Engerek
Bilmiyorum, ne yapmaliyim? Hangi aska uzansam kuruyor. Once sirilsiklam asik oluyorum, sonra sirilsiklam oluyorum gozyaslarimdan. Bilmiyorum; yemin billah bilmiyorum! Hangi aska uzansam kuruyor. Ya ihanetle ya sukunetle yuregime yuregime vuruyor. Gazozu dokulmus bir cocuk gibi, depreme yenilmiş bir sehir gibi, -okyanus sozkonusu degil, bir golete raziyim- kor bir nehir gibiyim. Kosarim... kosarim inanin cocuk safligiyla, sehir gurultusuyle, nehir coskusuyla. Bundan değil midir, atlayamadim maviye, hep gride kaldim sapsari huzunlerimle.
Bilmiyorum, ne yapmaliyim? Hangi aska uzansam kuruyor. Ya ihanetle ya sukunetle yuregime yuregime vuruyor.
Kimi zaman toprak oldum sonra bulut
Yani hem toprak hem bulut sonra yagmur
Yani hem toprak hem bulut hem yagmur
Bosaldim kendimden kendime delicesine:
bir kirmizi gulu yaratmak için.
Sonra da gul oldum; cogaldim gulistan oldum.
Gulistanda bulbul yine ben oldum.
Ben sustum mu gulistanda sukunet.
Evet, ben sustum mu gülistanda sukunet!
Hayır, kimi zaman sukuneti bir kilic gibi bolen ihanet. Bir kara fidanin golgesinde bir engerek. Engerek bastirdi beni lanetli bir turkuyu soyleyerek.
(Bomboz sukunetten daha kotudur elbet simsiyah ihanet. Ama ihanete yarendir sukunet.)
Engerekler tisliyor lanetli turkulerini. Hicbirinizin haberi yok bundan. (Belki de hepinizin haberi var. Belki de lanetlemiyorsunuz laneti. Meslek edinmissinizdir ihaneti.) Anlatiyorum, anlatiyorum ama masal gibi geliyor size. Masal gibi geliyor, bir okyanus kadar derin bir dag kadar ihtisamli destanlar. İste bu yuzden her girdapta gadroldum. Her girdapta kabri arar oldum. Yıllar once ‘otlar usumez’ demisti bir abi. Yıllar sonra anladım otların usumeyecegini. Bir kara fidanın golgesinde ne gezer kavak yelleri? Halbuki, yitirisini yaşıyoruz hab-i gaflet icinde en kıymetli, en gozde emanetin. Sanirim hicbirinizin haberi yok bundan.
Bakin, bakin... tuh yine kacirdiniz! Sarmasik gulleri actı demin. Birseyler anlatmak istediler ve kurudular. Hicbiriniz duymadı ne dediklerini.
Aciysa acinin en buyugunu yasıyoruz. Eksile eksile hicleniyoruz yasamdan. (Belki de cogala çogala...) Yahu, hangi salgindan solgun yuzumuz? Hangi maglubiyetin esiriyiz?
Pasli yureklerin mahkumiyeti
Asklarınızın mahrem tegetidir ihanet
Oksuren collerinizin flamasi
Kiyametlerinizin ayak sesi
Sabotajlaridir seytanin
Bir katran pusuda kekelemesidir silahin
Aforoz edilirse sadakat
Asklara nakarattir elbet ihanet
Sevdalariniz bana cehennem
Sizlere cennetse bilemem
Oyleyse neden
Neden cinnet geciriyorsunuz cennetlerinizde?
Gunlerce sakladi tekmil ihanetini bir muska gibi tasidigim yurek. isligima dusen kan kirmizisi agitlardi. Bir de icimi kisan o uzun havalar. Aksamlari kabuslar bastirirdi en koyu renkleriyle. Gunduzleri ise yenilmis bir gazi eksikligiyle uzak okyanuslari dusunen topal bir nehir gibi aglardim.
Eskiden onlarca yil yasasin diye cinarlara kazinirdi sevdalar hic tereddut etmeksizin. Simdilerde nerede o uzun soluk. Sahilde kumlara yaziliyor erotik harflerle. Deniz degistiriyor isimleri üc asagi bes yukari ayni yerde.
Cubbe ufuklu degilim
Sonsuza dek paralellik değildir ask
-Bunu da bilirim-
Cubbe ufuklu degilim
Ama bir sifredir ask
Bir sifredir cilgin ve yanik bir senfoniye
Bazen dumen bazen yelken
Bir seruven teknede evrendir ask
Bir seruven teknede evrendir ask. Ama ben hangi aska uzansam kuruyor. Bir kara fidan buyuyor. Bir kara fidan... üc adim otesinde romantik degil felcli bir yurek. Bir kara fidan... golgesinde en lanetli turkusunu soyleyen bir engerek. Bir kara fidan... kangrenli sarkisini tisliyor yezid bir ormana buyuyerek.
Cocuklarin sansursuz aynasinda
Fesat oyunlarinizi seyredin bir kere
Sefil alfabelerinizle
Arayin farazi musaflarinizi
İflas yuklu, cafcafli fosillerin frekansinda
Fetislerinizin ahengini bulursunuz belki
Aman ha kamufle edin
Korfezlerinizin falaka yemis motiflerini
Kamufle edin nefes almadan
Kamufle edin beyfendiler, hanfendiler
Beye fendiler, hanıma fendiler
Hicbir sevdanin atesinde pismemissiniz
isliklariniz redifsiz, turkuleriniz cig
Dolasiyorsunuz simdi kuflu yureklerinizle
intihar kumasli elbiseler giymissiniz
Sirf bu gunu degil yarini da kangrenlestirerek
Mezarlar esiyorsunuz bebelerin ellerinde
Hainsiniz; cunku bir ciban sinirsiniz
Hainsiniz; cunku cellatsiniz
(Duzde kusatilmis yalniz bir gerilla gibi lirik
Mimber sevginin yuregine iniyor giyotin)
Capraz atese alinmis kiblelerimiz
Agir makineli tufeklerle taraniyor
Deprem haberler geliyor cepheden
Yigit kurmaylardan
Sirin ile Mecnun’un oldugune dair
Tutsak dusmus Romeo ile Leyla
Son kursununu sikmis Julliette
Mem yureginden vurulmus
Agir kan kaybediyor
(Bilanco cıkarin her asktan sonra
Boya badana edin cinselliginizi)
Haydutlarin zulasinda
Cirilciplak bir karanlik
Sevdamizin silasinda
İcimizde kancik yirtik
Kem sultanli zulum ani
Bir asır ki suc tufani
Asklarinin saf kurbani
Masuklar eski tanidik
Ucralarin dibindeyim
Yilanlarin icindeyim
Yadsidim bu demde yasalari
Bir bozgunun ertesindeyim
Bedenlerin bedelinde
Simsiyah bir kefendeyim
Lakin turkum anonim, sazım engin
Mezalimden bir barikat gibi
Bilenmis bir kindeyim
Aglamanin enayilik sayildigi bir zamanda bir bulut gibi agladim. (Gozyaslarimin bereket getirdiginin farkinda degillerdi.) İntihar cicegini bir rozet gibi yakamda tasidim. (Her erken olum intihar degil mi sanki?) Tek mevsimi yasiyorum yogun kar altinda. Sevdalar ben gibilere daragaci. (Olumden cok fazla soz etmeye basladim sanirim.) Bileklerini kesti insanlik son surat olume kosuyor. (Nasil olumden soz etmeyeyim?) Her gecen an felcim cesete tamamlaniyor. (Ozur dilerim... agliyorum yine.) Bosuna degilmis demek insan hayvan kafiyesi. (Hasa, ileri gitmiyorum!) Zulmetin baskenti artik sevgilimin aydinlik gozleri. Geceleri rüyalarimda opdugum elleriyle boguyor beni. inanir misiniz kabusa donustü en guzel hatiralarim. Bes kurusluk guvenim kalmadi sevdaya dair. Beni suclamayin, ihanetlerin rengidir cizdigim bu simsiyah tablo. En guzel resmi bile karamsar bir renge boyadim, bir ay onceki sevgilimin simdi bir baska eli tutarken duru ve mutlu oldugunu gorunce. (Yanik bir turkuyu kusmadan daha, icime bir agit birikiyor.) ihanet! .. Sukunet! .. ihanet sukunettir bedenlerdeki sogumamis isima. Sukunet, ihanettir çağlayan yüreğime. (Sevgililerimin parmakları kadar ince düşündüm bu yargıya varmak için. Payanıdır payınızın! Payanıdır payınızın! Payanıdır! .. (Çıldırmamak elde değil! ..)
Bilenmiş bir kindeyim
Yılana düşman kefene isyan
Verimli bir tarlada ekindeyim
Halbuki kadınlar ağda yapsa aşklarına
Erkekler tarasa sevdalarını
Denizler dururken akvaryumlara razı olmasalar
Hallerine sarfetseler gözyaşlarını
-Hem akan gözyaşları saflaştırırmış kanı-
Cenklerde yenilen biz olmasak
Tohumlarda küspe düşmese payımıza
Pusuya yatmasa
Elinde pörsümüş bir şeri taşıyan
Diliyle liman, yüreğiyle korsan
Vefası hadım, cân içen vampir
Müzeden sıkılmış elmas yürekler
İlan eder mi hiç sıkıyönetim
- Tamam bazen dumen. Bazen yelken. Bir seruven teknede evrendir ask. Peki ya ihanet? Tum atlasa verirken rengini... karantinaya almak mi gerekir? Hem nereyi?
-Nereyi olacak? Hatt-i Humayunun ortasında bir bomba gibi duran kimligini. Yakuttan gokyuzu yuregini
-Kinim... Yüreğim... İyi de neye telmih bu? Kim bu seni ağlatan palyaço? Kime ait bu firavun senaryo?
-Bize, kendimize! Bir mirasyedi gibi harcadik dunyamizi. Bir akrep gibi soktuk birbirimizi. En kirmizi gulu bile kopardik dalindan. Bent bent patladi yaralarimiz bakin. Sel oldu umutsuzlugumuz. Tomurcuk vermeye basladi tufanimiz.
Dikmeyin su kara fidani, buyur, gurlesir kor eder bizi dedim. Dediklerim cikmadi mi soyleyin?
-? ? ? ! ! !
Bilmiyorum, yemin billah bilmiyorum. Hangi aska uzansam kuruyor. Bir kara fidan golgesinde bir engerekle kiyamet bir ormana buyuyor. (Oysa lutuf değildir sevmek, ozveri hic degil.)
Kayıt Tarihi : 26.11.2003 11:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!