Bir eylül akşamı gibi sessiz kalırdı bedenim…
Ve huzur verici bakışlar taşırdı içinde ela gözlerin…
İri, masum… bazen de ıslak…
Nerden geldiğini bilmediğim bir hayaldi belki de…
Ve rüzgarda uçuşan saçların vardı,
Seni sevda tanrıçası yapan hani…
Ben, şehrin tüm hüznünü taşırken içimde gizlice;
Kaybolmuşken bu kentin mağrur sokaklarında;
Artık vazgeçmişken ömrümün satır aralarından
Bir gün;
Yitirmişken benden arda kalanları sessizce;
İçinde bir hiçliğin benini taşırken aciz yüreğimle;
Kan bayramı bugün… gözlerinden uzak, yarım yamalağım…
Ve gökyüzü ıslak, masum ıssız…
Rüzgar okşuyor ıslanmış elmacıklarımı…
Saklı kalmış tüm aşklarım adına…
Dalgalı bir denizde fırtına oluveriyorum birden,
İskelesini hiç bilmediğim, adı sende saklı diyarlara gidiyorum; aşk’a…
Duruluyorum sonra, dinginleşiyorum çünkü sen çıkıyorsun karşıma…
Eski, adını bile bilmediğim bir şarkı oluyorsun dudaklarımda…
Masallar biz oluveriyor sonra, sonu mutlu biten masallar…
İnanmadığım hayallerim oluyorsun, bende saklı kalan şarkılar…
Issız maviliklerin adı sende saklı kıyılarında bekliyorum,
Sonra unutulmuş kentin, duraklarına yaslanıyorum usulca.
Gölgesi uzak olmuş birlikteliklerin, acıtıyor arda kalanları…
Suskun bakışların, derinlerimde sinmiş gözlerime...
Ve ardı ardına sıralanmış sevda sözleri dökülmüyor yüreğimden.
Bende kalan tüm anılarının, yüreğimdeki izdüşümlerine,
Yaşamak gibiydi sana dokunmak…
Bir o kadar derin
bir o kadar uçsuz bucaksız sayılırdı…
Nefes almak gibiydi seni öpmek…
heyecan dolu
kalbinin atışını duyar gibi…
Hiç bitmesini istemediğim gecelerim var, yanımda sen olan…
Ve sen yokken bile, satırlarca dizelerce yazmak istediklerim var,
sana ve sana ait olanlara…
Gökyüzü...
Öylesine güzel ki bakışlarında izlemek, sonsuzluğu bulmak, uçsuz mavilikte…
Rüzgar, öylesine masum ki, sen içimdeyken teninde ve tenimde…
Yağmurda ıslanmak.. saatlerce… kendini bulmak sen olmak, ben olmak…
Dokunmak, gözlerin, ve gözlerindeki ben… varım işte…
Yeni baharlar yaşamak, kozasından yeni çıkan kelebekler gibi küçük sonsuzluklarda uçmak…
Öyle tuhaf ki hayat…
Birde bakmışsın aşık olmuşsun, hem de körkütük…
Her baktığında sana her şeyi unutturan cinstendir bu aşk…
Derinlerde bi yerde vardır aslında hep ama,
işte onu gördüğünde alır seni götürür bilmediğin uzaklara…
gözlerine bakarsın, sonra heyecanla elinden tutarsın, birazda çekinerek…
Gözlerine ne zaman baksam,denizlerin melal renklerinden dem vururlar bana.
Bazen hep beklediğim, ama ansızın çıkagelmiş masumiyetler taşır içinde…
Bazen de kalakalmış, mağrur, sevimsiz bir yalnızlığın habercisi olurlar,
Sırılsıklam olmuş bir sokak çocuğunun kimsesizliğini taşır ya bedenin,
Bazen yapayalnız, bazen de misafirperver kalmış bir yolcu gibi
Bu şehre uzak, bu şehre yabancı, bu şehre keşiş…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!