**ENSTANTANELER**
Acıdır... Hikaye uzun, yol kısa
Sarmış yürekleri bir garip tasa
Hakkı da eşit tartmıyorsa yasa
Bunları da hayra yormak mı lazım
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Şiiri okuyunca, alttaki hikaye aklıma geldi. Dünya gerçekleri hiçbir zaman değişmedi değişmeyecektir. Önemli olan, bir ve birlik olmamızdır. Bu güzel ve anlamlı şiiriniz için sizi tebrik ederim...
Büyük İskender, hocası Aristo’ya sorar:
“Zaptettiğim topraklardaki insanları yönetimim altında tutmak için ne yapmalıyım? Ülkenin ileri gelen insanlarını sürgüne mi göndereyim, hapse mi atayım, yoksa kılıçtan mı geçireyim? ”
Aristo; “Sürgünde toplanıp sana karşı başkaldırırlar’’ der ve ilk şıkkı eler.
“Hapishaneler militan yuvası olur; kontrolden çıkar’’ yorumuyla ikinci şıkkı eler.
Üçüncü şıkkı da “Kılıçtan geçirirsen, onlardan sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür, tahtını sallar’’ diyerek eler.
Ve Büyük İskender’e şu nasihatı verir;
“İnsanların arasına nifak tohumları ekeceksin. Onlar birbirleriyle savaşırken sen kendini hakem olarak kabul ettireceksin. Ama anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.’’
Parçala-Böl-Yönet, Aristo kılavuzluğunda Büyük İskender’den beri süregelen bir yöntemdir.
Şairin yüreğine ağır geliyor bu dünyanın rezillikleri.. Düşünüyorum da, kuru bir kahve, bir dost muhabbeti, bir demli mehtâb mutlu olmaya yetmez mi..? Bu kısacık ömürde neyi paylaşamıyoruz ki.. Bu neyin telaşı neyin hırsı..? Paylaşılamayan toprakların altında yatmayacağız mı..? Bu kadar basit değil mi? Çok mu zor iyilikle, güzellikle, barışla yaşamak..? Bunlar dururken bu rezil dünyayı anlamayı reddediyorum..
Kutluyorum kaleminizi, yüreğinizi.. Var olun hep..
Parsel parsel sattın yurdu bitirdin
Var git artık cana gına getirdin
Kemiğe dayandı bıçak yetirdin
Dönüp de yarayı sarmak mı lazım
-------Bülent hocam
tarihe yazıldığı dönemden ışık tutacak mükemmel bir şiir okudum, bu gün yaşananlar ile geleceğin umutlarını yerle bir edenlere tarihi bir esaj gibi ,şimdi mahsuni sağ olsaydı bu şiiri saza söze döker ölümsüz bir beste yapardı ,umarım bir ozanımız bunu da yapar , sizi canı gönülden kutluyorum saygılar sunuyorum .
gerekirse yazrız Bülent hocam çünkü bizler Türkleriz gerekirse bu satılmış hainleri tarihin kahramnlık yazdıran namlı sayfalarına gömeriz...NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...emeğiniz yüreğiniz hiç dert görmesin..++10..ant..sonsuz saygılarımla..
Eski değişle işte hal işte ahval diyebileceğimiz bir şiir tabi ki bu sayılanların ötesinde daha .ok sayılacak söylenecek şey var ancak üstat harmanlamış yayıkta vurup üste çıkanı önümüze sermiş ..kısa bir anda bu kadar çok olumsuzluğun göze çarpıyor olması da ayrıca çok üzücü ...Şairi ne yapsın... Güzellikler, barış ve yaşama sevinci ve kardeşlik havasını estirdiniz de şair onun enstantanesini yazmam mı dedi... kumaş bu kumaş olunca neresinde kessen de biçsende dikilen elbise kumaşa göre olurmuş...
Sayın Baysal Bey üstadıma teşekkürlerimle
Selam ve Hürmetler
Geçmiş, eğer ders alınırsa, 'yarının aynasıdır...'
Ne çok ayna tuttuk.. Kimimiz baktık, kimimiz kırdık... 'Ayna ayna söyle bana, benden güzeli var mı dünyada?' diyenleri de gördük! 'Burnundan kıl aldırmayanları da' yani..
Neler çektik onlardan? Hala...
Oysa altımız insan, üstümüz 'gök...'
Varsa adalet, varsa hak, hukuk... Varsa 'YASALAR ÖNÜNDE EŞİTLİK...' Varsa kuru ekmeği bölüştüğümüz 'kardeşlik..' Sevgi varsa, başımıza taç ettiğimiz... Onurlu, özgürce yaşamak varsa... İnsan olduğumuzun farkında isek doyulur mu dünyaya?
Ama yok!
Soran var mı, 'NİYE YOK?'
İşte düğüm, tam burada...
Diyor ki 'efendiler!':
'BEN DOYACAĞIM, KALANI SANA!'
Ben alacağım, artarsa sana...
Ben yöneteceğim, 'biat sana!'
Ben 'efendiyim', 'KÖLELİK SANA!'
Bir yanda obezite şarlatanlığı, bir yanda açlıktan ölen...
Bir yanda 'yediği içtiği laboratuvarlarda' incelenenler.. 'Organik besinlerle beslenenler', diğer yanda 'çöplükte ekmek arayanlar', kobay niyetine GDO'lu besinlere mahkum edilenler!
Daha en baştan ayrışıyor insanlık.. 'ÜSTÜN VASIFLILAR VE ZAYIFLIĞI GÖĞÜS KEMİKLERİNDEN TEK TEK SAYILANLAR..'
Ki onlar 'DÜNYANIN FAZLALIĞI!' Ezilmesi, atılması gerekenler... Ebola gibi hastalıkların pençesinde yok olup, gitmesi ''planlananlar!'
Dünyaya sığmıyorlar artık, uzayı bile parselledi 'EFENDİLER!'
Kaynaklar onların.. Zenginlik onların...
Sefalet, bizim!
Daha sayılacak epeyce var ama.. 'NİYE YOK' sorusunun cevabı işte, bu kadarla bile anlaşılabilir...
Cehalet, ilimden ve akıldan uzak bir 'yozluk', ellerini oynatmadan 'o efendilerin', birbirini kırması için 'ötekilerin', en büyük silah!
Kavramlar silah!
Barış silah!
Özgürlük bile silah!
Ver eline bombayı, gidip kardeşine tuzak kursun! Sormasın, 'NİYE?'
Desin ki, 'sür buradan insanları, boşalt... Alan aç, koridorlar aç, yak, yık yok et! Payına düşeni alacaksın...'
Ama sormasın... 'NİYE, KİMİNLE, NASIL?' Hangi hakla, hangi hukukla, hangi vicdanla...
'Sürüleşen ve içi boşaltılan insan...' İnsan mıdır?
Mesele budur Bülent...
Bizler, nedenleri değil, sonuçları konuşup duralım... Anlamayalım birbirimizi...
Budur mesele...
Üzerinde çok konuşulacak bir şiir. İpuçları önceden vardı zaten... Geleceği belliydi...
Günümüzün 'resmini' çizen bu güzel şiiri ve seni içtenlikle kutluyorum, Kardeşim..
Sorulacak çok soru var tabii Bülent Bey.... Ama ne yazık ki sebebi olmadığı birçok şeyin sonucu olan insanımızn vereceği çok cevap yok!... Neden yaşandığı bile sorgulanmaya muhtaç bu kirli saldırıların, yaşananların ardındaki 'kirli eller'in amaçlarına ulaşmamaları için 'piyon' gibi kullanılanların da bu 'ölüm uykusu'ndan uyandırılmaları gerekiyor....
Yakında Bülent Bey.... yakında... Her karanlığın sonu aydınlıktır... Az kaldı!...
Sosyal olayların hepsine değinen dörtlüklerinizin her biri, başlı başına irdelenmesi gerekecek dolulukta ve değerde... Duyarlı yüreğinizi ve duygu yüklü şiirinizi içtenlikle kutluyorum..... Sevgilerimle... Saygılarımla.....
Sığmayız ne yerde ne gökteyiz
Şimdi sözlerin bittiği yerdeyiz
Kitaba sığmayan tarihlerdeyiz
Yeniden destanlar yazmak mı lazım
Öyle bir gönül sesi ki; teşekkür ederim... 10 puan +ant. Esen kalın...
Şiirdeki can alıcı ayrıntılar, şairin gönül objektifine anlık takılıp yüreğinden dökülenler. Ya dökülmeyip yazamadıkları?... Söyleyemedikleri...Özellikle son zamanlarda yaşananlara dair derinlemesine ve objektif gözlemler.
Yapılabileceklerin birazını kendi soruları ile ustaca saymış aslında şair. Daha yapılacak pek çok şey var elbet... Her bölümüne ayrı ayrı ve uzun uzun yazılabilecek veya üzerinde konuşulabilecek değerli bir şiir. Bir gün gelecek, bu şiirler tanıklık edecekler tarihimizin hiç de güzel anımsanmayacak bir bölümüne. Edebiyatımızda, hak ettikleri yerlerine yerleşeceklerdir.
Kutluyorum güçlü kaleminizi.Sevgilerim, saygılarım vatansever yüreğinizedir Bülent bey... Aydınlık yarınların şiirlerine değerli dost...
TEBRİKLER EDİYORUM
DEĞERLİ ŞAİRİM,
KUTLUYORUM
HEM KALEMİNİZİ
HEM DE YÜREĞİNİZİ..
Bu şiir ile ilgili 32 tane yorum bulunmakta