verilen gazete haberinin fotokopisi ile orijinal gazetenin içeriği farklıdır! .. TARAF gazetesi 10 Haziran 2008 tarihli haberinde, 28 Kasım 2003 tarihli National Zeitung isimli gazete de yayınlanan haber içeriğini değiştirmiştir. Her zaman olduğu gibi TARAF gazetesi iftira haber yapmış, baş muharriri yalan makale yazmış. Ergenekon savcısı ise fotokopi belgeleri ek klasöre koyarak görev kusuru işlemiştir! .. Ama haber 10 Haziran 2008 tarihinde SAMANYOLUHABER’de, 11 Haziran 2008 tarihinde Bugün Gazetesi ve Kanal 7’de, 12 Haziran 2008 tarihinde ise STAR gazetesinde “KÜÇÜK, NAZİ GAZETESİNE DARBE TEMENNİSİ YAPMIŞ” başlığı ile verildi… İstenilen kamuoyu oluşturuldu. Sıra yargıya geldi. Basın-yayın organlarında çıkan Ergenekon haberleri için, Adalet Bakanı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının zaman zaman gizliliğinin ihlaline ilişkin davalar açılmakta, sanık hakları korunmaktadır gibi açıklamaları hatırlarsınız. Bu açıklamaları da cezaevinde mağdura olan bir kişi olarak, hakkımda verilen KARARLAR ile açıklık getirmek istiyorum. TARAF’da yayınlanan haberi Star gazetesinde 12 Haziran 2008 tarihinde okuduğumda, 13 Haziran 2008 tarihinde Kandıra Cezaevinden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum… İyi ki de bulunmuşum. Çünkü, bu sefer de TARAF gazetesi tarafından imal edilen yalan ve iftira haberin Türk yargısında nasıl değerlendirildiğine tanıklık ettim. İlk önce, 13 Haziran 2008 tarihinde davacı olduğum Star gazetesi için Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ali ÇAKIR 15 Ağustos 2008 tarihinde iddianame hazırladı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi de 20 Ağustos 2008 tarihinde “gizliliğin ihlali” suçundan dava açtı… Mahkemenin 16 Şubat 2010 tarihinde elime geçen kararında, “Star gazetesinin günlük süreli yayın olduğu, gazetenin Cumhuriyet Savcılığına teslim edildiği ve suçtan muttali olunan 12 Haziran 2008 tarihinden itibaren 2 aylık dava açma süresi dolduktan sonra, 20 Ağustos 2008 tarihinde iddianame ve eklerinin mahkemeye teslim edildiği ve aynı tarihli iddianamenin kabul kararı ile kamu davası açıldığı anlaşıldığından 5187 sayılı yasanın 26/1, CMK. 223/8 maddeleri uyarınca kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE” Anlayacağınız, STAR gazetesini internet sitesinde hala duran haberi için, mahkeme savcının iddianamesini 2 gün geciktirdiği için davayı usulden düşürdü. Sonra sırası ile 9 Haziran 2009 tarihinde Antalya’da TARAF gazetesi’ne 5 bin TL, Zaman ve Star gazetelerine de 1. TL tutarında manevi tazminat için talepte bulundum. Davalardan, TARAF ve ZAMAN gazeteleri Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesine, Star gazetesi ise Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmeye başlandı. Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesi 19 Ocak 2010 tarihinde, hiç savunma yapmayan tebligatlara yanıt dahi vermeyen iftira haberin kaynağı olan TARAF gazetesi için, temyiz yolu açık olmak üzere, “haberin özü Ergenekon iddianamesinin kamuoyuna duyurulmasıdır. Dolayısıyla haberde görünür gerçeklik vardır” (iddianamede böyle bir suçlama YOK! ! !) diyen ZAMAN gazetesi için dava edilen miktara göre kesin olarak DAVANIN REDDİNE, Aynı gerekçeler ile davaya bakan Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesi de 26 Ocak 2010 günü, “Bakırköy 2 ACM 2008 / 507 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılmasına ve bu dava sonucunun beklenmesine ve dava akıbetinin mahkemesinden sorulmasına” karar verdi. Sonuçta 26 Ocak 2010 tarihinde “TARAF gazetesinin YAKINDA DARBE OLACAK haberi yalan olduğu için iddianameye dahi girmedi. Yapılan haber zaman içinde defalarca TARAF gazetesi hariç başka gazeteler tarafından aynı yalanlarla haber yapıldı. Açılan davada ise görüleceği üzere YARGI bölündü” diyerek açıklama da bulundum. Daha bitmedi, TARAF gazetesinin yalan haberle başlattığı psikolojik savaşın sürdürücülerinden olan Zaman gazetesi’nin merkezi Ankara’da bulunan AKSOY HUKUK BÜROSU aracılığı ile Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne 23 Temmuz 2009 tarihinde Av. Mehmet Fuat AKSOY imzalı 9 sayfa savunma verdi. Zaman gazetesi adına savunma yapanlar, 9 Haziran 2009 tarihinde yayınlanan haberin, aslında 10 Haziran 2008 tarihinde Taraf gazetesinde yayınlandığını unutarak, “Anayasa’nın sağladığı eleştiri ve özgürlük sınırları içerisinde kalınarak hazırlanmış gerçek, doğru ve güncel bir haber olduğunu (…) gazetecilik anlayışı gereği kamuoyunun an be an yakından takip ettiği Ergenekon davasındaki gelişmelere aynen yer” verildiğini. Ve yine Ergenekon iddianamesinin 14 Temmuz 2008 günü 13. Ağır Ceza Mahkemesine verildiği halde, haberin aslının 10 Haziran 2008 tarihinde yapıldığı unutularak, 9 Haziran 2009 tarihli “haberin özü Ergenekon iddianamesinin kamuoyuna duyurulmasıdır. Dolayısıyla haberde görünür gerçeklik vardır” diyebilmişlerdir… Dahası, 3 Haziran 2009 tarihinde 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, söz konusu iddiaların Alman makamlarına sorulması konusundaki kararına ilişkin, 9 Haziran 2009 tarihinde talepte bulundum… Mahkemeye sunduğum yazılı talepte; “bugüne kadar, USULE uyulmadan ve CEZA ağırlığına göre yeteri kadar DELİLLENDİRMEDEN yürütülen dava, TARAF gazetesinin davayı başından itibaren SİYASİ hedefleri için, İDDİANAME VE KOVUŞTURMA evresinde olmayan DELİLLERİ, istedikleri gibi yönetme ve yönlendirme uğruna her zaman olduğu gibi bir İTİRAFÇI bularak yaptığı İFTİRA haberleri İSTİHBARATÇILARIN KULLANDIĞI KONTRA TAKTİKLE sürdürmüştür… Mahkemenizin 3 Haziran 2009 tarihinde aldığı karar ise ifadelerimin kanıtı niteliğindedir. Çünkü Yüce Mahkemenizin 3 Haziran 2009 tarihinde aldığı karar, TARAF gazetesinin 10 Haziran 2008 tarihinde yalnızca Almanya’da devam etmekte olan Deniz Feneri Davasına KONTRA-karşı yürütülen İFTİRA haberlerinden birisi olduğundan dolayı adı geçen gazete ilgili kararınızı haber bile yapmamıştır! .. Onun için mahkemeniz Almanya ile hukuki kanıt isteme konusundaki yazışmasını, uluslararası hukuka uygunluğu da gözeterek, ‘Almanya Adalet Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla Almanya Anayasasını Koruma Teşkilatı Başkanlığı’na, Baden-Württemberg Eyaleti’nin Gelirler Genel Müdürlüğü’ne ve Almanya’nın Karlsruhe şehri Bundesgeneral Stadtanwaltschaft Federal Savcılığı ile Almanya Federal Savcılığına yazı yazılması’ yerine, TARAF gazetesinin haber kaynağı olarak gösterdiği ‘Bir dönem Alman emniyetinde görev yapan araştırmacı-yazar Talip Doğan KARLIBEL’e’ belgesi olup olmadığının sorulmasına” KARAR verilmesini istedim. Mahkeme talebimi 9 Haziran 2009 tarihinde değerlendirdi ve “Sanık Muammer KARABULUT’un Başkanı olduğu Noel Baba Barış Konseyi Derneği ile ilgili Yurt dışına yazılan yazının geri alınması yönünde vaki talebin davaya bir yenilik katmayacağından REDDİNE karar” verdi. İşte siz gerçek sonuç; MİT’in mahkemeye sunduğu belge, TARAF gazetesinin Ergenekon oyuncağının bozulmasında etkili olurken, Ergenekon olgusunun ortaya çıkması ve yayılmasında etkin olan haberlerin, “YAKINDA DARBE OLACAK” manşetli haberler gibi yapıldığı bütün boyutları ile anlaşıldı. Yalan üzerine inşa edilen Ergenekon davası sürecinde, yayınlanan haberler ile savcıların hazırladığı iddianame ve mahkemelerin verdiği kararlar, yalan üzerine inşa edildiği için yıkıldı… Başta Ergenekon’un savcısı olan başbakan R. T. ERDOĞAN olmak üzere, bugüne kadar birebir aynı yöntemlerle haber yaparak, ülkenin aklını alan TARAF gazetesi yalan haberlerin hesabını veremez duruma geldi. BASINDAN
RUMUZ: SARI GÜL
RUMUZ: KARÇOĞU KETKEN
TÜM YORUMLAR (32)