ENDİŞE ŞİİRLERİ

ENDİŞE ŞİİRLERİ

Seyfi Karaca

Had hudut hukuk saygi akil usül ahlak onur sinir tanimayan düskünlük belrtisi seviyesizlikle köksüz topaksiz her türlü özünü itibarini benligini yitirmis gösteris bagimlisi sekilciligi kendinden evvel öne cikaran ARAPLASMAYi din sayan moloz yiginiyla; ayni toplumsal kokusmus cürümüsleri bünyesinde barndiran BATILILASMA SAPKINLIGINI uygarlik ve medeniyet diye adlandirip yürürlüge koyan tedavül, bugün BOP plan proje istek arzu dahilinde mafya medya borsa banka holding tefeci vurguncu yalanci düzenbaz talanci etniki tarikat siyasetlesmesi halinde Türkiye Cumhuriyeti yagma ve yikiminin ortak cikar ittifak iktidarciligina imar ve ihale ettirildi….
AKIL-VICDAN TEMELINDE TEPEDEN TIRNAGA KUSURSUZ ARAPLASMAYI DiN…
BATILI YALAKASI KULLUK KÖLELiK YANASMACILIGINI UYGARLIK yahut MEDENiYET görüp bilen ve bildigi inandigi cikar odakli dürtüler ihanet sapkinligini her kosulda varolan özgürlük hukuk sayginlik sevgi samimiyet ilim bilim egitim güven huzur baris kararlilik tutarlilik birikim kazanim sorumluluk samimiyet paylasim onur itibar gibi insanligin tükenmez degerleriyle kendini özümsmis TÜRKIYE CUMHURIYETI ülkesine karsi kullanmakta her yolu mübah sayanlarin önceligini ve aidiyetliligini yitirip yozlastigi yagma acimasizlik tecavüz tehdit yipratma yildirma vurgun soygun sömürü ölüm zulüm kayitsizlik duyarsizlik ve yikimlarla toplumsal molozlasmayi örüp donatan katiksiz ihanet sarmalidir bu cok tarafli ve cok cikarci ihalele ittifaki.
Türkiye odakli cografyalarda miladini TANZIMAT -LAWRENCELESMESI´yle ileri zirvelere Dogu-Bati DiYALOG süslüpüslüsü Said-I Nursi `sine bogup bulandirip bulasiklandiran bu toplu tüfekli kanli bicakli topyekün ihale…
Dini imani ilgisi bilgisi bilinci kazanimi fikri akli iradesi itibari gönlü hukuku yeri yurdu ve kisacasi her türlü yasam hak haysiyet ve hassasiyeti hic zahmet cekmeksizin kolayca elinden alinmisligin kulu kölesi olarak her olusturulan ilgisiz itibarsiz ölümül gündemler kovalayicisi BEYNELMINEL KÜRESEL TÜKENISLER KÖLESi AHMAGA tav ve talim ölcülmüs bicilmis kalabaliklasmaya hayat vermesi icin, Tanzimattan SEVR diriltilip dogurtuldu, yetmeyen ve yetisemeyen yerine BOP Dinlerarasi ACILIM diyalogculugu Türkiye`nin basina bela niyetiyle iktidar ettiriip irade sahibi yaptirildi.
Hayatini kendinden evvel ve kendinden sonra diye ikiye bölüp parclayarak etrafinda biriktirip topladigi özgürlük duyarlilik yoksunu insanlik kusatilmisligini bütün karanlik ve carsizligiyle kendine egilip bükülmesini saglayanlarin UYDURMA din ve UYDURMA PEYGAMBERLESME hancer hamlesidir, genelde sagladigi sagirlik körlük sessiz suskun kosulsuzitaatliligine hayali ve hurafe kutsalliklarla gecmisini silerek kendilerini adeta kendikendilerinin yaraticisiymis gibicesine TANRI KILIGINDA tapindiran kilif giymeleri…
Incil`deki KILISE SIRKETLER DEVLETiNiN haram hirsiz yolsuz vurgun soygun sömürü siddet kan talan tecavüz salgin ölüm zulüm yikim saldiri baski sefalet gibi her pisligin altindan bugünkü haliyle en modernize seklini BOP plakasiyla hortlayip cikan ve dünya piyasasina kiyameti kopmus insanlik ölümü tüketim felaketini sürrüp sunan yapida hikayelendirdigi ISA modeli böyle bir oldu bittiligin eskimez yipranmaz sapasaglam ürünüdür. Yan orada Isa, vaftizci yahya`nin irmaktan aldigi sui le eskisini silmis ve yepyeni bir insanüstü varlik olarak civilenip carmiha gerilse dahi ölmez tükenmez TANRi diye dogurtulmustur. Ayni zamanda da en acimasizligii aklen yadsiyip fikren kabullenebilecek sekilde CARMIH (yani akla gelebilecek yahut gelmeyecekher türlü haram yagma yikim soygun sömürü katlam siddetinin her türü ve her boyutu akillara yatkin kaniksanabilecek yasalliga kalici kilinarak HITLER gibi bir manyagin olusumuna kaynaklik saglamistir) gelmis gecmis ve gelecekteki bütün gammaz hirsiz yolsuz ugursuz ipsiz kanunsuz hukuksuz soygun isgal yagma yikim yahut sömürücülügünün devamli kaynagi tükenmeyn dayanagi haline getirmisti…
..

Devamını Oku
Salim Kanat

Beni arıyorsa eğer gözlerin
Ayrılığa en yakın olan yerdeyim
Ufukta küçülen bir gemi var ya
O geminin kaptanı benim sevdiğim

Özlemler içimde büyür dururken
Güvertede sallanan ıslak mendili
..

Devamını Oku
Zeynep Beşen

önümde yarım kaldı şiir,
seni anlatırken sustu birdem
elimden düştü kalem,
sarsıldı bedenim aniden.

bir korku bir endişe var oldu
etrafımda güle oynaya dolaşır oldu.
..

Devamını Oku
Ömer Dalman

Koçum
sen dert etme bizim işleri
”şair”dir
delidir, coşkusu sana bir boy büyüktür
taktığı miğferin içinde başın boş boş dolaşır
zamanı boldur
yaratım hızı kat kat üstündedir;
..

Devamını Oku
Süreyya Karaman

Hiç beklemediğim bir anda çıktın geldin
Yalnızlığımı parçalayıp
Yüreğime güzellikler kattın
Dünyanın en kutsal duygusunu yaşattın bana
Varlığının sıcaklığını
Kokunun ne denli eşsiz olduğunu
Korkmayı endişe duymayı özlemeyi kavuşmayı
..

Devamını Oku
Hadi Gezgin

Telaş endişe! ramazan ın ilk günü ben ise metris te!
Korku gibi korkulardan korkmuyoruz metrisin duvarlarından
Biz biliyoruz yeminimizi heyyy toprağın işçileri
Ve ant içerek ay a söylüyoruz türkümüzü korkmadan.
Korkmuyoruz metris in duvarlarından.

Özlem nedir adını biz koyuyoruz
..

Devamını Oku
Esra Nur Özbek

Devamlı bir soru işateti dolanıyor aklımda
Nedenlerini bilemediğim uçsuz bucaksız sorular
Yiyiyorlar adeta beynimi
Çıkmazlarda hissediyorum kendimi
Psikolojik dramatik durumlara
Sokuyorum ruh halimi
Kalbim sıkışıyor güçsüzleşiyor
..

Devamını Oku
Salim Erben

Hüzünlü bir akşamın veda edişine
Dağlar karman çorman oldu
Şehirler kıvranır endişe içinde
Gönül telinde boğuk bir ses
Kırgın kırgın yansıdı
Yalnızlık asırları dolduran
Zaman tünelinde
..

Devamını Oku
Hasan Ulusoy

Ben yoktum yokluk yoktu sır kesilen âlemde
İçimdeki varlığın yoklukta farkı düştü
Didindim dev yolunda cebelleştim devlerle
Yüreğime alevden endişe korku düştü.

Nerede yol boyunca dert döktüğüm yürekler
Yol boşaldı nerede saklanmış neyi bekler
..

Devamını Oku
Bedri Tahir Adaklı

Arkama baka-baka, giderken ecelime,
Kalanlara şaşırdım, ölümsüz gibiydiler,
Acaba desem mi ki, şöyle birkaç kelime,
Mahmur-mahmur baktılar, çelimsiz gibiydiler.

Hâlbu ki gelirken biz; ağlayarak gelmiştik,
Ölümün varlığını, çok az sonra bilmiştik,
..

Devamını Oku
Yücel Terkanlıoğlu

Öyle derinden bakardı ki,
Kalbime hep,
Bir ağırlık çökerdi;
Aşık mı olmuştum bilmem!
Dilim tutulurdu hep,
Heyecandan mıydı bilmem!

..

Devamını Oku
Müjdat Bilgin

gün erkenden terk etti haince, ihanete inat
gece de almıyor içeri, lütfumu teptin diye
zamanın unutulmuş, izbe köşelerindeyim şimdi

ne serin bir gölge kaldı sığınacak, ne de sıcak bir sine
İbrahim’in ateşinde kavrulmuş o koca yüreğin
fısıltılarına saklanmış amansız terk edişlerdeyim
..

Devamını Oku
Mehmet Postallı

Bizi kızkananlar, çıkarır engel
Korkarım bu gizem bozulur diye
Aramızı açar, uğursuz bir el
Ellerin, elimden çözülür diye

Mecrasında aksın sevdanın suyu
Başını, bağrıma yasla da uyu
..

Devamını Oku
Meriç Özdemirel

Vuslat umutları solmasın diye,
Uzaklardan el verdiğim, merhaba..
Bir aciz, çaresiz kuldan hediye,
Nisyanına gel verdiğim, merhaba...

Sitem oklarıyla delip sinemi,
Kuşat yüreğimi, al götür beni....
..

Devamını Oku
Kadir Tozlu

Bugün Adapazarı'nda üniversite öğrenimi gören ortanca oğlumun doğum günü...
Bir şiir gönderdim, aile adına kutladım.
Telefonla aradı, teşekkür etti.
Laf olsun diye sordum, çünkü zaten kaçarı yok bunun ama, kız arkadaşının kutlayıp kutlamadığını sorduğumda gecenin 12'sinde kutladığı yanıtını aldım...

Gecenin 12'si...
Bu beni 2 yıl geri götürdü,
..

Devamını Oku
Feyzullah Kırca

FECİR SAKLI (Gülce-Sonem)

Bin cahil ve bilgisiz, dostun olacağına
Okumuş ve kültürlü, bilen düşmanın olsun
Dostunla paylaşacak, özel zamanın olsun
Varlıklı zengin olup, tekil kalacağına.

..

Devamını Oku
Gökhan Erat

Orada olmuşmuydun hiç,kaşıntı verenin bittiği yerde
Cisimler kendi şekillerinde,senin anlaşılabildiğin yerde
Serzenişlerine son veren antihistaminiği aldın mı hiç
Sorma bana sen yaptın mı diye,sadece dinle
Hala suçlanabildiğime göre yapmamışımdır,dinle sadece
Endişe nedir bilmekten korkarak yaşamadım hiç
Endişe hep benimle sarmaş dolaştı ,hala dinlemek ister misin
..

Devamını Oku
Bedri Tahir Adaklı

Yaylar nasıl yaylandı okundan nefes alıp
Doğruluk fırlatıldı yalanın kirişinden
Gurbette türkülerden hamamda cümbüş çalıp
Peştemâl hicap etti hamama girişinden.

Esasında kalplerde endişe dolu-dolu
Merhem sanıp çamuru üste-başa sürdüler
..

Devamını Oku
Halenur Kor

Benim cennet yurdum. Her karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmış sevgili vatanım. Yurdumun en güzel köşelerinden Malatya ve yemyeşil bir bahçe...Kayısı ağaçları bütün ihtişamıyla bereketini sunmuş. Dallar gökyüzüne uzanmış kollara benziyor.Yapraklar, dua eden dudaklar gibi kıpır kıpır... Etrafta ulvî bir sessizlik...
Zöhre Ana, avludaki fırının başında dalgın dalgın oturuyor, bir dizini yukarı çekmiş, kucaklamış, çenesini dizine dayamıştı. Buruşuk yüzü sapsarı, gözleri dalgın ve hüzün doluydu. Dokunsalar ağlayacaktı. Başındaki örtüyü ikide bir çekiştiriyor, düzgünken yine düzeltiyor, şalvarını eliyle sıvazlıyordu. Bu kadar sessiz oturmasına rağmen, içinde fırtınalar kopuyordu. Kendi kendine konuşuyor, anlatıyordu. Arada elinle, ne yapayım, der gibi hareketler yapıyor, çâresizlikle boynunu büküyordu. En nihayet gözlerinden kırışık, solgun yanaklarına sel gibi gözyaşları dökülmeye başladı. Ağladı, ağladı...Yemenisinin ucuyla gözlerini kuruladı. Öyle çâresiz ve çocuksu görünüyordu ki...
İçerden kapı yavaşça açıldı. Mehmet Dayı bastonuna dayanarak dışarı çıkmaya çalışıyordu. Ayağını sürüyerek adımlar atıyordu. Zöhre Ana onu görünce hemen kendini toparladı. Bir şey olmamış gibi baktı. Mehmet Dayı sordu:
''Postacı ne getirdi? İzzet'den bir haber mi geldi? Bu çağa bu sefer niye böyle yaptı? bizi habersiz bırakmazdı. Zöhre Ana:
''Garip Hasan'ların evini sordu, bir haber var herhalde.'' dedi. Sesi çok değişik çıkmıştı. Öksürüp tabii görünmeye çalıştı.
Mehmet Dayı bahçeye çıktı. Sıkılınca her zaman böyle yapar, kendi elleriyle diktiği, evlât gibi büyüttüğü kayısı ağaçlarının yanına gider, onlarla konuşur, dertleşirdi. Ayağını sürüyerek yürüdü. Bugün hiç dermanı yoktu. Askerdeki torunu İzzet'i merak ediyordu. Mektubunu hiç aksatmazdı. Kayısı ağaçlarının birinin dibine oyurdu. Sırtını dayayıp bir an, gururla yetiştirdiği çocuklarına bakar gibi, onları seyretti. Nasıl da güzeldiler. Yeşil yeşil yaprakların arasından altın gibi parlıyorlardı. Ağacın pürtüklü gövdesine elini sürdü. Bastırdı.
''Haber yok İzzet'imden, haber yok, mektubu gecikti.'' diyerek içini çekti. Kasketini çıkarıp, o iri nasırlı elleriyle başını, alnını sıvazlayıp terlerini sildi. Endişe onu daha da güçsüzleştirmişti sanki...
..

Devamını Oku
Furkan Yavuz

Sağanak yağışın altında tiril tiril titreyen bir çocuk
Elinde bin bir zorlukla aldığı bir ekmek
Ceketinin üzerinde mavi bir boncuk
Çürüyüp gitti bütün bir emek
Sağanak yağışın altında tiril tiril titreyen bir çocuk

Baba;
..

Devamını Oku