Engin abiye mektup Şiiri - Ahmet Cemil Atay

Ahmet Cemil Atay
196

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Engin abiye mektup

Buhranlı bir merasimin ardında kayıplara karıştın biliyorum
Soğuk musallanın üstünde mırıltıların uğultusunda yeniden garipsedin
Soğukkanlı siyah cübbeli imam soğuk elleriyle yıkarken bedenini
Parlayan inci dişlerinden ve yüzüne takılıp kalan gülüşünden titredi
Bilmiyordun, biliyorum…
Soğuk ve yağmurlu akşamlarda nemli oluyormuş yatağın
Kahve tonunda toprak kokulu gökyüzü ağlıyormuş haline
Çürümüş bedenlerden gök kuşakları varmış hep gözlerinde
Bir kemik ve fingirdeşen kurtçuklar oysa gözlerinin yerinde
Halen gülümsüyormuşsun, gülüyormuşsun geride bıraktıklarının haline
Ne içten pazarlıklar ne hayaller ne umutlar ne hikâyeler var değil mi?
Bir avuç toprağın altında ezilen bir nesilde bu ne iştah diyorsun
Bir damla su çürümüş dudaklarından arda kalan boşlukta toprakla öpüşürken
İlk defa susamadığını hissediyorsun, ellerin birbirine kavuşmuyor biliyorum
Düşünürken kafanı kaşıyamıyormuşsun, üşüdüğünde titreyemiyormuşsun
Hayalleri bir toz bulutu gibi doluşuyorken kemikten bedenine
Bir hüzün çöküyor geride bıraktığın ikizlerinin hayaliyle
bir hüzün uzanan gömdüğün son güne….

Ahmet Cemil Atay
Kayıt Tarihi : 29.9.2010 16:53:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Cemil Atay