Şair!
Söylesene bana, sen!
Engel olabiliyor musun yüreğinden geçenlere?
Düşünmeyi bırakabiliyor musun?
İçindeki nehre akıttığın gözyaşlarını,
Neden Rüveyda!
Sahi neden acıtıyorsun canımı…
Canım ellerinde yanıp tutuşuyor,
Sahi neden ellerin yakar…
Tarihi bir köyün sırtlarında,
Karşı köylere göz kırpan yamacında,
Çekirge ve kurbağa sesleri eşliğinde akşam olmakta…
Akşam olmakta hayatımın arka sokaklarında,
Güneş veda ederken sensizliğe,
Bugün seyrettim,
İstanbul’u,
İstanbul'da beliren gölgemi...
Dolup boşalan hanlar, sokaklar, caddeler ve yollar…
Hep hüzün, hep elem, hem gam doluydu,
Ağlıyordu İstanbul bugün adeta…
Bakıp,
Bakıp Samanyoluna…
Bakıp devran eden alemlere…
Ruhum eteklerinde ziller,
Şiirler okumakta güzellere…
Bir deme daha erdik,
Takvimler, asrı saadetin en saadetli bir zamanında…
Takvimler, rahmetin kainatı ihya ettiği bir zamanda…
Ve ruhlara ziyafet samanyolunda…
Bir deme daha erdik,
Bir zaman düşünün ki; ahir zaman olsun;
Ve her şey kötüye gitsin..
İnsanlar daha zengin ama hep aç kalksınlar sofralarından,
Doymasınlar dünya nimetlerine..
I
Şairin şiirleri bir defterde;
Bir araya gelip,
Bir bedene girip,
Sokaklara caddelere çıksa…
Şiir konuşur gibi olmalı,
İçten ve samimi…
Sade ve gösterişten uzak…
Şiir konuşur gibi olmalı,
Kendi kendine,
Pencerelerden, kapılardan,
Sokaklardan, caddelerden,
Bahçelerden, tarlalardan,
Bin bir ahenkle yükselen,
Ney, tambur, kanun sesleri duyulmalı…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!