Enstantane 9 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Enstantane 9

9-] Bu nedenle şimdi papaz kıyafeti giyerek sokakta olmaya, “kılık kıyafetle çağdaşlık olmaz demeniz”, bir itfaiyeci kıyafeti ile ilk çağda bulunup da, itfaiyecinin ilk çağa göre, nasıl bir ilişki biçimiyle girişendi oluşunu açıklamak; sizin sarık ve cüppe ile çağdaş olduğunuzu açıklamanızın sıkıntısına düşmekle, aynıdır!

Yine halk içinde sizin güncelliğinizi, sınıfsallığınızı, inancınızı, zevkinizi, tutumunuzu, kadın erkek oluşunuzu, çocuk bebe oluşunuzu, kusur ve erdeminizi vs.nizi, kılık kıyafetiniz yansıtır. Söz gelimi ilk ve orta çağa dek köleci tip kılık kıyafetti giyinişler, onların sosyal ve toplum sal statülerinin görünüş işaretidirler. Ve sizin bu statü sel işareti belirtir kıyafetti taşımalarınız, o gün için ne kadar güncel iletişimdi iseler de; aynı kıyafetler, bu gün için de, o kadar çağdışılık anlayışlı ilişkilenmenin, mesajını vermektedirler!

Bu söylem, bu gibi gerçekçi anlamalara karşın, tedbiri önceden alınmış, ağız kalabalığı türü hile ve kurnazca aldatıştırlar. Gerçeğe karşı ikiyüzlülüklerle olan, işin rutin dışına olan, hinlikleridirler. Söz gelimi size uymayan sınıfsal bir giysinin içinde siz iğreti durursunuz. Ruhen ve özneldi tutum olacakla bunu taşıyamazsınız. Yine iğreti olan bir giysi içinde de, çok onurlu ve güncel olabilirsiniz. Ama bu söz, bunların ifadesi değildir. Çünkü bunlar her durumun, şimdilik aktüel olmayan istisnai durumlarıdırlar.

Söz gelimi, kılık kıyafetiniz sizin güncel (çağdaş) ekonomik durumunuzu, sosyal konum ve statünüzü çok büyük oranda yansıtır. Böyle olduğu için bu tür gerçekliği yansıtmanın bir zorunlu sonucu olarak; yaşantı aşmaların fıkrası bile vardır. Kavuklu bir görünüş, eskinin sosyal ortamında bir okuryazarlık ifadesidir. Aslında bir çevirmen olmayan ve kendi dilinde okuma yazma bilen Hoca’ya, yabancı dille yazılmış olan mektubu okutmak isteyen birinin terslenmesine karşı Hoca: “düdüğüm marifet kavukta ise al sen oku” der.

Yine kendi zamanının zenginlik ve soyluluk belirtisi olan kürk giymeye yapılan itibara kızan Hoca, kürk giyerek, kürkün (kıyafetin) aktüel aktarımını çevreye yansıtmış; çevrenin itibarına nail olmuştu.

Hoca da, bu tür kılık kıyafetti gerçeklik karşısındaki sahte saygıya karşı gösterilen teveccüh ve yiyecek sunumların karşısında, eleştirellikle; kürkün etek ucunda tutup; sunu yiyeceklere doğru uzatıp; “ye kürküm ye, bu itibar bana değil sana” diye konuşmuştur. Kılık kıyafetle güncel ve çağdaş olduğunun aktüel çevrede geçerli konuma göre, kılık ve kıyafetinizin sosyal ve toplumsal statüye dek mesaj verdiğini; eskiler de, çok iyi biliyorlardı. Ve bu bilmelerin fıkralarla dönüşmüş eğitimini veriyorlardı.

Kılık kıyafet çağdaşlığın simgesi olduğu için, çağ (zamanınız) öncesi zenginlerin kılık kıyafetleri ile güncel ve çağdaş (zamandaş) zenginlerin kılık kıyafeti aynı değildir. Bir orta çağ zenginliği olan baron kont, kontes giysisi, güncel zenginliği nasıl temsil eder? Aksine temeli zenginlik ve soyluluk gibi bir övülmede olsa; kont, konteslik çağdışı anlayışla bir zaman zemin düzleminin inanış ve görüntüsüdür. Bu temsil edemeyişteki temsilcilik, zenginlik olmayıp; güncel iletişim yaşam ve düşünce farklılığıdır. Çağdaşlıktan amacın güne denk düşen anlayış fikir ve düşünce üretim ve sahipleniliş mantığıdır.

10-] Yine bir ortaçağ papaz giysisi ile güncel papaz cüppesinin aynılığına bakarak, en azından şeklen; güncel papazın, orta çağ papazından düşünce yapısı olarak farklı olduğu söylene bilir mi? Ya da aynı benzerliklerinden ötürü, sırf ortaçağ papazlarının kılık ve kıyafeti, bugünün papaz kılık kıyafetleriyle aynıdır diyecekle, orta çağ papazlarına; çağdaş insanlar diyebilir miyiz? Çünkü bu günkü papazların giysisi çağdaş olmayan, çağdaşlıktan bulaşır söylemleri içermeyen, 3000 yıldan beridir benzer görüntülerle aynı söylem ihracı yapan eski tip papaz giysisidir de ondan. Demek ki kılık kıyafetle çağdaşlık oluyor.

Hatta öyle ki İslamlığın ilk yıllarında İslam'ın tercih ettiği giysi türü, hem bir Araba aitti temsilcilik ifadesi iken; görece de, yeni düşünce ve fikirlerinden ötürü de, o güne denk gelen çağdaşlığı ve yeni olanı düşünceyi belirtiyordu. O günün anlayış, tutum ve gelenek yapısıyla 21. Yüzyılda ne kadar çağdaşlık olunursa, o günün bu kılık kıyafetle de bugün, o kadar çağdaşlığı taşımamış olursunuz!

Kılık kıyafet bir temsilcilik olmasa insana saçından sakalından utan denmezdi. Egemenliğin kendisinde olduğunu bilen kralın giysisi mi güncelliği temsil eder, yoksa güncel kıyafet içindeki bir başbakan mı çağdaşlığı temsil eder. Yani padişah giysisi içinde mi, yoksa başbakana dek güncel olan giysi içinde ki başbakan mı, egemenliğin kaynağının paylaşma olduğunu, kılık kıyafeti ile çağdaşça belirtirler?

10-] Kılık kıyafetle çağdaşlık olmaz diyen insana; bir kostüm değilse, Sezar'ın giysisini günlük giymek ne kadar çağdaş olmanın eylem ve düşüncelerini çağrıştırırsa, bir peygamber giysisi sarık ve cüppeyi giymekte o kadar çağdaş fikir, düşünce ve davranıştı tutumları sergilemenizi hatırlatır. Kılık kıyafetle, çağdaşlıklar yansıtılamaz olduğu için mi, kılık kıyafetlere değin, müzede sergilenmesi yapılmaktadır?

Çağdaş olmayan kılık kıyafetler, geçmişe ait toplumların çelişkilerini taşımıyorsa; yine geçmişteki toplumların ve halkın inançları, bir zümreye aitlikleri gibi anlayıştı inanmalarını taşımayan işaret ve sembol tutumlar değildi idiyseler, müzede fırlatıldıklarıyla (hortlaklıklarıyla) denkliktirler!

Astronotça giyinip, astronotça sağlayışlar edinip; yine konumunuza uygun gelişecekken ve şimdiki konumunuza uygun şartlarınızı değiştirecekken, peygamberlere dek sarık ve cüppelere ve misvak kullanımlarına çağdaşlık diye rücu edilmez. Bunlar, olgunlaşmanın tutumudur. Değilse dayatılamaz.

Böyle eskici tutumlu, misvak gibi görenek kullanımdı görünüm taşımalı insanların uğraşı ve fikri ve zikri, elbette ki çağdaş olmayacak. Tutum ve çabaları diş macunlarının uzun uzun ve sürekli olan sağlıklı araştırılmalarına dek tutumdan yana bulunuşu da olmayacaktır. Çünkü bu anlamalar için bu sorunun çözülmüşü algısı zımnen kafalarının içindedir. En iyiyi bulmuşturlar!

Bu konulara değin kişilerin kafasını kurcalar cinsten gelişmeci sorun yapabilecekleriniz, en fazladan taşıyacağınız sorumluluk; sarık ve cüppenin yünden mi, çuhadan mı; pamuktan mı olanını giymenin, sevap olacağını tartışmak olacaktır. Ve misvakı ne zaman, ne müddetle, nasıl kullanırsanız, ağacın ne kısmındaki parçadan olanı kullanırsanız daha sevap olacağına dair boş söz tartışmaları olacaktır!

İçimizle yani özümüzle ve öznelliğimizle, öze dek işlevselliğin dışıyla yani kılık kıyafetlerin model ve şekillerle olan bağıntılı girişmesi de vardır. Göz şeklinin, özdü görme işlevi ile girişen şekil bağıntısının olması gibi. Yine söz gelimi, teknolojik her tür modellerde de bu bağıntı illa vardır. Her modelde çok karakteristik olmasa da, tüm modeller az çok bir farklı içsel değişiklikleri içerirler. Söz gelimi araba modellerinin içti özü, aracın hızı ve kullanım rahatlığıdır. Arabanın hızı, hıza uygun keyfi olamayan bir dış görünüşü ve modelleri, yansıtan bir girişmedirler.

11-] 1950 model araç görünümü (kılık kıyafeti ile) günümüzdeki model görünümler bunun en belirgin yansıtılmasıdır. Ha keza TV, bilgisayar, cep telefonu gibi modellerde aynı şekilde; en, boy, derinlik bağlamını da içermek şartı ile öze dek olan kullanım işlevdi yetkinlikleri her modelle sıkça değişen bir iç dış girişmeli, güncel çağdaşlıktı gelişmelerdir. Öz temel olan, dışla bağıntılı bir yansımadır.

Tıpkı 3500 yıl önceki insanların, özneldi gelişmelerinin, giyim kuşam ve araçtı kullanımlarının kendi üzerlerine düşen bir yansıması mutlaka vardı. Eskinin, bugünkü çağdaş ve özneldi değerleri ve içti anlama kalıplarını ve araçtı her tür kullanımları üretip kullanmaya dek görünüşü yansıtamamaları gibi olay ve olguların kendi zamanlarına göre, mutlaka ve zorunlu denk düşen, bir iç dış bağıntılılığı vardır.

Nasıl sarayda yaşayan insan, kulübedeki yaşayan gibi yaşayıp düşünemezse; cüppe ve sarıktı, çarşaflı biçimler içinde yaşayan insan da illa ki güncel olmayan; çarşaf sarık cüppeye değin tutumlarını yansıtır olacaktır. İsterse hiç te öyle olmadığını söyleseler bile; Bu algılanış 1950 model bir traktörün günde yüz dönüm yer süremeyeceği gibi açık bir anlama olmaktan kurtulamayacaktır. Değilse insanların farkları konumlama olan kıyas ve mantık oluşturma referansları ve buna göre tedbir alan önlemleri, iflas eder.

Bir başka enstantane de, kusursuzluk anlayışımızdır. Yani mükemmeliyetçilik yanılmasıdır.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 20.12.2010 11:31:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya