1-]İnsan süreç içinde iken süreci anlayamaz. Hele eni, boyu, derinliği olan; geçmişi, şimdisi ve geleceği olan toplumu anlamak için de, bir hayli terlemesi gerekti. Bu da yoğun emek ister. Yoğun emek harcamak zordur.
Yoğun emek harcamak, bir insanın kolay kolay ve kolayına, bu yorulmayı tercih edeceği durum değildi. Üstelik böyle durumları bu gibi insanlar, kafayı bozmak (üşütmek) gibi görüyorlardı. Oysa üretim kolektif ve paylaşılan, kolektifçe bir şeyler eklenen bir etki eşme idi.
Siz öğrenmeyerek, sürece katılmayacakla, yalnız bıraktığınız insanlarınızın (üşütüklerinizin) düşüncesine etkiyemeyerek, ona fayda vermeyerek; bu sorumluluğu bile duymamakla, o insanı kendi sınırdı genişliği içindeki yetenekleri içinde, çaresizlikleri ile baş başa bırakmaktasınız!
O insanın cebelleştiği konu içindeki kendi yetenek sınırlarının el vermez olan aramıştı kıvranışı; sizin tembel rahatlığınıza, karşının; kafayı üşütmesi olacak gelir elbette. Oysa tüm kullanımınız bu kafayı üşütenlerin eseridir. Bir filozofun deyimi ile 'ona da kafayı üşütmüş diyorlardı. O atomu parçalayarak, onların avuçlarının içine verdi'. Deliler kuyuya taş atardı, akıllılar(!) çıkaramazdı.
Ah eller üstünde çiçekler içinde
Dudağında yarım bir sevda hüznü
Aslan gibi göğsü türküler içinde
Rastlardım avluda hep volta atarken
düşündürücü bir o kadarda anlamlı kutluyorum
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta