Enginli Yüksekli İnen Turnalar

• 

  Naki Aydoğan

  İnsan dolanır durur. Enginli alçaklı, bir dosta konmak ister.Bir aşka varmak ister. Aması var işte. Bir akılla dolaşsa taşısa o aklıyla kendini o akıl sahibine varır. Bir tüccar ise satar aklını döner. Bir emir eriyse emri yerine getirir. Bir şair bilinmez bir derviş dolanırsa. Övgüyle duyduğu kimselerde kendini bulamaz. Anlatılan iyi gördüğü güzel gördüğü ama vardığı ortamı bozuk görünce. "Din İslam İçinde olmaz gideler" Dini barış içinde bulamadım giderim der işte. Aşka vuslat kavuşamadım der. İnsanın insana varması dindir. Hangi din sağlar bu vuslatı. Hangi devlet İslam vuslatını kavuşturabilir. Misal Yunus Emre zamanında dolanır durur. Anadolu da.Selçuklunun çöküş zamanların da. Hacı Bektaş'a varmasında kavuşamaz. Taptuk Emre'ye varmasında devlet ile ortam arasında çelişkiye düşer. Bir medreseli olmasına rağmen okuma yazma bile bilmeyen Şehten gelecek vuslatı sezer. Şehin insanlarla olan muhabbetinden insana varmayı sezer. Ve Yunus gibi nice vuslat aşkıyla yana derviş ve ozanların varlığı ile Osmanlı devletine varılır. Osmanlı ki kuruluşuyla dini İslamı bulur. Hak olan şudur ki barış ilmini bulur. İnsana vara bilme dinini barışını vuslat bulur.
  

  Devamını Göster

  • 1
  • 1

  Cevap Yaz
• 

  Osman Akçay

  Dadaloğlu bir Avşar Türkü’dür ve konargöçer yaşamaktadır. Osmanlı’nın Avşarları yerleşik yaşama geçirme politikalarına şiirleri ile karşı çıkmıştır. Dadaloğlu’nun içinde bulunduğu konargöçer gelenek sözlü kültür ortamının gelişmesine uygundur. Şiirler bir de cönkte de yazılmamışsa kişiler arası sözlü şiir aktarımında birçok dizelerin kaybolması, bir şaire ait olmayan dizelerin ona atfedilmesi gibi durumlar olabilmektedir. Dadaloğlu’nun şiirlerinde yaşadığı coğrafyayı, o coğrafyaya ait unsurları anlatan üslup belirleyicidir. Bu şiirinde de telli turna, yeşilbaşlı ördek, bülbül gibi coğrafyanın zenginliğini gösteren ipuçları var.
  
  Ben şiirde; şairin 1. kıtada derdini turnalara anlatarak gönlünün bir dost (belki de mürşit?) aradığı, 2. kıtada aradığı dostun o olduğunu düşünerek yanına gittiğini, 3. kıtada o dostun özellikleri övülerek sürekli özlendiği ve onunla beraber olunmak istenildiği, 4. kıtada ise ancak gönlü bunu istemesine rağmen o dostla birlikte olunamadığı (yolu takip edilemediği) anlatılıyor düşüncesindeyim.
  
  
  

  Devamını Göster

  • 2
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Cihat Şahin

  Abdullah bey kusura bakmayın da bizim sorumuzla ve şiirde geçen mısralarla ki -biz bilhassa birinci kıt'a üzerinde durmuştuk- sizin açıklamalarınızın- hiç bir alakası yok!
  
  2. kıt'anın da sizin açıklamalarınızla(!) o kıt'anın yine hiç bir alaka ve ilgisi yoktur beyim! Bilmem anlata bildik mi?

  Devamını Göster

  • 2
  • 0

  Cevap Yaz
• 

  Tayyibe Atay

  modern bir şiir!..
  
  oku oku, ne dediği belli değil!..aferin Dadaloğlun’a diyeceğim de, bu şiir bence Dadaloğlu’ndan sonra deformasyona uğramış!..e artık, kimler tırnakladıysa, tırnağının arasında olanları getirip koymuş, antolojinin ortasına...
  
  dedim gitti...
  
  şiirler içinde uyu Dadaloğlu...

  Devamını Göster

  • 2
  • 1

  Cevap Yaz
• 

  Cihat Şahin

  Hasan bey'in de temas ettikleri gibi şiirde anlaşılmayan tabirler ve hatta mısralar olduğu gibi bir kıt'adaki mısralar arasında mana olarak bir birini tamamlamayan uyumsuz mısralar da var. Mesela; Birinci kıt'a bunlardan birisi. Dört mısranın birbiriyle hiç mi hiç alakası yok. Artı; son mısrada ne denmek istediği ise bir sır adeta? Bu mısralar arasında ben mana olarak bir alaka göremedim ve bu kıt'ada ne denmek isteniyor bir türlü çözemedim. Çözebilen arkadaşlar varsa lütfen bize de açıklasınlar ve kendilerine şükranlarımızı arz edelim vesselam.
  
  Herkese hayırlı çalışmalar.

  Devamını Göster

  • 2
  • 0

  Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)