Buldum Sonunda
Seviyorum dostlar, bir kara gözü,
Gerçek aşkı onda buldum sonunda,
Umuda şavk tuttu her güzel sözü,
Onun sayesinde güldüm sonunda,
..
Bir beyaz gül görse düşünde, hep seni anar
Her gördüğü bir beyaz gülü hep seni sanar
Gül’ün Hasretinin ateş içinde kıvranıp durur
Beyaz gülün hasretiyle, umutla bekler durur
Bitmez kıyamete kadar bu beyaz gül hasreti
İçinden sökerek atmak ister bu biçare derdi
..
Bin kere tevbeni bozmuş olsan da
Umudu yitirme Mevla’dan yana
Unutma yakındır o senden sana
İnsanı özüne götürür bu yol
Yine gel yine gel ne olursan ol
İstersen puta tap ister ateşe
..
Ne kadar az sevmişiz,
Bu kadar çok acıya karşılık.
Aslında her yaraya,
Varmış bir merhemimiz.
Bitmesinden endişe,
Bir türlü sürememişiz.
Gülmekten çalmışız,
..
Bilir misin hercaiyle kardelen
Ne yaşadı, niçin ayrıldı birden,
Hercainin vefası yoktu zaten,
Kardelendi asıl vefayı seçen
Hercai bir alımlı menekşe
Yazın açar binbir sevinç ve neşe
..
YOLCULAR MENZİLE KAVUŞUR BİR GÜN
Sonsuz bir ezaya mahkum olursam,
Yaptığım işlere yor deli gönül.
Menzile varmadan düşüp kalırsam,
Halimi yollara sor deli gönül.
..
Altlarından ırmaklar akan güzel meskenler,
İçinde gözlerin görmediği güzellikler,
Ellerinde şarap kadehi, bekler huriler,
Bu cennettir. Mümine mükafattır. Kardeşler.
Çalışmak, yorulmak, korkmak, endişe etmek yok!
Hastalık, çirkinlik, ihtiyarlık, güçsüzlük yok!
..
Gençlik rüzgar gibi gelip geçmeden
Bir kefen parasi biriktirmeden
Daha hakkin bile helal etmeden
Ölüm gelir, serap gördüm sanirsin..
Tüketme ömrünü fani zevklerle
Sen sen ol amel et bildiklerinle
..
kalbime yenik düştün işte
anlatamadıklarımı hep susardım ya
cümlelerim amanoslarda eylem olurdu
fakat yine beni konuşamazdı ya;
eline ulaşan mektubum...
kalbime yenik düştün işte
..
Bir bahar akşamı yanımda yürüyorsun
Elini tutamıyorum herşeyden ürküyorsun
Yol boyu Boğaz’ın kaynaşan suları
Tepelerdeki erguvanlara bakıp soruyorsun
Bir kış sabahı yanımda oturuyorsun
Elele üniversite bahçesinde susuyorsun
..
Kar altında kaldırımda bir âşık,
Tek yareni solgun sokak lambası…
Pencerede ne yâri var ne ışık,
Boynu bükük zemheride çabası…
Hüzün taşır akrep ile yelkovan,
Su lal olmuş buza kesmiş şadırvan,
..
Ayvanın çiçek açacağından umudunu asla kesmedi Şefkat Çağlayanı.
Gülcan’ı tanıyan ve sevenlerin Sevgi Grubunu birer birer terk etmeleri onda hayal kırıklığı ve endişe oluşturdu. Çünkü o Gülcan’ın dönüşünde muhteşem bir karşılama, çiçek yağmurları umuyordu. Hatta bu endişesini ana sayfada yaptığı değişikliklerle belli etmeye çalıştı. Ama gruptan kimse ana sayfadaki değişiklikle ilgilenmedi. Bu Şefkat Çağlayanını derinden yaraladı. Her zamanki destekçisi Şeydacık kendi sorunlarıyla meşguldü.
Bir umut deyip yeni bir grup kurdu Gülcan için. Bir zamanlar Gülcan ona telefon etmiş ve rüyasında kendisine çiçekler verdiğini anlatmıştı. Sesi sevinçten ve duygudan titriyordu. “Çiçeklerini ömrüm boyunca saklayacağım babacım” diyordu Gülcan. Şefkat Çağlayanı bu çiçeğin ismiyle bir grup kurdu. Umudu, eğer bir gün Gülcan’la görüşebilirse onu seven kişileri bu grupta toplamaktı…
Umduğu gibi gitmiyordu gelişmeler. Bir gün Gülcan’ın da Sevgi Grubundan ayrıldığını gördü ve yıkıldı Şefkat Çağlayanı. “Grupta senin için vardım” diye sitem dolu bir yazı koydu ana sayfaya… Yazık ki kimse ilgilenmedi, bir kişi dışında… Tüm sorunlarına rağmen Şeydacık onu arayarak dertleşti.
..
Gözünün değdiği yer alev alev yanarken,
Sen kendi kendinle söyleşiyordun.
Sevmekten türemiş bir fiille,
Kendi kendinle sevişiyordun.
Baktığınla yetinmiyordun sevdiğine,
Hafif bir sesle ismini söylüyordun,
..
Sevdam kızıl mavi
Ateşi gün geçtikce yakar denizler kadar derin
Yanmaktan korksamda boğulmaya hazırım
Aklım uçuk kaçık
Aşkı bulunca alıp başını benden uzağa giden
Mantığıma karşı koyamasamda deliliğe razıyım
Rüyalarım siyah beyaz
..
Annem;
Saçını süpürge etmiş yuvası için,
Endişe etmiş çocukları için,
Tek prensesim annem.
O bir anacan,
O ailesine düşkün tek prensesim,
..
Ben bir park ağacıyım adım meşe,
Her sabah derin bir nefesle sırtımı veririm güneşe.
Öyle güzel bir hayatımız vardı ki,pür neşe.
Şimdilerde gözümüzde bir telaş bir endişe.
İstanbul un güzel yerine serili verdim
Birkaç insana gölge eder
..
Bulutlarda bir kar tanesiydim
Senin yaşadığın ellere sürükledi rüzgar
Bulutum taşıyamadı ağırlığımı
Süzüldüm bir kar tanesi olarak
Özgürlüğün tadını çıkardım.
Binlerce kar tanesinden biriyim
Yumuşacık, dansederek iniyorum yeryüzüne
..
Bedeni huysuz at,
Ruhu sarhoş süvari,
İrade dizginleri tarumar,
Kulaçtır kıskançlık deryasında,
Ham beyin tam fosforlu fahişe…
Özentidir kalaycı çırağına,
..
Gözlerinin ışığını güneşten alan dilber
Uğrunda ölsem dahi bakmaya değer
Sen bakarken beni karanlıklar terk eder
Tüm korkular yüklenir varığını yoğunu
Sırtlanıp uzak diyarlara gider
Tutar elimden bir el ana şefkatiyle
..
Bugünde aramadın...
Birgün daha battı güneş sevgimin üzerine
Senin sesini duymadan
Birgün daha geçti her telefona sen diye koşarak
Ve her seferinde başka seslerle konuşarak
Birgün daha bitti
Gözüm yolda kulağım telefonda
..