ENDİŞE ŞİİRLERİ

ENDİŞE ŞİİRLERİ

Husam Hasret

Ne kadar dünyama karanlık çökse
O kadar içimden aydınlık coşar
Son bir endişe de duygumu çekse
Bilincim aydındır ışıkta yaşar

Karanlığa açık gözle bakarım
Bağrında sitemsiz bir mum yakarım
..

Devamını Oku
Mustafa Erşahin

Düşündüm seni yine dün gece
Aklıma takıldı bin bir hece
Anladım sonunda seni sevdiğimi
Caddede yapayalnız yürüdükçe.

Düşünürken seni saniye saniye,
Dağladı kalbimi zamansız bir endişe,
..

Devamını Oku
Köksal Kırlıoğlu

Gönül bazen, pek kanıyor canım
Bu kadarı da, safça hani
Bir endişe, birde korku
Gözde Çocukça bakış
Bir teselli, şükür,
Benden kötüsü
Nerde, hani.
..

Devamını Oku
Aysel Al

Bana sevmeyi öğret
İkimiz bir olalım
Sevme sanatını
Tüm insanlara aşılayalım
Kuşku, korku, endişe
Bunlar olmasın hayalimizde bile
Sevgi ile birleşen mutluluk olsun
..

Devamını Oku
Şoreş Agirî

Tel örgülerce zaptedilmiş,

Bir endişe taşımakta istiklal,

Mücadelesi verilen yıldızlar,

Birer yıldız gibi kaymaktalar.
..

Devamını Oku
Ferhat Uçarsu

Bu korku bu endişe niye
Ölümden mi korkuyorsun
Söyle
Varsa azığın niye korkuyon öyle
Bak güneş batmadı henüz
Yoksa azığın niye bekliyorsun
söyle
..

Devamını Oku
Hasan Doğdaş

Bırakın yakamı bırakın geceler
Nedir rüyalarımda söyledigim heceler
Şarkı degil ninni degil,
Tasa endişe keder degil
Hayatımda görmedigim bilmeceler bilmeceler

Ağlamakla geçer benim gecelerim vefasız
..

Devamını Oku
Hasan Tosun 2

Benziyorsunuz güneşe,
Evimize getirdiniz neşe,
Kalmadı bizde endişe,

……………………………………..

Şiirin devamı... şairinşiirleri 3 isimli kitapta...
..

Devamını Oku
Engin Yılmaz 2

Gözlerinde aynı zaman dilimlerinin suretini gizle,
Yahut yeni bir coğrafyada sana bakmam için izin ver.
Kalmasın gönlümde en ufak bir endişe,
Belki ati, bizden bekler asaleti;
Önümüzde duran yalnızca bir sitem...
Gözlerinde aynı zaman dilimlerinin sureti gizli,
Yahut sana bakma ihtimali...
..

Devamını Oku
Büşra Nur Işık



Sesinde ne var biliyor musun?
Bin yıllık hasretlik çekmiş bir âşığın vuslat sevinci...
Bir babanın verdiği güven, annenin verdiği şefkat...
Ve huzur var sesinde.
Yolunu kaybetmiş bir geminin sığındığı liman sesin.
..

Devamını Oku
Nursen Ateş

dostlar istiyorum,
seven,sayan,
hırpalamayan dostlar...

güvenmek istiyorum,
endişe duymadan,
korkmadan...
..

Devamını Oku
Nedim Saatcioğlu

“var”sın ve yoksun. yazmak ne kadar kolay değil mi? “var” olmak, içinde milyonlarca “var” barındırır aslında. tek “var” da neleri paylaşır insan yüreğiyle bilir misin? sen kendi “var”ında nerdesin şimdi, hangi hayal denizinin hangi rotasına kilitlenmiş düşüncelerin, hangi tutsak rüyaya ortak düş yorgunu gözlerin. seven, sızlayan bazen en olmadık zamanda, en olmadık insanın tek sözüyle yıkılan yüreğin. kim için ne adına atıyor şu an.
Ben dağların ötesi bir İstanbul macerası. sen soğuk ve ayaz bir iklimin en sarhoş aymazı. sen gurbet yolcusu,sen yasak aşkın hancısı hangi anı paylaşmak istersin benimle veya hangi “var”ı.hadi anlat bana, “var”ını anlat bana. bırak bütün yoklar yerde kalsın. tut ellerinden kaldır göklere, ayakların kaldırım taşlarını sökercesine vursun yere ve gel gönlümün gözü, neye hasretsen ve ne kaldıysa içinde keşke adına paylaş benimle.
Umut duvarımdan bir tuğlada sen sök ve hadi dök hasretin en koyu gözyaşlarını avuçlarıma bırak ellerimle sileyim camların buğusuna çizdiğin oklanmış bu boş kalbi. artık ben “var”ım yanında ve benim “var”larım.
Bütün yoklar yerde kalsın, “var”ını anlat bana. gecelerin ayazından, gündüzlerin alazından şarkıların hicazından,duyguların çıkmazından ve içindeki en büyük yalnızlıktan, sıyrıl. en güzel rüyanı dizimde gör diye buradayım. artık-artık ben “var”ım.
Üzülme ve yakınma hayata karşı “var”say sen bir alıcısın, hayatsa çarşı. beğenmediğini geç, dilediğini seç ve kuşan mutluluğun zırhını. deli bir tay yarat hayal aleminde ve koş. gideceğin ülkenin adı bahar, tayının adı “var” olsun. dünü düşünme ve endişe duyma yarından çünkü “var”sın.
Kendini bir uçurumdan atmak için önce “var” olman gerekir bilirsin.
Bırak bütün yoklar yerde kalsın. hadi “var”ını anlat bana. yokluğumda göz yaşların nasıl dökülür kırmızı yastıklara, yokluğumda gözlerin nasıl takılır duvardaki yazılara ve titrek ışıklı fotoğraflara… nasıl gömersin çığlıklarını katlanan kırmızı desenlere.
..

Devamını Oku
Ali Oskan

Allah’ın selamı üzerinize olsun.

Konumuz; insanın sebepler açısından dıştan gelen eğitimle ve kendini eğitme yoluyla zekâ olarak geldiği noktada elde ettiği, ahmaklık, şeytanlık ve aptallık (saflık) halleridir.

Ahmaklık ve şeytanlık halleri genellikle yersiz, vakitsiz ve gereksiz olarak, önceden ihtimali gelebilecek tehlikelere karşın kullanılmak veya kullanılmamak üzere, gelişmemiş olan zekâsını, insanın bilinçli olarak düşünce yoluyla geliştirip yükseltmesinden veya geliştirmeyip köreltmesinden kaynaklanır.

Aptallık (saflık) hali ise; insanın, doğal (sünnetullah) olarak gelişmemiş olan zekâsını okuyup düşünerek (tefekkür) yerinde, zamanında ve gerekli olduğu yerde vasata getirmesinden kaynaklanır. Aslında gerçek en üstün zekâ budur, çünkü vasata gelen zekâ sağlıklı, isabetli, yerinde ve zamanında düşünme (düşünce) kabiliyeti geliştirerek dingin, sağlıklı, geniş ve kapsayıcı bir kapasite ile en yüksek bilinçlere ulaşabilir.
..

Devamını Oku
Sadun Aksüt

Ömür boyu benle doluyken özün,
Gözlerimden bir an çıkmazken gözün
Hayatımın sonu olacak sözün
Bakalım ne zaman çıkar ağzından....


Her günüm endişe, yarını düşün...
..

Devamını Oku
Fatma Güven

Kat kat deri gibi,
Soyunursan korku,
Endişe, zaaf,öfke,
Bencillik,çıkar,
Kin, nefret elbiseni,
Kalırsın çırılçıplak.
Dön yüreğine bir bak.
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Uzaylılar izliyor endişe duyuyorlar,
Bize karışmamakla, çok şey ispatlıyorlar…

Biz talan içindeyiz, yok, etme peşindeyiz,
Dünya ki çok büyük, henüz yok edememişiz…

Uzaylı korkumuz var, gerçek aydınlanacak,
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

İnsan fitne içinde, kavga çıkarıyoruz,
Anlaşmamız imkânsız, her an savaşıyoruz…

Devletler şer güdüyor, küçük çocuklar gibi,
Arlanma, utanma yok, kavgalar dinmez gibi…

Farklı Âdem(a. s.) ’ler mi var, aynı soy değil miyiz?
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Boşuna okumuşuz, şahsım da mal sayılır,
Ruh ve can taşıdığım, belki de yok sayılır…

Hiç huzurlu değilim, endişe içindeyim,
Ya mal zannedilirsem, bundan çekinmekteyim…

Hani yapılar aynı, akıl, zekâ farklıydı,
..

Devamını Oku
Yasemin Günay

Tûtî-i mu'cize gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyinesi sâf değil

Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil

Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
..

Devamını Oku
Onur Bilge

Onur BİLGE

Beraberliklerde, her şeye dikkat edilse de karanlık kalan konular veya yanlış anlamalar olabilir. Aranın açılması, hatta eşlerin birbirlerinden nefret etmeleri için olayı anlayamamak kadar, yanlış anlamak da başlı başına bir geçimsizlik nedenidir.

Anlaşılamayan konularla ilgili sorular karşısında; asabi davranışlar sergilemek, terslemek, ani çıkışlar yapmak, hücuma geçmek yahut cevapsız bırakmak yerine, sükûnetle cevap verilirse; kalp kırılmaz, endişe yok olur, merak şüpheye dönmez, tartışmaya neden olmaz. Ön yargıyla verilen aksi bir cevap, diğerini çekingenliğe veya korkuya sürükler, merakını gidermek için bir daha soru soramaz.

Her sorunun altında gizli bir sebep aranmamalı, iyi niyet ön planda tutulmalıdır. Böyle nahoş bir saldırı, karşı tarafta, çekingenlik boyutunu aşıp, korku boyutuna ulaştığında; korku, sevgiyi yok eder. Sevgi, daima korkudan çok büyük olmalıdır. Hatta sevgi ortamında korkuya yer verilmemelidir. Gözdağı vermeye ise hiç gerek duyulmamalıdır. “Kedinin bacağını ilk günden ayırmak” değimi dilimize yerleşmiş olmasına rağmen, son derece yanlıştır. Böyle bir korku salma, nefrete sebep olur.
..

Devamını Oku