Zaman unutmazsa seni
Ben unutacağım.
Söylemeyeceğim artık o öyküleri.
Şehrin en kalabalık köşesinde,
Yine en yalnız kalan
Ben olacağım.
Sana yaşamayı vaat edemem,
Ya da ölmeyi.
İşte bu yüzden;
Varoluşumuz hem gerçek hem de mucize.
Çocukça gözlerin.
Ve ağlamak...
Benim de aşklarım oldu.
Gerçek aşklar!
Ve yaşadıkça eflatun hanelerde hayatı,
Çarpanlardı yüzümüze gülümseyenler.
Ey Simirna;
Sevdamı yolcu ettim kıyından,
Ahlar ettim ahdına
Alaycı şehir bu ne vefa.
Homer bile görmedi seni,
Sen kadınlarınla sonsuzu sonsuza sonsuz yaşa...
Çünkü acılarla dans etmesini öğrendik.
Tutku dolandı boğazımıza,
Süzüldük süzme şeref oyunlarında...
Çok merkezi bir eve gelin
Gelin ve hüzün
Yeşil çimenler
Belki adamlar her gece hüviyetimi sormaya başladı
Sonsuz bir yoksunluk hissi ile uyanıyorum her sabah
Kuru bir düğümleniş boğazımda
Yalnız başıma bir yer arıyorum
Bir iz…
Yaşlı bir Simyacıyım şimdi
Yüreğinin göçük kıyılarında.
Ne depremler, ne de çöküntüler
Yıldırmadı beni ya;
Söylenenler
Varlığımın en merkezinde hep yankılandı.
Ne haldesin
Ağlama duvarına dönmüş yüzün yine
Hasret çekmek, uzağında olmaktır merkezin
Başka bir sesin yok muydu senin?
Gülümsemen bir başkaydı
Her başkaldırın haykırışlı bir şölendi
Delilik bu...
Güzel bir sanat değil
Tek kişinin tek kişiye gösterisi
Bir o kadar içselse eğer
Derin de olmalı ya...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!