Ar, namus desenli yorganlar altında,
Girip, bir arzunun koynuna,
Günahlar işliyorum rüyalarımda.
Hiç utanmadan sıkılmadan,
Yüzüm bile kızarmadan.
En masum halimle kalkıp sabah,
Gülerek aynada kendime göz kırpıyorum.
Bu rüyaların suçlarını
İkinci şahıslara yüklüyorum.
Rüyamda bazen
Trenler gelip geçiyor önümden
Dumanı beyaz, kendi beyaz trenler
Yolcuları hep tanıdık,
Aşina olduğum dost yüzler.
Bilmem ki neden, nereye bu gidişler.
Bu ayrılık hüznüyle bitince uyku,
İçimi kaplıyor bir yalnızlık korkusu
Elim ayağım buz kesiyor
Çıkamıyorum yataktan
Tavanda bir noktada gözüm
Eski dostları düşünüyorum.
Kuş gibi uçtuğumda oluyor,
Uçarken düştüğüm de
Bilmediğim bir şehirde oluyorum bazen
Biriyle çay içiyorum, bir kır bahçesinde
Ben bir şeyler anlatıyorum
O dinliyor sadece
Tam öpmek üzereyken
Saatlerin zemberekleri boşalıyor
Uyanıyorum aniden.
Çekip yorganı başıma
Eski aşklarımı düşünüyorum.
(Erdal KARTAL -Ankara-2012)
Hoyrat eller dikmiş beni, çorak toprağa
Ne güneş kar eder,
Ne de su bana.
Ne nar gibi çiçek açarım
Ne de badem gibi
Erken yeşillenir yapraklarım.
Ona Lemloğlu Mehmet derlerdi
Sabahtan akşama çekiç sallar,
Demir döverdi.
Gözleri çakırdı
Biraz çağla yeşiline çalardı.
Ellerindeki nasırlar
Bahçede başköşedeydi yeri.
Önce yeşilken sonra kırmızıya dönerdi yemişleri.
Kehribar tespihlere benzeyen
Ufak salkımlarla dolardı dalları.
Nazar değmesin, kimse görmesin der gibi
Salkımları saklardı yaprakları.
Benden Geriye
Siyah beyaz birkaç resim
Kalmalı albümlerde sadece.
Bir akşamüstü görünmeden,
Hoşça kal demeden kimseye,
Alıp başımı sessiz sedasız
Adı candı, canandı
Dün gece gelip ansızın
Gönül kapımı çaldı.
Gelen sanki
Eski bir dostum,
Yılkı atlar gibiydim.
Koşar giderdim
Güneş’e doğru dörtnala.
Ne güneş batardı,
Ne de ben yorulurdum.
Yelemde rüzgar şarkılar söylerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!