Şubatın on dördü gelip geçerken 
Hicran gözlerimde yaş olur benim
Aşıklar aşkını dile vururken
Nazlı yar bağrııma taş olur benim
Birer birer solar düşer yapraklar
Hikmetinden sual olmaz Allahu Tealanin
Ölüm yağdı üstüne günahsız reayanin
Gömülüp recm edildi hayali sureyyanin
Affeyle bu kulunu ismi gafur Allah'ım
Ankara yağmurlu yine bu gece 
Elimde sigaram hüzünlü kalbim
Izliyorum şehrin ışıklarını
Ruhum darmadağın elimdir halim
Titretir gecenin sinsi ayazı
Yağmurlarin yağdığı şimşeklerin çaktıgı
Karanlığın çöktüğü bir gece ansızın gel
Acıdan kavrulurken gözyaşımın aktığı
Şafağın geç söktüğü bir gece ansızın gel
Yılların eskittigi dostluğumu ararken
Yine düştün aklıma söndü bütün ışıklar
Nehirler damlıyorken gözümün bebeğinden
Öylesine ruhumu sarıyor sarmaşıklar
Bir bebeğin çığlığı yükselir beşiğinden
Kıyamet koptu çoktan, ruhum halen arafta
Yüreğim buz kesti ürperdi tenim
Ilık nefesini dönder bana yar
Nazarın içimde kor olsun benim
Ceylan gözlerini dönder bana yar
Kader ışığımı alıp giderken
Bir sabah seherin de yanlızlığı farkettim
Hüzünlerim kaybolsun bayramlar bayram olsun
Bundan iki yıl önce mutluluğu terkettim
Hüzünlerim kaybolsun bayramlar bayram olsun
Yokluk sarıp sarmalar sen gideli bu candan
Evveli hiç yoktuki, mutlu sonla bitseydin
Mecnunu kıskandırı bu hicranın öyküsü
İlahi kudretin aşk şarabından içseydin
Yazılmazdı hasretin bu matemli türküsü
Varlık ile yokluğun arasında kalmışım
Gül kokulu sevdiğim benim şehla bakışlım
Aşkımız yavaş yavaş bitiyormu ne dersin
Uçsuz bucaksız deniz benim derya bakışlım
Aşkımız yavaş yavaş bitiyormu mu ne dersin
Günlerden çarşamba saat on otuz
Seni düşlediğim anlardan biri
Hicranı yazdığım bu satırlarda
Damlalar düşer gözden iri iri
Ellerim varmıyor yazmaya seni



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!