Erdala Mektup (2) Şiiri - Fazlı Yılmaz

Fazlı Yılmaz
6

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Erdala Mektup (2)

(Çayırovaya)

Yazıp mektubu da eyledim selam
Okuyun evladım içinde kelam
Cevabın gönder de aldığın bilem
Kalmasın gümanım hoş olsun gönül.

Çayırova derler de mesleği okul
Düşünmek yaraşmaz eyleme akıl
Geçimimiz olur toprakla takıl
Kalmasın gümanım hoş olsun gönül.

Çayırova derler bildiğim düzler
Bir gün kavuşup da görecek gözler
Cümle ile sağolun evladım sizler
Kalmasın gümanım hoş olsun gönül.

FAZLI şu kalemle dizer sıraya
Ayrılık girmiştir bizim araya
Tabip doktur vardır şimdi yaraya
Azdırmaz evladım bulur çareyi.

06.11.1973 –Hamzalı– Fazlı Yılmaz

Fazlı Yılmaz
Kayıt Tarihi : 12.9.2008 22:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


BOZOK YAYLASINDAN ERCİYES’E Şair’in okuyacağınız bu şiirleri, ne medya, ne kamuoyu tarafından tanınmayan, edebiyat dünyamızın isimsiz kahramanlarından birine, bir gönül adamına aittir. Şair FAZLI YILMAZ; Anadolu’muzda kendi halinde yaşamış, gönül dünyasının bamtelinden ruhlarımıza sevgi, ümit, gayret ve arzu soluklayan şiirler yazmıştır. Ancak bu meçhul gönül adamının yazdığı şiirlerin bir kısmı ya sandık köşelerinde ya da yastık altlarında eskimiş, yıpranmış kaybolmuştur. Ancak; şairimizin vefalı ailesi ve yakın çevresi bazı eserlerini bize bu güzel çalışma içinde ulaştırınca bu değerli şairi fark edebildik. Bu gönül insanı, bize ulaşan ve ulaşmayan şiirlerini gök kubbe altında hoş bir sada olarak terennümden sonra Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Rahmetli halk şairimiz ömrünü kendi halinde sessiz yaşayarak geçirmiştir. Kimse onun şiirlerinin kıymetini yaşıyorken bilememiş, ancak öldükten sonra O’nun yüreğindeki Vatan, Bayrak ve Sevda yüklü sızıntılar çağlayan bir pınar gibi coşmuş, akmış şiir olmuş, kimi zaman kağıtlara dökülmüş kimi zaman kayıp olmuştur. Ben rahmetli şairimizi tanımadığım halde şiirlerini okuyunca yüz yüze tanışır gibi oldum. Çünkü şiirlerde bütün duygularını sade ve anlaşılır açık bir dille yazmıştır. Kültür ve Turizm İl Müdürü olarak böylesine gönlü zengin bir insanın ruh dünyamızı dirilten şiirlerine sunuş yazma bahtiyarlığına erdiğim için ayrıca mutluyum. Gördüm ki çocukluk ve gençlik yılları zorda olsa mutlu geçmiş daha sonraki yıllarda artan sorumlulukları, düştüğü zor durumlar şairimizi şiir yazmaktan geri koymamış aksine daha da çok şiir yazmasına neden olmuştur. Hiçbir üretim yapmayan kahve köşelerinde tembel ve miskin oturan insanlara yazdığı şiirleri ile şair, tam bir aksiyon insanı görünümünde halkın içinde Hakk’la beraberdir. Değerli şairimize Allah’tan rahmet dilerken, Allah’ın ona lütfu olan hayırlı evladı Erdal YILMAZ, babasının yazdığı şiirleri toplamış ve kitap haline getirerek hem babasının eserlerini yaşatmış hem de Türk kültürüne değerli bir eser kazandırmıştır. Bu vesile ile bu güzide esere katkıda bulunan herkesi kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim. İsmet TOYMUŞ Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü ........................................................................... BOZOK YAYLASINDAN ERCİYES’E Yrd.Doç.Dr. A. Vehbi Ecer Erciyes Üniversitesi E. Öğretim Üyesi Bozok Yaylasından Erciyes’e bir şiir kitabı. Yozgat’ın Şefaatli ilçesinin bir köyün'de 1922 yılında doğan ilkokul mezunu, Ankara adliyesinde çaycılık, Kırıkkale’de kahvehane işletmeciliği, Şefaatli’de kahvehane ve pastahane çalıştırıcısı olan Fazlı Yılmaz’ın şiir kitabı. Fakir bir ailenin çocuğu olan Fazlı Yılmaz’ın hayatı da fakirlik ve sıkıntı içinde geçmiş, altı çocuğunu yetiştirmeye çalışmış ve 1984 yılında vefat etmiştir. Hayatta iken yazdığı, söylediği şiirlerini kitap haline getirememiş. Ama çocukları vefalı çıkmış. Ölümünün yirminci yılında kitabını kardeşlerinin de iznini alarak oğlu Kayseri Tarım İl Müdür Yardımcısı Erdal Yılmaz renkli güzel bir kapak içinde 376 sayfa halinde yayınlamış (Kayseri 2004) . Kitapta Kayseri İl Kültür ve Turizm Müdürü Sayın İsmet Toymuş Bey’in “sunuş” yazısı var. Daha sonra şairin oğlu Erdal Yılmaz babasını, kitapta yer alan şiirlerin özelliklerini ve kitabı niçin yayınladığını anlatan bir “önsöz” eklemiş. Erdal Yılmaz babasının şiirlerini 5 bölüme ayırmış. Bunlar sırayla a) Milli ve çevre şiirleri, b) Öğütler, c) Felek Elinden, ç) Hadiseler ve Taşlamalar, d) Maniler ve Sevda Şiirleri başlıklarını taşıyor. Daha sonra şairin kendi el yazısıyla bazı fotoğraflar (347-368 sayfalar arası) ve bir lügat (369-375) yer almaktadır. Fazlı Yılmaz’ın şiirleri genelde vatan, bayrak, sevda ve tabiat konularında yoğunlaşmış. Tanrıya bağlılığı ve çalışmanın yararına ahirete inanır şöyle yazar: “Kalır kamu işler burda Çalışır ol olma hurda Miras bırak kalan yurda Sen de bir gün öleceksin... Bitir FAZLI burda sözün Yarab! Kara etme yüzün Mevladan olursa izin Sen de bir gün öleceksin. Şiirlerine kendi hayatındaki sıkıntılar ve yaşadığı zamana ait sosyal olayları da yansıtmış olan şair, bir şiirinde şöyle der: “Durup dururken çürüdü hasır Üstünden geçti de birkaç yıl, asır Ondan sonra oldum kısmete esir Benden mesut var mı ola dünyada... Temele su gitti duvar yıkıldı Mal sahibi kira ister dikildi Duydum bu sözleri aklım çekildi Benden mesut var mı ola dünyada” Şairin kitabında bir bölüm taşlamalara ayrılmış. Kızdığı kişiler, vefasızlıklar, hileciler, ihanet eden dostlar onu duygulandırmış. Din, ahlâk, edeb tanımayanlardan şöyle sızlanır: “Kalmadı ol hakkın emrinde duran Habibine Hüdâ indirdi Kur’an Hak işe, dost ile, kalmamış yârân Haksız davalara vekil çok imiş... Haksıza yardımcı olan büyükler Duymasın doğruluk, sizi ayıplar Her şey Hak’ka mâlum nice kayıplar Hak ile hatırı bilen Müslüman Şair gününün faizciliğinden şikayetçidir. Bu konuda uzun bir şiirinde iki dörtlük aktarıyorum: “Ol Hüdâ da yaratmıştır biz kulu Göstermiştir eğri ve doğru yolu Faizci kalbinde şeytanlar dolu Medet Allah! Faizciler elinden... Yazmışım diye de gelmesin güce Böyle hacılarda bulunur nice Eli ile eder gündüzü gece Medet Allah! Faizciler elinden... Bozok Yaylasından Erciyes’e isimli kitabın son bölümünde şairimizin “Sevda şiirleri ve manileri” yer almaktadır. Manilerinden bir tanesinde: “Gönül beğendi seni Bağladı sevgin beni Şu gönlümün minberi Gönül aşkın elinden” der. Bir başka şiirinde de: “Ağaç dalı çam dalı Yoluna serem halı Sıkkın hava esiyor Bana sevdanın yeli” şeklinde doğal, sade ifadelere rastlıyoruz. Fazlı Yılmaz tanınmayan, oğlunun sayesinde bundan sonra edebiyat ve folklor araştırıcılarının konusu olacak olan bir halk şairimizdir. Anadolu halk kültürüne malzeme bırakması ve babasının sandıklarda kalan şiirini gün yüzüne çıkarması sebebiyle merhum Fazlı Yılmaz’ın oğlu Erdal Yılmaz’ı tebrik eder, eseri ilgi duyanlara tavsiye ederim................................................................. BABAMIN ŞİİRLERİNE ÖNSÖZ Ortaokul yıllarımdı. Annem evimizi süpürüyordu yazılı cep not defterinden bir parça kağıdı da süpürdüğünü gördüm. Hemen onu aldım. Baktım, bir şiir, okudum. Şiir “ Şu dağların ceylanı var “ diye başlıyordu. Bu şiir çok hoşuma gitmişti. “ Anne bu ne “ diye sorduğum’da, derin bir iç çekerek “ Amaan oğlum; baba’nın işleri işte” dedi. Not edilmiş şiiri cebime koydum, babam gelince ona sordum.“ Baba bunu annem süpürüyordu, bu senin şiirin mi ” dedim. Babam mütevazi bir şekilde “ hıı ” dedi. “ Baba başka var mı diye sorduma ” “Biraz var oğlum annenin sandığında ” diye cevap verdi. “ Baba onlardan başka daha şiirin var mıydı”dedim.“ Vardı oğlum gençlik şiirleriydi, ama annenle evlendiğimizde de kendisine okudum ancak kendisi kıskançlık gösterdi bende sobaya atarak yaktım. Askerlik yıllarında şiir’de birincilik kazanmamdan dolayı bana hediye edilen şiir defteri de böylece yandı gitti. Boş veer oğlum” dedi bu sefer ben “ Çok güzel şiir yazmışsın baba, yine yaz” dedim. Böyle başladı işte babamın şiirlerine aşinalığım. Babam, bu diyaloğumuzdan güç almışcasına akşamları bir şeyler karalamaya başladı. Ve zaman zaman buna devam ediyordu. Babam Fazlı YILMAZ, gezip gördüğü yerlere acılara, sevinçlere, kederlere, çiftçiye, ormana, toprağa, suya, kaz’a, ördeğe şiirler dizmiş bazen umutlanmış bazen sevinerek coşmuş, bazen öbür dünyayı özlemiş, mîzân terazisinde kendini tartmış, Yunus Emre ile yolculuğa çıkmış, Bayramı Veli, Mevlana, Hacı Bektaşı Veli ile karşılaşmış, zamanda olan bazı olayları şiirleriyle taşlamış, öğütler dizmiş, velhasıl Milliyetine, dinine, çevreye satırlar mısralar sıralamıştır. Şiirlerini gösterdiği bazı yazar ve şairler, şiirlerini bütün haklarıyla kendilerine almak istemişler satmamış ve kendisi de maddi güçlükler yüzünden bastırıp tanıtamamıştır. Babamın vefatından sonra bulabildiğim şiir notlarının orjinallerini alarak yıllarca sakladım. Ancak hayat şartları içerisin’de el atamadığım şiirlerin artık hatasıyla sevabıyla TÜRK kültür hayatına kazandırılması gerekiyordu. Bütün şiirlerini gözden geçirmeye başladım. Gördüm ki şiir notları arasında bana da bir not bırakmıştı not’ta “ Erdal oğlum sıralamış olduğum başlıklı deyimleri kıta”ya geçme … bunları kitaba sokma yine de çıkacak varsa çıkar. Kalanın ikisini bir kitap yap” diyordu. O notu okuduğum an içimden acı bir şey koptu. Hüzünlendim. O notu o ana kadar görmemiştim, bakmamıştım. Benim de imkansızlıklarım vardı. Ancak bunu vasiyet kabul ettim, şiirlerini TÜRK kültür hayatına kazandırmaya karar verdim… Şiirleri gruplandırarak beş bölümde topladım ve bir kitap yaptım… Şiirleri tek tek okuyarak tasnif ederken babamın o ana kadar derin fikirlerine, çevreden aldığı kültürüne, acı ve kederlerine, derin hislerine, uzun yıllar vâkıf olamadığım, babamı tanıyamadığım, yanında olamadığım için çok üzüldüm. Bu üzüntüm babamın şiirlerindeki “ Akıyor çeşmimden didemden çağlar” satırları bende gerçekleşti. Ve babamın yıllar önce yazdığı mektubu aklıma geldi. Mektubundaki benim için sıraladığı; “Atıl hayata evlat gör cilveleri Edinin Nihayet tecrübeleri Kısmet çeker daha nice elleri” Dizelerin manasını, memuriyet hayatımda meydana gelen olumsuzlukları geçirdikçe bu gün daha iyi anlıyorum. Ve babamın ileri görüşlülüğünü yeni fark ediyorum. Ne yazık... Çok fakirlik ve olumsuzluklar içinde geçen bir hayat babamı kâmil insan haline getirmiş ve, “ Çok çilesin çektim hem de gam ile ” dedirtmişti. Babam artık kalemiyle sohbet ediyordu. Ederken de bir taraftan, “ FAZLI kalemiyle artık yorulmuş” “ Mevla âsân kıla şu FAZLI kula” diyor. diğer taraftan; “ Ben bahtsız bir kulum bahtı olan güler” “ Çok söyletme bunda garib FAZLI’nı Kalbi bağlı Hakka doğru sözlünü” “ Yeter Mahsun FAZLI bu kadar yeter Haktı âlâ varken eyleme keder Sen uğraşma olur ne ise kader” “ Mahsun FAZLI tutmuş doğru yolunu” diyordu. Altı çocuğundan birini kaybettiğinde de; “Yavrum senin acın çıkmaz yürekten Her zaman ararım yakın ıraktan” Diyor ve oğlunun hakkının kaybolduğuna inanarak; Hikmetinden verdi beş yıllık karar Hazin hazin gözler yavruyu arar Genç yavru yitirmek bir ömre zarar Sel edip akıttın bu çeşmim yaşın “ Bu kadar fazlaca çok gelir sere Yaradılışımdan ne bahtım kare İstersen efendim çek beni dare” “ Kuzum senin acın beni alacak Zannetme ki intikamım kalacak Bir gün ol meydana beşler dolacak” “Senin için ben gezerim diyarı Biner ata hem olurum süvari” Diyor ve ardından daha sert taşlayarak “Ne söylesem az geliyor zamanda Çaldım iki ses çıkıyor kemanda” “ Çok içeri girme saklarlar seni ” “Çok ileri gitme yersin dayağı” diyordu. Sonunda Hakkın emrine boyun eğip; “Hakkın emri FAZLI böyle söyleme” “ Ben havale ettim büyük Hakime” diyerek, bu acıyı Allaha havale ediyordu. Bu durumların babamın kâmil insan olmasındaki önemi büyüktür. Sonuç olarak, babamın kendisini, şu dizeleri daha iyi anlatmaktadır. Neler vardır şu kalemin huyunda Böyle emrolunmuş aslı soyunda Yumuşaklık sertlik vardır yanında Yoksa Haşır Naşırmısın Müslüman “ FAZLI uğraşarak bunları yazar” Mekân’ın Cennet olsun bacığım. Erdal YILMAZ - kayseri ........................................................................... ŞAİR FAZLI YILMAZ'IN HAYATI: İç Anadolu Bölgesinin, Bozkırı olan YOZGAT’ın Şefaatli İlçesinin Hamzalı köyünde 1338 (1922) yılında doğan Fazlı YILMAZ; 1934 Yılında Şefaatli Mektebinden mezun oldu.1942 yılında, 3 yıldan fazla sürecek olan vatani görevine başlayan Şair,ilk şiirlerini de bu yıllarda yazmaya başladı.“Ordumuz Şanlıdır” şiiri bir derginin açtığı yarışmada birinciliğe layık görüldü ve ödüllendirildi…. Askerlik dönüşü, 1946 yılında evlenen şair; Ankara Büyük Adliyesinde çaycılık ve 1958-1959 yılları arasında Kırıkkale’de kahvehane işleti 1960 yılında Şefaatli İlçesine gelerek, burada da 2 yıl boyuncA kahvehane ve pastahane işletti… Hayatı; yoksulluk,acı ve çilelerle geçen ve kendi deyişiyle “Gurbet icat edin FAZLI gülmesin” “ Mekânı olmayan ben bir füzeyim” diyecek kadar sıla ve aile hasreti çekerek çalışan şair, 1963 yılında doğduğu Köyü olan Hamzalı Köyüne yerleşerek, toprakla uğraşmaya başladı… Bu arada; 6 çocuğundan birini kaybetti ve bu yoğun duygular için’de pek çok deyimi kaleme aldı... Ancak imkansızlıklar nedeniyle TÜRK Kültür hayatına aktaramadığı tüm şiirlerinin, bir kitapta toplanmasını, oğluna bıraktığı bir notta dile getiren Şair, 1984 yılında Hakkın Rahmetine kavuştu ve yine kendi deyişiyle “Evveli ahiri sevdiği..” TOPRAĞIN //koynuna// girdi…...........BOZOK YAYLASINDAN ERCİYES’E

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    Büyük Fransiz ozani Sarl Bodler,in anlatisi ile Sair; Bu fani dünyaya sürgün edilmis olup özlemini cektigi yüce almelere ucmak icin durmaksizin cirpinan,fakat ucmasina kanatlarinin büyüklügü engel olan bir yaratiktir!

    Nur icinde yat üstad Fazlı Yılmaz

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Fazlı Yılmaz