''Sadık Altınkaynak hocamın Erciş'e Erdiş derler şiirine nazire olarak yazdım''
Eganıs'a hasdır, bu güzel şive
Temele HIM deriz, toruna NEVE
Saksağan kuşuna ĞECELE deriz
Üç TEVŞÜ ısırgan, ŞİLE yeriz Erciş'te
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...




yÜREĞİN DERT GÖRMESİN SEVGİLİ KARDEŞİM. HARİKA OLMUŞ
Bu deprem arifesinde sayfanıza uğradım, evvela geçmiş olsun derim, ardından Haktan gelene eyvallah diyen güzel erciş halkına ve sizlere selam ve saygılarımı iletirim, Dert etme dostum, sübhanın başı daima duman olur çünki yüksek bir dağdır.
Gökhan bey kültürümüz ortak olduğundan kelimelerimizde çok yerde oynı anlamda kullanılır olmuş tabii olarak ama ağzın sevim ele cüzel yazmi,şsanki en cüzeli budur herhal sevgiyle öpüyorum canım.
Beğeniyle tebessümle okudum tebrikler gönül dolusu selamlar.
Daldım gittim be Gardaş... Desem ki bu lafların yarısı bizde, inanan olur mu ki? Olmaz... Olsa da bahane hazırdır...
Türkçe'nin hasıdır o sözler, o şive Gökmen Bey... Türk'e has 'içtenliğin, zamanla yuvarlanan sözlerin' geldiği yerdir... Buram buram biz kokan... Türkülerimizde, ezgilerimizde kullandığımız ağızdır... Kültürümüzün zenginliği, manilerimizin, masallarımızın tadı, tuzudur...
Anlamlı çalışmanızı kutlarım Kardeşim... Tam puanla listeme 'anı diye' alırım... Dilimizi, özümüzü yaşatmanız dileğimle size selamlar, saygılar sunarım...
tebrikler güzel ve usta kaleminize,şiir çok güzel saygılarımla
Gökmen Bey Kardeşim eline diline yüreğine sağlık. O şirin şivemiz ancak bu kadar 'gözel' şiirleştirilebilir. Selamlar. Sadık ALTINKAYNAK Teftiş Kurulu Başkanı
Bizim yöremizde de kullanılan dört-beş kelime hariç Erciş Yöresine ait şiveyi manaları ile şiirleştiren kaleminizi kutlarım, yüreğinize sağlık. Selam ve saygılar.
Gökmen bey kardeşim,harikulade bir şiir olmuş.Kullandığınız kelimelerin birazını bizde'de kulanılır,okurken keyif aldık.Rabbim ömrüne bereket versin,kalemin daim olsun.
inan ki o kadar kelimeden 1 kaç tanesi hariç daha önce hiç birini duymadım. hemen sorayım bu sözcükler ecdattan mı bize geçmiş, başka bir dilden mi? şu anda o kelimeler hala kullanılıyor mu? çok nefis bir şiir,hatta enfes desek daha doğru olur. selam ve sevgiyle....sana ...10.....
Bu şiir ile ilgili 19 tane yorum bulunmakta