Abdullah kim denince, parmaklar kalkıyorsa,
Asayiş berkemaldir hiç endişe etmeyin
Kod adıyla kimisi kendini saklıyorsa
Uyanık kalın derim hiç peşinden gitmeyin
..
Gönlü okyanus olanın girdiği denizden korkup ta endişe etme
lakin gönlü bataklık olandan kork
çünkü bataklık insanı dibe çeker elinden tutan olmaz ise boğulursun..
..
Takdirde bu günde varmış
Dünya geniş ya da darmış
Mümine gam yok keder yok
Gayrıyı endişe sarmış
..
Kişinin hayatında endişe var, ümit var,
Doğru bildiği yolda ne korku ne hüzün var.
Gönüllerinde daim,Hak'ka karşı saygı var.
İnsana,insanlığa duygu yüklü sevda var.....
..
Yak beni tanrım, ver ateşe ciğerimi
Gözpınarlarım da kurudu, hiç endişe etme
Ağlayıp adam gibi artık söndüremem kendimi...
S.Güler-15.10.2016
..
Endişeye kapılıp ta,
Pireyi deve yapınca.
Elimize ne geçer ki,
Umutsuzluktan başka.
Endişe düşüncemize,
Virüs gibi yerleşirse.
..
BAYBURT’ UM
derinduygular28hotmail.com
Benim Memleketim ne de güzeldir. Havası, suyu bile insanı bir hoş eder. Ne gariptir ki fazla yeşilliği yoktur, olsun benim memleketimin yeşilliği olmasa bile kendi güzelliği bizlere yeter. Benim tek hayalim önce yeşertmek memleketimi ve çok şey eksik onların tamamlanmasını ümit ediyorum. Öncelikle memleketimin güzelleştirilmesi, sokakların her gün temizlenmesi, mahallelerin her gün temiz tutulması. Bizler için en çok ne önemli biliyor musunuz? Çocuklarımızın dışarıda oyun oynadıkları zaman onların sağlığını düşünmek ve çöp bidonlarının yenilenmesi her 150 metre arasında çöp bidonlarının bulunması yerlere çöp atılmamasını istiyoruz artık yerlere çöp atmayın demekten usandık onun içinde her gün mahalle ve sokaklarımızın temiz tutulmasını istiyoruz. Ya da bir an önce poşet çöpe geçmeliyiz. Bir de şunu arz etmeliyim ki; bazı bina sakinleri çöplerini balkondan çöp bidonuna atmaktalar. Ya içine girmekte ya da kenarına düşüp dağılmakta. Çok ayıp ve terbiyesizce bir davranış... Onları da buradan kınıyorum. Lütfen terk etsinler bu davranışlarını. Kimse iki adım yürümekle yorulmaz. Çöpleri de ellerine yapışmaz(!) Ayrıca bütün mahallerde çocuk parkının olması bence önemli… Neden sorarsanız, hiç olmasa çocuklarımızın endişesini çekmeyiz onların da korkusuzca eğlenmeye hakları var. Biz aileler bazen endişe ediyoruz. Çocuklarımızın evlerinin önünde oyun oynamasını istiyoruz. Fakat onlarında evlerinden uzakta oyun oynamaları bizleri endişe ve tedirginlik içerisinde bırakıyor. Umarım ne demek istediğimi Sayın Başkanımız H.Ali Polat hocamız anlamıştır. Bayburtlu hemşerilerim daha çok iş imkânının sağlanması Birçok gençlerimizin boş dolandığını görüyoruz, onlara bir iş imkânı sağlanması gerekmektedir. Bazen parklarda oturduğum zaman gençlere kulak misafiri oluyorum. Hepside Bayburt’ u seviyor fakat Bayburt’ un üretiminin olmadığını hep dile getiriyorlar. Bu gerçeği herkes görüyor. Onun için memleketimde bazı eksikliklerin tamamlanması gerek. Birde şunu fark ettim. Mesela bazı illerimizde kaldırımlarda oturma bantları var. Şimdi bunu niye yazdı diyeceksiniz? Bezenleri yaşlılarımızın yoruldukları zaman oturup dinlenmek için bir yer aradıklarını görüyorum. Buda der demez bizleri etkiliyor. Onları yorgun ve bitkin bir şekilde kaldırımda dikildiğini görmek beni üzüyor. Onun içinde her 300 metre aralığında oturma bantlarının olması gerek ki yoruldukları zaman oturup dinlensinler. Emin olun ki memleketimin daha çok güzellikler olsun ki gurur duyalım. Köylerimizde bile çok eksiklikler var. Neden köylerimizde de çocuklarımızın eğlenecekleri bir yer olmasın, onlarında eğlenmeye hakları var. Bizler eskiden kemleri ağaçlara bağlar eğlenirdik. Şimdiyse artık onlarda fazla yok. Tenekelere ip bağlar araba yapardık şimdi onu da yapan yok. Maalesef, onlarada bir güzellik yapılsın isterim sayın başkanımızdan daha çok şeyler isteyeceğiz. Özellikle köyler için… Bir keresinde çocuğun biri çarşıdaki parkı görüp annesine yalvarıyor. Ne olur anneciyim bir kerecik eğleneyim annesi ise çocuğuna arabamıza geç kalırız. Diyerekten oradan uzaklaştırdı. O kadar etkilendim ki; çocuğun annesine” neden bırakmadın eğlensin”, dediğimde bana şöyle bir cevap verdi:” Eğer ben onun orda eğlenmesine izin verseydim benden her gün isteyecekti. Nasıl getiriyim? O zaman benim için çok zor” dedi. İşte ben o zaman bu çocuklarımızın birçok şeyden mahrum kaldıklarını gördüm. Onların da salıncaklara ve kaydıracaklara ihtiyaçları var. Memleketimin çok eksikleri var. Sayın başkanımız; umarım beni duyarsınız. Bizler daima sizin yanınız da olacağız. Bu tür gelişmeler olduğu zaman destek vermeğe çalışacağız, her konuda. Burası bizlerin memleketi… Özelliklede bütün mahallelere doğal gazın verilmesini istiyoruz. Evine almak isteyen alır. Sadece mahallelerden geçirilmesi gerek. Su borularının kış gelmeden tamamlanması gerek, vatandaşlarımızın kışın susuz kalmasını istemeyiz. Çok zorluklar çekiyorlar. Onun içinde bu tür çalışmalarının hızlanmasını istiyoruz. Memleketimde özellikle yeşilliğin üzerinde durulması gerek. Yeni yapılan sitelerin etrafına çam ağaçlarının dikilmesi lazım her ne kadar yeşillik olursa o kadar da temiz hava olur. İnsanlarımıza zarar verecek ağaçlar dikilmesin. Astımı olan vatandaşlarımız bundan baya etkileniyorlar. Dağ bayır her tarafı ağaçlandırılsın, Birde şuna değinmek istiyorum. Bayburt İlköğretim Okulunun oraya bir üst geçidi yapılsın. Orda çok kazalar oluyor. Çocuklar okul çıkışı, karşıdan karşıya geçerken çok zorlanıyorlar. Hep korkuyla geçiyorlar. Bu da onların ruhsal durumlarını bozuyor. Der demez. Ailelerin huzuru kaçıyor. Dedim ya memleketim de çok eksiklik var. Bunların olması gerek. Gerçekten memleketimin çok güzel olmasını istiyorum. Birde şu var. Şehir parkı ve Aslan Dağı mesire alanının temiz tutulması lazım. Oralara giden vatandaşlarımdan bir isteğim var. Lütfen temiz tutalım ki çocuklarımızda bizden örnek alsınlar. Bazen pikniğe giderim oraların çok pis olduğunu görüyorum. Temiz tutalım ki; başkaları da gidip oturup ve eğlensin, oralara da çöp bidonları koyulsun ki yerlere çöp atmasınlar. Yoksa doğayı çok kötü gösterir. Oturma yerlerini temiz tutalım. Gelen vatandaş da temiz bulsun ki temiz bırakıp gitsin. Atalarımız ne demiş: ” temiz ol ki seni temiz bilsinler.” Bakın; büyüklerimiz çok güzel deyimler ve atasözü söylemişler. “Yerini bil ki seni yerinden etmesinler.” Bir insan oturacağı yeri seçmeli ve oraya önem vermeli, temiz tutulmalı bir dahaki seferde temiz bulmalı. Bakın burası hepimizin memleketi; ben ne kadar önem veriyorsam sizlerde o kadar önem verin. El ele verip memleketimizi güzelleştirelim, kalkındıralım, neler olur acaba bir düşünelim ne gibi faaliyetler olur. Ev hanımlarına kurslar açılıyor. Onlar için güzel şeyler oluyor. Fakat gelin görün ki değerlendiremiyorlar. Neden? Çünkü iş imkânı yok. Kadınlarımız, için bir hazır giyim üzerine açılsa, onlara çalışma hakkı tanınsa ne kadar güzel olurdu. Ben bazen hanımlarımızı konuşturuyorum sizlerin isteği ne diye soruyorum onlarda yetkililerimizden bizlere bir iş imkânı sağlamasını istiyoruz. Öğrendiklerimizi değerlendirelim elimizde birer mesleğimiz olur. Mesleğimizi icra etmiş oluruz ve aile bütçesine katkıda bulunmuş oluruz.
Zehra OKUR
..
Üretilen şeylerin tümü aynı olmalı,
A’dan Z’ye ne varsa standarda uymalı,
Görenler yanılmadan demeli Türkün malı,
Türk Standard damgası görülmeli her şeyde,
Endişe kalmamalı bu damgayı görende
Üretim tüketimde azalır tüm sorunlar,
..
Bir çoğumuz anılarımızı hüzün,can sıkıntısı,öfke ya da benzeriolumsuz duygular uyandıracak biçimde depolamakta ustayız.Huzur,mutluluk,barış ve sevgi duyguları yerine neden olumsuz duygular yeğlenmeli? Neden geleceğe dönük,henüz yaşanmamış bir olay için rahatlık ve güven yerine,endişe ve sıkıntı yaşanmalı? Biraz olsun endişe duymayı,kendinizi yönlendirmek için gerekli bulabilirsiniz.Anlatmaya çalıştığım,içinde bulunduğunuz duygusal durumun sizin seçiminiz olduğudur.
'Bir gün,bir köyden diğerine doğru yola koyulan bir gezgin,yol kenarında toprağı işleyen bir keşişe rastlar.Keşiş 'İyi günler' diyerek yolcuya gülümser.Yolcu başını sallayarak karşılık verir.Sonra da 'Size bir şey sorabilir miyim? ' diyerek sözüne devam eder. 'Tabii' diye yanıtlar keşiş.
'Ben dağdaki köyden vadideki köye gidiyorum.Vadideki yaşamdan bana biraz söz eder misiniz? '
Keşiş,'Söyleyin bana,dağdaki yaşamınız nasıldı? ' der.
Yolcu,'Berbattı.Doğrusunu söylemek gerekirse,oradan uzaklaştığıma memnunum.Gördüğüm en soğuk insanlar.Tüm çabalarıma rağmen beni aralarına almadılar.Yabancılardan hoşlanmazlar onlar.Anlatın bana vadideki yaşam nasıl? 'der.
Keşiş,'Üzgünüm ama,sanırım vadideki deneyiminizden pek farklı olmayacak.' deyince,yolcu boynunu büküp yoluna devam eder.
Bir kaç ay sonra,aynı yoldan başka bir yolcu geçer.Yol kenarında çalışan keşişi görünce durur. 'İyi günler kolay gelsin! ' diye seslenir.Keşiş de 'İyi günler diyerek yolcuya gülümser.'Yolculuk nereye? '
..
kendini beklemenin hayal suyu bitmezmiş.. bir uzun ömre öğütlemişler bunu.. yaşını bükmüş, sesini sabra denemiş.. neresinden baksa gövdesine, içi mekik, dışı ıssız, çocuksuz bir park eskisiymiş.. artık neye baksa, rüya ilminden emekli gözleri genç kalpli bir düşü imlermiş..
kendini bekleyen ömre uykusuzluk, dönülmeyen bir yaban bahçeymiş.. yüzünü bir zehir zamanla yıkarmış.. odalardan odalara döşeli mayınlarla ölmek sanatını öğrenmiş.. ölerek sağ kalmanın zifir rengini kapılara, bitenlere ve gidenlere söylermiş.. öyle ki gün olmuş, bu sözleri söylemenin ve süslemenin anısı tükenmiş.. kapı, kapanmaktan yapılmış gerekçeymiş; her açıldığında endişe uzun bacaklarıyla eşiklerden atlarmış.. meğer ömrü bir uğultuya uğurlamaya and içmişmiş..
sesini ölü bir gülden aldığı gölgesiyle birbirlerine dokunur gider, dolanır dönerlermiş bu evde.. iki lalgücenik akşamlar eskitmişler odaların diyarında.. günlerin en solgununda bir felaketi bildirmiş kanayan bir çarmıh olan yaşı ona.. “sen kör bir takvimi yalnızlığa uyduran yasak hayallerin suyunu kendi bahçene akıttın” demiş yaş, “artık sen git.. artık yerini başka bekleyenlere bırak.. hayal suyunun başı öte bir uzağın dizlerinde sevinecek..”
yaşının ihanetiyle yaralı ömrün, gitmeye adım bırakacak patikası yokmuş, niyeti ve korkusu da.. beklemenin ustası gölgesi ve beklenenin imgesi, inadı fısıldamışlar ona.. içine mırıldanmışlar gelecek olanı, kendi olanı, kendi yapacak olanı..
düşünen ama taşınmamaya karar veren ömür, anıdan ve düşten oyulmuş sabrına yüksek sesle söylemiş bunu.. hak edilmemiş sevinçlerle şımarmış haylaz yaşına ve endişeye mektup yazmaya koyulmuş; hatırda kalamayanmış çünkü satırda kalan..
“seni nice aşkın kuyusundan çekmiştim oysa, nice yasla ağırlaşıp durmuştum da, bir an bile içlenmedin çizgilerimin derinleşen çukuruna.. suluboya tasarlanmış ama pastel yaşanmış bir hayata zemin döşemiştin tenimi ve gövdemi.. bir kara karga kurnazlığı edinip tüm renkleri içirmiştin ruhuma.. sonunda karga karası bir kederi bağışladın üstüme başıma.. “üzülme, bunlar yalnızlığın çığlık atan kısa ömürlü hapşırıkları” demiştin korkuma.. uğraksız duraklar kurarak geçtim durdum kentlerden; önünde hep biri beklenen, biri özlenen duraklar.. ömür dediğin geçmekten öte, tenha beklemeler müzesiymiş.. öyle söyledin..
ve endişe..
..
HÜKÜMETİN SON İCRAATI ŞEYTANA PABUCUNU TERS GİYDİRDİ
Sonlar moda olmuştu gezegenin son köşesi ülkede. Kendisinden sıkça söz ettiriyordu son günlerde. Son sözcüğü ekleniyordu sözcüğün başına. Son sözü ekleniyordu cümlenin sonuna.
Hükümetin her demecinde ‘’ Son sözüm ‘’ sözü tekrarlanıyordu. Sonların ardı arkası gelmez…
Geçmiş ilkti. Geçmiş, geçmişti. Geçmiş silinmeli ‘’son’’ sözcüğü yazılmalıydı geçmişin her satırına.
Hükümetin haberleri haber kanallarında haberin başı haberin sonu…
..
İki yol kavşağında endişe yakar beni
En küçük ihtimaller rüzgâra takar beni
Kaderin akışını kulak verip dinlesem
Atılacak düğümler kahreder, yıkar beni
Gün olur ki başıma musallat olan telaş
..
Herkes eve çekilmiş, yaşar yalnızlığıyla,
Herkes dert bölüşürken, kalır yarınlarıyla…
Endişe dahi duymam, şahsım yaratanıyla,
Yine de üzülürüm, şahsım yanlışlarıyla…
(2007)
..
Aydınlanmak istesek, bilim örtbas peşinde,
Endişe gerektirmez, Hak tevhidin içinde…
Hep inkâr edilecek, varsanım diyecektir,
Var sanrı bilecektir, bilim yan çizecektir…
(2012)
..
ayrılığa şairlikte fayda etmiyor
eski hünerlerini gösteremiyor mısralarım
seni geri döndürecek şiiri bir türlü yazamıyorum
ayrılık bütün insanoğlunun sorunu
ama bırakıp giden sen olunca sadece beni ilgilendiriyor
yıllardır güvendiğim şu kuşlar yok mu
..
Yaşantı hakikatse, ölümden korkmamalı,
Hakk’a bir teslimiyet, bundan emin olmalı…
Hesabın sorulacak, korkuya endişe yok,
İyiliksever isen, şahsına faydası çok…
(1996)
..
Geçmişlerini miras malı gibi bitirenler
Bugününü, pişmanlıkla geçirmeyenler
Yarınlarından hiç endişe duymayanlar
Bunlar; kıssadan hiç hisse almayanlar
B. Tunca/25.12.2003-12.25
..
Saçımın demetini okşarken sam rüzgârı
Kamçılanmış at gibi bir süre ş/ahlanırım
Gönlüme hazan düşer kesilirken sap sarı
Ya endişe duyarım ya biraz v/ahlanırım
............................................AyhanBAYRAM
..
Yıllarca kandırdın
Yalan dolan hile desise
Üstünden çıkarmadığın o bildik aynı elbise
Ne filmler çevirdin sandın olacak hepsi kapalı gişe
Sana duyduğum ne aşk ne de sevgi
Sadece ve sadece koskocaman endişe
..