Müstâkil ev odasında yaşayan bir garibin,
Gökdelen altında kalması kadar
Acıklıydı ayrılığın..
Gurur; fay hattı gibi kırıklanan,
Geri dönüşüme veto kararı uygulayan..
Bünyem yüzmeyi öğrenen
Karnım aç olsa dahi yiyemediğim yemek,
Tutamadığım el,beklenilen sevgili,
Sahur gibisin..
Bir imsak vakti sonrasında
Okunan ezanla şahit olmuştu martılar,
Faili olmayan aşk gibisin..
Çabuk gel bana..!
Uzaklığın giyotin altında bekleyen
Tutsak kadar çaresiz.
Saf teninin kokusu ütopik bir esans.
Gözlerin kendimi olduğundan
Büyük gösteren dev aynası.
Masumiyetin doruklarında olan
Peri masallarından daha içten
Diliyorum ben seni..
Kapı kapı elimde ayakkabıyla
Gezecek gücüm yok hani,
Lakin tüm yüzün gizlense de
Biz insanoğlu yalan olsa dahi,
Mutlu edecek etmenlere inanmaya razıyız.
Gözleri inkar ederken işittiğimiz;
''Seni seviyorum'' gibi...
Yada önümüz belli değilken
falcının söylediği umut dolu cümleler gibi...
Hazırladığı zehri kendi üzerinde
Deneyen doktor kadar ironikti.
Aşkın varlığını araştırmak..
Bir stajer dikkatsizliğiydı yapılan,
Panzehirsiz araştırmaya başlamam..
İlk neşter darbesinden sonra
Sen gittin ve ben bittim...
-Derken...
Dudaklarım kavradı
Senden sonra ilk defa
Bu kadar istekli
-Viski bardağını...
Bir arp tınısı gibiydi gözlerin..
Farkın yükselenin ses değil
Hayranlığın olmasıydı..
Fa telleri gibi boyamıştı Tanrı
Onları yeşile,
Nefes almamı da onlar sağlasın diye..
Yemyeşil bir bataklık keşfetmişim meğerse..
Yeni bir kıta gibi
Büyüktü oysa içimde.
Kes kollarımı jiletle,
Sana yazan her parmağı,
Uçlarından akan senli cümleleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!