Kurumuştu soğuktan elleri
Yüreği kurumuştu
Bir haine vurulmuştu
Kancık sevdaların
Amansız pusularında
Deniz sandığı çöllerde
Ey Sevgili,
Sana yazılacak söz kalmamıştır artık
Söz sen olmuşsun
Görsem gül yüzünü diye dua ederdim
Göz sen olmuşsun
öyle yarım yamalak düşlerin içinde
Öyle kimsesiz öyle kalabalık
Hangi yalanın koynunda
Hangi karanlık paranın önünde
Satıyordun hayallerini...
Öyle sessiz gürültülerde
Hayallerimizi kardan adamların içinde sakladık biz
Kömür kadar kara bahtlarımızda
Havuç kadar umutlarımızla,
Elimizden süpürgelerimizi çaldılar
Süpürmeyelim nefreti,
Aşk parlamasın diye
Med cezir...
varlığın da yokluğunda
bir gel bir git
Açmadan ağzını tek kelime etmeden
Dokun rüyalarımda usulca ellerime
Ama aklıma gelme sürekli
Öyle gizemli durma gönlümün bahçelerinde
Ya zehirim ol ya şifam
Gideceksen tam git
Kalacaksan tam
Çektiğim nedir her akşam
Bir masal gibi başlayan rüyalardan uyandım
Çekerken ruhum alev gibi dumanı
Ellerimi uzattığımda yandım
Çok bekledim artık usandım
Sen kalabalığında kaybolurken sokakların
Ben tenhalarında dolaştım
Havada yağmur, soğuk fırtına
Yalnızlığım karışır gecenin kuytusunda dumana
Bir ben var bundan sonra bana
Taş olur eğilmem senin yalanlarına
Umuttur ki en derinden vurur sancısı kalbe
Limanındaki kayalar gibiydim
Ne dalgalar dövdü gövdemi, eğilmedim
Ben kucak açtıkça hırçın bakışlarına
Uzaktan yaklaşırken sessizliğin
Sevgini getiriyorsun diye bekledim
Sense dev dalgalarını öfkeyle vuruyorsun ey Karadenizim
Bilgiler yerine algıların geçtiği bir dünyada hakikati aramak...
Yaşasın cehalet
Yaşasın ideolojiler
Sağdan soldan vurun
Koskacaman bir yanılgı yaşamak...
Pozitivizmin kucağinda tecavüz edelim bilime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!