yayılsın koltuğuna tanburuyla dede efendi
tabut'a yakın çalınacak şeyler vardır belki
bütün tornavidaları eledim yüzümün kelepçelerinde
kirlerimin zengin besmelesi olmasa ne yapardım sanki?
şarkısını tutturduğumuz kuzey yarımkürenin
ıslanmış kirpikleri donatıyor yüzümüzü
yalnız, sevgili halkım söyleyişimde bir eksiklik var.
tadını şiirlerle aldıgım soluklanmayı
yine şiir tadında söyleyemem
mesela turgut uyar şöyle seslenmiş sevgilisine
belki bir çocuk taşıyorum göğsümde
elleri ileriye uzanmış öylece duran köprü
o biçimini rengarenk halklardan alan zamanlardan
o geçişi hıçkırıklarla kutlanan zamanlardan
şiir miydi! ama yok yok bilirim:
en güzel gökyüzüdür yüzün
mavi bakar ucuruma, dipsiz
mavi bakar gözleriyle leyl(a) (k)
&
yankı oluyor avuclarımda
sazendeler tepelerden biriktiriyor bestelerini
nefti sorgulamaların dudaklarıyla
güzel bir şarkı binyıllık bir şaraba benzer
güzel bir bakış çırılçıplak sokulmak birine
varsılların ülkesinde bakışları dokuz doğuran güneşim
bir sis bulutuna takıldım
hadi bu sefer bırakalım
şehrimize yaslanan zakkumların görüntüsünü
III
yani şimdi oturup güzelce çarpışacağız
güzelce şarkı okuyacağız ağızlarınızdan
yol gören hanına döneceğiz biraz abartıyla
bir onluk atacağız masaya bahşiş olsun
IV
uysal bir agzım var sevişecek
beynelminel uzaklığında serin vadileri delerek
el yordamıyla karanlığı delerek
delerek delerek delerek şi'rin yağız türküsünü
II
zarifoğlu yayılıyor ortalığa ''sultan''ıyla
kement atmak için özel yapmış elbisesini
yıpranmayan halkalarla donatmış çevrenini
sakal aralığından uzayıp giden şiirini
her haziran alıp öpüyorum kıvrım kıvrım
yalın anlatımla eğer başlamak gerekirse söze:
her ordu en az bir kez bozguna uğramıştır tarihinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!