Epigya Şiiri - Burak Eroloğlu

Yarın neden mi güzel
Bugünümü senden çalıp kopardığı için güzel
Peki hiç düşündün mü
Bugün soğuktan kaç kişinin öldüğünü

Tabii sizin şeffaf hayatlarınız
Aralık soğuğunda yalnızlıklarınız vardı
Birdenbire bir mevsimle yok oldu hepsi
Peki bugün kaç kişinin ayakkabısı daha su aldı
Kaç kişi daha soğuktan öldü
Bunu hiç düşündünüz mü

Oysa siz şeffaf gemiler biriktirdiniz sunturlarınızda
Saatin kaç geçtiğine de dair bir fikriniz yoktu
Oysa gözleriniz kaçıncı kez güzel olmaya
soyunmuştu o gece
Oysa bir içki şişesi daha biterken
Ömrümüzün sonunda sunturlu bir hayat bıraktı
Bugün pazartesiydi
Elbette kırılmıştınız
St. Antuan’ın önünden geçerken bir hayat bırakmıştınız
Ta o gece anlamıştım
Benim sizin için yaşayacağımı
Ta o zamanlar takılmıştı gözlerime gözleriniz
Sanki hiç ummadığım bir anda gözlerimden öpecektiniz
Ben sizi hep bir şiire yakıştırıyordum
Siz de beni bir şiire
Bu vesileyle binlerce şiir daha devirdik beraber

Oysa akşamın tam o saatlerinde rengarenk insanlar
kaplamıştı gökyüzünü
Gözleriniz gökyüzü
İnsan bin telaşla eleştiriyordu bizi
Oysa öyle insanları pek takar bir yanınız yoktu sizin
Bugün pazartesi
Epigya gecesi

Epigya gecesinden hemen sonra
ertesi sabah öleceğim
İlk önce saçlarımı tarayacaklar
Sonrası malumunuz

Bugün pazartesi
Epigya gecesi
Doğrusu bu gece siz ve saçlarınızdan aşağı süzülen
teninizle
İlk defa böyle gizemli olacaksınız
Merak etmeyin
Ben de ölmeyeceğim
Size sözüm var

Bugün pazartesi
Epigya gecesi
Son viski masamıza devrilirken
Ben sizlere “Bizim Çocuk Çok Sevdi Sizin Kızı” adlı
şiirimi okuyacağım
Malumunuz gecenin bir vakitleri çekilir bu şiir
Öyle der edebiyat bilimcileri

Hatırlarsanız yıkık dökük bir hayatın üzerinde
içmiştik sizinle
Gözleriniz alabildiğine esmerdi
Gönlünüzden öpmüştüm tam o saat sizi
Yanımızdan geçen yeni çağ kızları
Yan Tiersen’i bilmezler
Varsa yoksa popüler müzik onlarınkisi

Bugün pazartesi
Epigya gecesi
Bu geceyi duyanlar beni tutup bir gökyüzü cezaevine
getirecekler
Eleştirilerin ardı arkası kesilmeyecek
Kaşlarımdan öpecekler

Hadi gidelim Modern Edebiyat Tarihçesi
Merhaba Gökyüzü ordusu
Merhaba siz güzel kadın

Bugün pazartesi
Ve her yıl düzenlediğimiz Epigya gecesi
Merhaba size de
Merhaba pazartesi
Ve tabii ki de merhaba gökyüzü tarihçesi
Size de merhaba yarın sabah
Size de merhaba çok içip az sarhoş olan bayan

Bugün pazartesi
Epigya gecesi
Kadehinizi ağır adımlarla yudumlarken beni tutup bir
hayalin önüne getirdiniz
Saçlarınız birden gökleşti
Elmacık kemiğimden öpüp bugün rüzgarın
esmeyeceğinden bahsettiniz
Bir sigara daha yoktu
Gözlerinizin içini yaktım
Bir duman aldım
Terli terli sözlerle bağırdınız bana
Bir sigara da Turgut yaktı
Durmadan sigara yaktı
Önünü alana kadar sigara yaktı
Sonra kitabı açtı
Rasgele bir şiir okudu
Etkilendiniz
Yalnız Turgut da bilmiyordu saati
Tek derdi sevgisiydi
Uzun uzun baktı kirpiklerine Tomris’in
Bir sigara daha yaktı
Şiir adam o gece kendi isteğiyle iki şiir daha okudu
Sonra o da yetmedi sabahlara kadar şiir okudu
Besbelli seviyordu Tomris’i
Sevdiğinden besbelli her gece tütününü yakmak için
kullandığı çakmağını
Bu sefer masada bulunan mumları yakmak için kullandı
Masada duran şarap kısa kısa düşündü
Turgut’un gözleri gök esmeri
Sevmek, en ağır yürek işçiliği

Bugün pazartesi
Epigya gecesi
Siz birden Edip’e baktınız
Edip bir hayli solgun düşmüştü
Gözleri kısa
Onda sevmek fiili mutluluğa karışamamıştı
Üzüntüsü gökyüzü kadar derindi
Sevgiler söz yüzü kadar anlamsız
Edip o gece bir şişe daha şarap içti
Gözleri birden kum sarısı oldu
Saçları kadehini yudumlarken iki kez daha sarsıldı
Sarı, sonra apansız mavi
Edip’in gözleri alabildiğine maviydi
Edip o gece bir kere daha devrildi dünyaya

Bugün pazartesi
Epigya gecesi
Siz hiç istifinizi bozmuyordunuz
Az konuştuğundan olsa gerek Turgut’un içtiği iki kadeh
viski yüreğine dokundu
Ağırdır sevmeleri
Gözleriniz o gün bir kere daha devleşti
Gözleriniz esmer

Bugün pazartesi
Son epigya gecesi
Yarın yine burayı bırakıp şirin şirin
yalan elbiselerimizi giyeceğiz
Sevmediğimiz insanların yüzlerine bakıp bakıp güleceğiz