Ey martı!
Sana çığlığımdan bir avuç getireyim. Sen götür sevdiğimin kulağına seslendir.
Ey deniz!
Sen bir beyaz elbise giyinmişsin lekesiz ve pak
Ne o hazırlıklar içindesin gidiyormusun yoksa böyle
Başını çevirip ceylan gibi bakıyorsun gözlerimin içine
Evet sesi, sessizce duyuluyor nefesinin içinde
Kimselerin olmadığı, sadece kuş seslerinin olduğu bir yer var mı diye soruyorsun
Kimseler görmeden oraya götür beni diyorsun.
Aşkımızı çiçek
Sevgimizi petek yaptık
Arı olup peteği
Dokuyamadık
Dalından kalem
Gözlerim anlatmak istedi bazen
Aşk gözlerden tam anlaşılmazmış
Böyle kurulmuş gider bu düzen
Mutlaka dudakların kıpraşması gerekmiş
Ellerim anlatmak istedi bazen
Özgür uçan kuşlarla
Sabit kalan taşlarla
Bana çatılan kaşlarla
Kavga ederim kavga
Akşam sönen güneşle
Siz maviliğinizi yaşayan sakin bir deniz olsanız
Ben sakinliğinizden cesaretle kıyınızda yürüsem
Gözlerinizi mehtab olarak izlesem
Nefesinizden bir esinti gelse
Alsam çeksem içime
Göğüs kafesimi genişletsem şöyle
Bir kadeh şarap
Yâda bir yetmişlik rakı
İstersen bir yürek dolusu zehir
Ne getirirsen getir içeceğim
Ölümüme susadım galiba
Deli babandan seni isteyeceğim
Ne yüzünü gören oldu, ne sesini duyan var
Sen, zalim Şah mısın ki? Zulüm edersin insana
Kar-kış demeden yürürsün. Ne bir ayak izin var
Gönül koydum adını, of gönül koydum ben sana
Bilirim ben hedefsiz aşklara yolun yol olmaz
Kan kızılı bir şafak göründü bu akşam ufukta
Matemlere büründüm yine senden uzakta
Ağlamaklı gözlerim silmeye varmaz ellerim
Mutlu günler özledim yine senden uzakta.
Acemice bir sevdayla âşık olmayı
Komşunun güzel kızına gizlice sevdalanmayı
Çiçekleri dolaşıp da koparmadan koklamayı
Unutamam bir başkadır köy sevdası
Bir başakta dizilen buğday taneleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!