bir dününe bakıyorum....
bir de bu gününe....
nereden nereye....
dönmüşsün kördüğüme....
şaşıyorum gördüğüme....
duvarlarını taş yapmışlar...
üstünü de kaş yapmışlar...
ne de güzel hoş yapmışlar....
çıkmış dama yuvak çekiyor...
çörteninden sular akıyor...
ziyaretime gelen ilk on kişiye...
senden öfkeyle bahsettim....
başucuma koyduğun şişeye....
yaşanmamış ömrü hapsettin....
örselenmiş yorgun bedenim....
bir hayaldin bir düştün....
içi boş bir kitap....
daha sayfaları yazılmamış....
sen vardın içinde koşup onuyordun....
geldin düşler ülkesinden....
doldurdun içini....
bir tavşan gibi ürkek ürkek....
kırlarda dolaşırken ben....
karların altından gülümseyen çiçek...
işte o sendin sen...
ne kadar güzeldin gülümserken....
bir ışık doğuyor....
başı dumanlı karlı dağın ardından....
kendi güneşten şavkı aydan...
yıldız düşmüş içine uzaydan....
buz kristalleri renklendirmiş...
biri iyi biri kötü...iki haberim var...biriyle hüzünlensende....biri eder bahtiyar.....ilkinde üşürsün emme...diğerinin sıcaklığı sarar....kimini ağlatır inletir....kimini bezdirir yorar....biriyle umut eder....diğeriyle hayaller kurar....hayat yorsa da...seven bir eşin var....
geceler uzanır önümde....
bir karanlık ki sorma gitsin....
uzar da uzar bitmez saatler....
yer mekan yön yörünge....
ister misin karışsın gitsin....
mısır püskülü gibiydi....
hafif kızıla çalardı...
boyu dizine gelirdi....
uzunca saçları vardı...
gülüşü sabah güneşi....
bir ses gelende dışardan...
biraz uzaklardan...
bense içeride odamda...
daha işteyim...
pencereyi araladım iyi duymak için...
öyle güzel öyle dokunaklı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!