Dağların arkasında doğan güneş gibiydi,
Sevgi miydi aşk mıydı adı.
Dokunsam yüreğim yanacaktı
Ateş gibi bir şeydi tadı.
Anlatamıyordum!
SENİ DÜŞÜNDÜĞÜM ZAMANLAR
Seni düşündüğüm zamanlar,
Bedenimde ılık rüzgarlar geziniyor,
İnceden bir ağrı saplanıyor kalbime.
Bakışım, yürüyüşüm, gülüşüm değişiyor.
Benim bütün korkum, bir aşka geç kalmaktı
Senin bütün derdin aklımı başımdan almaktı.
Sen mi erken kalkardın ben mi geç
Yoksa böyle miydi aşkın takvimi
Güz yağmurları badem dallarından akarken
Gün çekilir dağlardan,
Son kızıllığını toplar güneş.
Gece duvarları perdeler,
Karanlık karlı dağlara eş
Taş duvarlardan birkaç silik ışık parlar
Doğuda bir akşam böyle başlar.
Bütün sevgilerim kördüğüm,
Düş müydü, gerçek miydi gördüğüm.
Bir çakmak çakıyordun
Bütün bildiklerimin, biriktirdiklerimin kuytusunda,
Yaralı bir ceylanın uykusunda,
Bir ateş yakıyordun.
Mevsimsiz bir gündü başladığında
Neyin başladığını dahi bilmiyorduk.
Adını koyamıyorduk olanların
Galiba adı yoktu yaşananların.
Kim görse ötekini değiştiriyordu yolunu,
O zamanlar kim bilebilirdi bu hikayenin sonunu.
Gidiyorum bu şehirden
Bu şehir gidiyor yüreğimden.
Son kez bakıyorum,
Yıldızlara ve şehre
Yıldızlar uzakta, şehir sessiz.
Ben de sessizim bu akşam
Bir masaldı çocukluğum!
Ormanların eteğine kurulu bir köyümüz,
İki odası kırmızı taşlarla örülü bir evimiz vardı.
Yetmişli yılların sonuydu,
Sertti, soğuktu,
Dün gece mesajın geldi;
“Nasılsın” diye başlayan
İyiyim, desem
İnan iyiyim.
Hayat bu…
Alışıyor İnsan.
Taş parkeli kaldırımdan geçmiştik,
İki yabancı gibi konuşmadan.
Leylakların kokusundan belliydi
Gece yağmur yağmıştı.
El sallıyordu Hatice teyze uzaktan
Bir selamı keser gibi geçiyorduk kaldırımlardan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!