Bir Haziran' da doğdu. Yaşıyor...
Ayrılıklar yürekte başlar,
Gecenin geç saatlerinde
Bir tren istasyonunda,
Veya soğuk bir kış günü
Durgun bir limanda değil.
Bakışı değişmişse sevdiğinin,
Seni seviyorum dedi bir defa,
Yalnızca bir defa.
Böyle sanki bir elimde horozlu şeker var
Bir elimde rengarenk uçurtma.
Aşıkçasına koşuyorum, ama nasıl koşuyorum
Bir görseniz,
Şimdilerde ellerinin sıcaklığını hissetmek varken,
Hayalinin bile gözlerimin önünden sıyrılıp gitmesi ne acı.
Işte hep bu yüzden; içimde birikmişlerden bir sözün,
Kendine bir bendin sonlarında yer bulması...
Bildiğin gibi değilim, düşündüğün gibi de değil.
Ne bir neftayım arada bir uğrayan,
Ne de mevsim seçen bir imbat.
Bir çisentiyim durmadan saçlarına yağan...
-------
Varlığım bir ıslıktır dudaklarında ırgat çocuklarının,
Sen aşk, sevda sözleri
En büyük mutluluk.
Sen yarına baktığım Umut
Güneş timsâli
Sen içime dolan huzur
Gökyüzü, deniz misali...
Girilmedik dehliz bırakmadım,
Kürek çekmedik menzil.
Yok, her kervana katıldım
Hanlarda aradım, viranlarda, saraylarda
Göğü eleyip durdu gözlerim.
Kutlu armağanların gölgesinde kalmışsın,
Unutmuşlar seni onca çiçeğin arasında,
Kurumuşsun, kırılmışsın, bükülmüş boynun.
Hep düştün, hep uzattım elimi tutmadın,
Bedenimle merdiven oldum, bir basamak çıkmadın,
Kar, kadından doğma bir bebekti
Bebek, soğuğu kırıp kirpiğe değdi
Bunu, bu yaşımda, doğudan duydum
Yirmi kış, yirmi kar, yirmi yaş geçti
Büyüdü, şimdi kuş konmaz bir sevinçtir
helvası hazır yatalak
acımak mıdır ardı sıra gözlerimden düşen
haklı bir isyan mı yoksa
sayfaları eksik bu yazgının, diye
ölümlere direnen
Leydi Hel ben geldim
Bir Kürt’ün gözünden geçtim
Bir Arap’ın dudağından
Bir Türk bedenimi okşadı
Sonra yürüdüm Kleopatra kapısından
iki defa denizi gördüm
Sevgili adaş, şair. Yaşadıklarından şiire pay çıkarttığın ne kadar belli oluyor, inan bilemezsin. Kötü bir şey mi? elbette ki hayır; bir şairi okutur bu, hayat hikayesindeki acıklı yaşam... yaşının gençliği ve kaleminin toyluğu belli. Aşacaksın.