burnumun yolunu portakal çiçeklerinin kestiği vakitte,
bir enginar tadı bekledim hep ellerinden, tarifi babandan gelen,
ne enginar geldi, ne ellerin, ve o yıl erken geldi, köye şark hizmeti için atanmış, pos bıyıklı, eli tahta cetvelli bir öğretmen gibi son bahar,
gece üstünü açmış ve bu yüzden sabaha üşümüş ve kendine büzgün,
bir çocuk gibi dönüyordu, gelmediğin yollardan gözlerim,
artık kaldırımların, ten sıcaklığından daha serin olduğu mevsimlerdi,
her gülümseme teşebbüsünde gerilen dudaklardan dile düşen ince bir kan tadı,
ağustos kazıntısı, içi geçmiş bir kavun gibi, çok çalıştım, kendimi bulmak için, koklayarak şişelerin dibini,
her güne bir bahane buldum çabucak akşam olsun, akşam olsun da herkes uykudayken kimseler görmeden ağlayayım diye,
utanmaktan utanarak ağladım, hiç tarifi olmayan, elleri enginarlı bir tokluk için.
Kayıt Tarihi : 4.8.2013 22:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!