Ah o zil sesi yok mu?
Çalsada kalksam diye beklerken,
Çaldığı anda neden çaldı diye azar işiten zil sesi.
Anlamadım ki senden bir habere kaldırdığını beni bu sabah. Farklıydı, huzur vericiydi.
Benim ruhum mu huzurluydu,
Zil mi huzur vericiydi seçemedim.
Yine açtım kapısını odamın bu sabah,
Derdim onu görebilmekti,
Her sabah birlikte çay içerdik,
Sağolsun! Hep benden daha erkenciydi.
Ama bugün!
Artık gelmez, gelemez sanmıştım,
Çok zor, imkansız demiştim,
Biliyordum elinde değildi,
Üzülmüştüm ama,
Bir şey yapamamıştım.
Sabah, huzursuzluğumu umursamadım,
Haberlerdeki arsızlıkları, umursamadım,
Trafikteki saygısızlıkları da umursamadım.
- Unutmadan!
Mektuplarımı açan terbiyesizi de umursamadım.
Bana ne oldu?
Sonsuzluk kanatlarını takmışsın ya bir kere,
Ne dur demenin, ne de vah etmenin anlamı kalmış,
Huzur için de ol, halimizi boş ver,
Düşünme dünyada ne olmuşsa olmuş.
Bak sisler içinden bizlere,
El salla ruhumuza, ve bak bakalım
Gerçekten; bir mi varmış, bir mi yokmuş?
Antalya 12 ocak 2011
Seni sevmek,
Bir tomurcuğun içi içine sığmayan, gün yüzü görme sevdasıydı,
Bir yağmur damlasının, dostlarına, ırmağa kavuşma dansı,
Bir kuzunun annesini bulma sevinciydi, sürünün içinden.
Seni sevmek,
Bilmediğin bir şehrin sabahında gezmek gibiydi, sessiz, yalın ve yalansız.
Issız bir ormanda aniden karşına çıkan çağlayan kadar hırçın,
Maviliklerin derinliği kadar korkutucu, ama kendine çeken,
Bir anne kucağı kadar huzur vericiydi, seni sevmek.
Var git sevme beni, bildiğin gibi yap.
İstersen arama sorma beni, açma kapını yüzüme,
Bırak beni hızla kopan takvim yapraklarında,
Dön yüzünü güneşe, sadece geleceğe bak.
Ben zaten yoktum,
Bundan sonra olmasam da ne olacak!
Erdoğan Akyüz
Mart 2009
Merhaba yeni yıl,
Merhaba ertelediğim umutlarım,
Merhaba yenileri,
Merhaba,
Açık uçuk mavi şapkası ile sallanarak yürüyen dede,
Bazı insanlar çok zekidir,
Ve ben onlardan hem korkmuşumdur,
Gerçekten her şeyin en iyisini yaparlar,
Örneğin çok iyi konuşurlar,
Kanarsın, inanırsın, sonra hüsrana uğrarsın.
Örneğin çok iyi gülerler,
Sen de gülersin, ısınırsın, sonra yanarsın.
Örneğin çok iyi davranırlar,
Ne iyi dersin, verirsin, astarı da gider.
Örneğin çok iyi yalan söylerler,
Doğru sanırısın, konduramazsın, sonra pes dersin.
Çok ta iyi giyinirler,
Adam sanırsın, itibar edersin, üstünden geçer.
Dost görünürler,
Açılırsın, deşilirsin, sonra da pişman olursun.
Maskeleri vardır, sürekli sahnede ki oyuncu gibidirler,
Şovları hiç bitmez, kovsan da gitmezler,
Ve yaralı parmağa da asla işemezler.
Erdoğan Akyüz
Ocak 2011 Antalya
Birden bir sessizlik çöktü üstüme,
Başımı öne eğdim, dilim bağlandı, uçurumlardan düştüm,
Gök mavi, güneş sıcak deniz serseriydi biraz,
Baharın telaşı vardı her yerde.
Dik durmaktan söz etti,
Olmaz ! Olamaz dedi.
Serseri dalgaların arasında bir çıkıp bir yiter gibiydi.
El attım, geri durdu, söz attım beni vurdu.
Kapatınca kapıyı arkamdan,
Yok olmadı o kalabalık sessizlik, ortamdan,
Adım adım üstüne atarken, uzaklaşan metrelere,
Sessiz çığlıklar attım düştüğüm uçurumlara.
Erdoğan Akyüz
Mart 2009
Sesini duyamadım, eksiğim.
Yüzünü göremedim, gölgene bile tutsağım.
Yaşam pınarı maviş gözlerinle bana bir ışık tut,
Melek dokunuşlu ellerinle sev beni.
Kalbim ruhumu yaksın,
Hem gök, hem yer sadece ikimize baksın,
Bırak coşkumuzu serbest,
Kim nereye akıyorsa aksın.
Erdoğan Akyüz
Aralık 2011 Antalya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!