3-] İşlev (fonksiyon) , bağıntı, bir girişme ilen, bir durumu (her hangi bir şeyi): bir duruma (her hangi bir şeye) , götüren ilişkiydi. İnsanların temel düzleminde; yeme, barınma, cinsellik ve güvende (huzur içinde, kaygılardan uzak olma) olma gibi temel dış sağlayıştı girdileri vardır.
Temel düzlem demek; kendisinden başkasına birey olacakla bölünemeyen, birey bütünlük olma demektir. İşte bu sağlayıştı girdiler, insan davranıştı çıktılarını değiştirecek olan bir işlevdi girişme bağ ilişkisidirler.
Örneğin, cinsellik bu bağlamda insan-insan girişmeli bir fonksiyon bağıntısıdır. İnsan davranışı bu girişme ile kırpılır. Kırpılma kayıp ve kazançlara dönüşerek, girişme sonunda, değişmiş olacakla ortaya çıkar. Yine bireyin güvenliğini sağlaması bu bağlamda işlev bir sosyal bağıntıdır.
Kişiler kendi güvenliğini sağlama gibi bir sosyal (insan-insandı) girişme ilişkisinde, başkasının güvenliğini üslenmek gibi bir kayba uğrarlar! Böylesi bir kayıp olursa da, bu girişmenin çıktısı güvenlik kazancını kişi gücünden çıkarıp birliğin gücüne çevirmiştir. Birliğin gücü, kişi güvenliğini; birliğin güvenliği içinde 'n' (üye toplamı) kez, kat kazancına dönüştürmekle, pek verimli olmuştur.
İnsan-insan (sosyal yaşam bağ ilişkisi) ilişkisinde, zorunlu sağlayışların girdisi, sosyal birlikti bağ işlev üzerinden bir kırpılma (dirençti) davranışlarına dönüşmüştür. Girdinin fonksiyon aşması, kişi dışında bir dönüşmenin işlev kılınmasıdır. Ki, kişi davranışları (kişinin kendi davranışı ferdi tutum olmaktan çıkarıp) farklı bir kişi davranışına, götürülmüştür. Bu bir girişme ve sonuçtur. Girişmeler işlevdir. Ve değişmeleri kapsarlar. Ama temelde değişken olmayıp, üstel (üstten) bir değişkendirler.
İnsanın, kendisi dışında, ama kendisi üzerinde, kendisine yönelik bir çevre işleyişi algılaması vardı. Bu algı onun ilk somutlaştırdığı; sanaldı, yanlış doğru içermeli bir önermece teorisidir. Bu dış çevre (ortam) etkimeli algı, onu korkutan ve onu sevindiren bir işleyişin (algının) olmasının teorisidir.
İşte bu kaygı temelli, bağ işlevdi, fonksiyon değiştirici dönüştürücü girişmeli insan ilişkisi, ilk insan teorisinin temelindeki gerçekliktir. Bu aktüel (güncel) çevreli olan teorinin odağında, insan ve çevre girişmeli bağ ya da bağıntılılık ilişkisi vardır. Bu bağıntı kişi sek sanal anlama üzerinden gidecekten kişiler söyleşmesi ilişkisine dönüşür. Ve bu dönüşmeler bir kural olmanın hiyerarşisini ortaya koyar.
İnsanın kendisi ile çevresi arasındaki mana algılı teorik girişmesi, totemdi somut biçimlenişle sosyal birlikti girişmelerini başlattı. İnsanın sürü yaşamı; bir yavrunun, bir ana takibini yapar gibi oluştu, bağ ilişkili, bir girişmenin sağlayışıdır. Grup sağlayışı ise, daha öznel, kural olucu, federatif olmanın bir hiyerarşisidir. Gruba dek kural ve hiyerarşiler giderek birleşecekle, ilk kez totemdi anlamaları şekilsek kılmakla; ‘öznel ve nesnel nedenli sosyal birlikler’ sürecini başlatmıştı. Bu süreç, totem bağ ilişkisini iyice ete kemiğe büründürdü. Sosyal birlikler süreci sürecin seyri ile komün yaşamı geliştirdi. Komün yaşam da, kendine değin sürecin sonunda insanın; araç işletişi, yerleşmeli ittifakı, toplumsal tutumlarını ortaya çıkarmıştır.
İnsanın araçsak üretimi ve yerleşik yaşama değini emeğini kutsamasıyla ve emeğine sahip çıkarak; “emeğine bu benim” demeyle, tarihin ” ilk özelleştirme sürecini” başlatmıştı. Emeğini ve emeğe değin ürünleri ve mülkü ve ilkel üretim araçlarını özel malı yaptı. İnsan emeğine değin tüm hünerdi özelliklerini sahiplendi.
Sahiplenmeler, çeşitli nedenlerle bu mülkiyetten yoksun kalanlar arasında yarattığı buhranlarını ortaya koyarak, komün cennetin rahatını kaçırmıştı. Her girişme ve girişmenin sonucu olan çıktı kazanç; dönüşüp değişmedir. Bu dönüşüp değişmenin sonuç maliyeti, insanlığa cennetten kovuluş ta olsa, kaçınılmazdı.
Komün dönemin sonu artık fermuar açılış kapanışın sıklıkla yapıla geldiği dönemidir. Yeni olanla beliren kararsızlığın çatışmasından doğuyordu. Kararsızlık; eski olana, bildik alışıldık olan totemdi algıya sığınıştı. Ancak yeni olanın değişen çıktısı, totemdi algıyla uyuşmuyordu. Kaos vardı. En güzel düzeni de kaos çıkarırdı. Kaos, düzensizliğin bir düzeni idi.
Fermuar açılıyor, fakat açılan fermuar eskiye göre bir türlü kapanmıyordu. Fermuar, araçsak uzayın olaylarını, bilinen uzay olayları ile giriştirince komün birlik davranışları turnusol kâğıdı gibi değişiklikler geçirmişti. Bu da, insanın istemesinin üzerinde olan, keyfi olamayanların, dikişleri attırmasına ve patlaklara sebep oluyordu.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 6.12.2010 08:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!