23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Adını koyan ne güzel koymuş,
Az, öz ve temiz. Ata yadigarı.
Azim ve zafer. Ecdadımın.
Yüreklerde ne endişe,
Ne menfaat kaygısı.
Yalnızca gönül sevdası.
..
Bilgi birikimi adına hiçbir geçerliliği olmasa bile (aman!) “ipe sapa gelmez,” bunlar demeyin. Siz yine de hatırınızda tutun son ayın başarılı takımlarını… ödüllü reklam metinlerini… Bilemezsiniz hangi konuların, hayati bir iş için gireceğiniz sınavlarda genel kültür başlığı altında karşınıza çıkma ihtimalini. Geçen gün –kablosuz ve şifresiz- bir kanalın haberlerine konu olan Haşmet adlı koyunun etle beslenmesi, vatandaşlarımız adına fazlasıyla kayda değerdi… Torunuyla kendi yavrusunu karıştırması da öyle...
Dünyayı avuçlarımıza getiren sevimli medyamız bir yana,tüm iletişim araçları içinde kullanıma mahzar olan internet ve cep telefonu da aynı işletim sisteminde; çevre koşullarına duyarsız kalmamıza imkan vermiyor. Telefonumuza gelen gol haberleri, burçlar, büyük bir ilhamla avlandığımız kontur geçirici hatlar.. melodiler.. İnternetten akan reklamlar.. 10 lafından 8’inin yalan kabül edildiği (pardon hayal!) sanal (anal veya oral da olabilir) sohbet kanalları…
Bir de düş haddinin limitini yükselten geçici enerji maddeleri (uyuşturucular) .. Fiyatlarının düşmesiyle kitlesel gençlik bunalımlarına, yani koşulların beklentileri karşılayamama tehlikesine paralel olarak, kullanımı ve bulunması artarak kolaylaşan maddeler… Yarım saat içinde yavaşlayan zaman kavramıyla “kafa içi” yapılan dünya seferleri, bin yıllık çınarın öfkesiyle savrulmak, kendini araba, bardak, tava sanmak.. bazen algı ve mekan kavramının yitmesi.. Endişe, artan paronaya ve daha sonra günlük hayatta daha fazla kullanabilmek için üretilen bahaneler..
Ayrıca seksepal davranışları yükselten, daha çok elektronik müzik ortamlarında diskotek vb.. (çoğunluğu kendini tekrar eden boş sözlerle yazılmış rap tarzı..) satışı ve kullanımı yaygınlaşan haplar da bellek düşmanı. İlişkilerde ve yaşanma şekillerinde ayırt edici özellik kayıpları da mevcut. Oysa en doğal amfematin sevgidir. “İki düşünüp bir yapmak”, cümlesinin özüne göre (aklıma Decartes gelir) bilgi kapsamında edindiğimiz etkilerini aktarmak da bellek dumurlarına katılım payını düşürebilir.
..
Doğanın ve yaratıcının,
Tüm olumsuzluklarını dile getirmiş olsan da...
Sevgim için,
Saplantı.
Varlığım için,
..
Gün doğduğunda geleceğim sana
Uzunca bir yokuşu tırmanıp
Saçlarına ulaşabileceğim sonunda.
Bir de manzaraya bırakıp kendimi
Öyle bir dalacağım ki seyrine...
Ne yorgunluk kalacak ne endişe.
..
Gelmeyeli yıllar oldu bu sokağa,
Aynı tanıdık sahlepçinin sesi,
Aynı tanıdık yoğurtçunun çan sesi,
Sesler geliyor kulaklarıma.
Görmeyeli yıllar oldu bu mahalleyi,
Şu köşedeki bakkal amcanın dükkanı,
..
NEVRUZ ve DİRİLİŞ
Tabiat kuş uykusundan uyanmaya başlıyor. Her canlıda diriliş hâkim oluyor. Güneş ısı ve ışığını tüm dünyaya (iki yarım küreye) eşit olarak yayıyor. Güneş, Koç burcuna giriyor. Doğaya karşı ısı ve ışıktaki eşitlikler insanı dahi hayrete sevk ediyor. Hayretin güzel sarhoşluğuna kapılan insanlar bu günleri bayram neşvesi içerinde kutlamaktadırlar. Günümüzde olmasa da daha önceki dönemlerde bu günlerde kadın, erkek, genç, yaşlı, zengin fakir hiç ayrım olmaksızın aynı mekânlarda toplanırlardı. Herkes kendi ateşiyle, yakılacak o büyük ateşe alev katarlardı. Ateşin temizleyici gücüne inançlarından olsa gerek, hep birlikte yaktıkları bu ateşe işledikleri günahlarını atar ve tertemiz olma yolunda büyük gayret sarf ederlerdi. Dargınlar barışır/barıştırılır ve zenginler mallarından infakta bulunarak fakirliği ortadan kaldırırlardı. Fakirliğin doğurduğu ahlaki yozlaşmayı da kaldırmış olurlardı. Daha sonra ise herkesin birlikte aldığı büyük kazan yine herkesin bir ucundan tutmasıyla yanan ateşin üzerine konurdu. Kazanın içerisine herkes toplayıp getirdiği doğanın en değerli nesnelerini koyarak “sümölök” adında bir macun elde ederlerdi. Bu macunun faydasına gönülden inanmaları nedeniyle kazanda hiç sümölök bırakılmayacak şekilde yenilip bitirilirdi.
Tabiatın merkez öğeleri olan su, ateş, toprak ve tüm canlı-cansızlar tabiatın yaratıcısı tarafından eşit kılındığı inancı felsefesiyle herkes kendi lisanı halleri ile cins-makam ayrımı gözetilmeksizin ilahi güce dua ederlerdi. Aynı dua ve yakarışın bu günde olması ise herkesin kendi günahlarından arınmada yine eşitliğe inancındandır.
Bu günün birçok kavimler tarafından kutsallığının kabul edilmesinde dini motiflerin ağır bastığı gözlerimizden kaçmamaktadır. Dünyanın yaratılışı, ilk insanın dünyaya ayak basması, ilk insanların (Âdem ile Havva) kutsal o beldede buluşması, Nuh’un gemisinin karaya oturması, Yusuf’un kuyudan kurtulması vs. gibi önemli olayların bu günde gerçekleştiği inancı (mitolojisi) insanlar nezninde bu güne karşı verilen değerdeki kutsiyeti artırıyordu. Her ne kadar ilahi motiflerle süslü bu günün bizim inanç değerlerimizle örtüşmese de kendi içerisindeki değerlerle örtüştüğüne şahit olmaktayız. Çünkü onların inanç sistemlerinde doğaya egemen olma anlayışı hâkim değildir. Aksine doğayla içi içe olma düşünce ve inancı hâkimdir.
..
Yurudumdan ayrılıp bitap bir halde
Gözlerine mahkum, yaralı gönlüm
Seni bulmak için çok yollar sürdüm
Nerde bulurum seni ve ne halde
Anadolu'nun hangi köşesinde
Kendinde, benden uzak yaşıyorsun
..
Üzmüyorsa seni gözyaşlarım
Yüreğimin yangını ısıtmıyorsa
Acıtmıyorsa gülün dikeni ellerini
Islanmıyorsan güz yağmurlarında
Yoksun demektir kalp odağımda
Yarını puslu camlardan izlesem
..
bir yol bulsam zamandan öte
zamana dair olmasın o yol
başlamanın bitmenin önemi olmasın
ortası ve sonuda olmasın
yarım kalmasın hiçbir aşk
hiç bir aşk başlamasın bitmesin
olmasın işte zaman
..
Bir yanım hem çekinir hem gizler
Gönül penceresini tül gibi
Bir yanım ümit der neşe der
Kıyamadığım sevgim gül gibi
Bir yanım korkar endişe eder
..
Sevgilime;
Çok canım sıkılıyor Aşkım, çok...
Filkulağım bile yetmiyor oyalanmama
Kalbimi yırtmak istiyorum.
Ne özlem kalsın içinde ne de endişe,
Sıkıntı da uçsun gitsin, herbiriyle birlikte
..
En zor yaşadığım an senden haber beklemek
Geçmeyen zamandan nefret ederek beklemek
Hayeller kurmak sıkıntılar içinde perisan bir halde beklemek
Taki seni iyi olduğunu görünceye kadar beklemek
Hiç yaşamadım böyle bir endişe korku
Çünkü sevmedim hiç bir zaman aşk ile birini
..
Yaptıklarını umutup, 20/10/2008 sana koştum
Seni sevdigimi ölürcesine bil diye
Gururumu ayaklar altına aldım, yalvardım durdum
Evimize yuvamıza gelecegimize gel diye.
İnadım inat dedin bana yüz vermedin
Ev benimdir yüzüme çık git diye söyledin
..
Yakın dostlarım bazen hakkımda endişe ederler
çok sinirle yazdığımdan bazı şiirleri
birgün bilgisayar başında
sinir krizinden “tık” diye gideceğimden.
Çeşit çeşit konuları
sokaklardaki, iş yerlerindeki
..
Ruhuma seslenen
Kalbimi sessizce titreten
Hissiyatımı alıp ummana götüren
Ufkumda umutlarımı yeşerten bir suhuletle sevdim
Ben seni bilerek
Kalbime düşen sevgini hissederek
..
Gece sonlandırınca hükümranlığını gündüzün
şehrin en hareketli yeri olur
otobüs durakları,
saatlerce sürebilen bir yolculuk
sıcak, iç içe geçmiş bedenler
küfürler, bağrışmalar, gülümsemeler...
binilecek otobüsler gibi
..
Yar…
Efkârıma ver
Aczi yetim ve zafiyetim
Olarak gör
Sitem etme,
Hor görüp aşağılama
Nazarların, nefesin
..
bu gün,yeniden sevdim seni
en başından aldım adını
nihavent makamından bastım
delirdiğim yanıma
endişe etme,seni kendime belli etmedim.
raks eyledim gök yüzünde
..
Neymis demek ki…dogdugu dünyasina günaydin oldugu hayati ayni hosgelmislikle karsilayip büyütüp besleyip barindiran degerlilikle akil fikir düsünce tutum davranis sorumluluk aidiyet onur ar namus sevgi saygi amac gaye kalp ve gönül birlikteligi olmayan rastlanti saplanmisligina tek gecelik veya tek gündüzlükmis gibi icinde her türlü iliski bozuklugunun villa saray kösk hane kondu siginak derme catmaligini yapip donatsa da insan, saglik dirlik birlik huzur buldugu evcillesmeye asla bir türlü erisip kavusamamakta.
Bütün azgin amansiz gayret hirs ve cabalari sonucu sadece basari grafigine veyahut beklenti saplanmisligina göre hayati varligini sekillenip konuslandiran sabit soyutluluk, ulastigi kasilip kibirlenen muhtesem görünümlü erk güc donanim cepecvrelenmisligi olsa bile, cogu zaman insanligi elden avuctan gitmis makina düzenekliligin zora dara endiseye baskiya korkuya sehvete dehsete salginakavgayagürültüye hasede fesada yalnizliga yabancilasmaya sevgisiz saygisiz hukuksuz onursuz temel dayanikliliklarla akilsizligi bilgisizligi bagnazligi karanligi bunalimi övüp kutsayan yollardan kamcilanip kiskirtilarak kendini örüp bina etmis canavarlasmanin bizzat kendisidir….
Böyle bir dibi delik temeltavansizligin kisiyi kusatip kontrolüne aldigi beklenti ve basari bagimisi güdümlülük esaretinde, insani bütün degerleriyle birlikte hiclige hortumlayip götüren basibozuklugun yersiz yurtsuz ilgisiz iletisimsiz ucsuz bucaksizligina yorulup üzülen bütün akil bilgi samimiyet sorumluluk özgürlük ilgi sevgi emek caba yakinlik fedakarlik sahipliligi yine cogu zaman her türlü cöküs cürüyüs bozuklklarini göze alip hayati varligina yedirmis savruluslar karsisinda tipki kimi kolon kiris yön ayaklari yikik köprüler gibi yasamsal deger dengesini bulamayacagindan zayifa ve yorguna sarsilip sekteye ugrayacaktir.
Insandan insana ugragi iliskisi ulasimi iletisimi olmayan silik soyut kasilip kalmisligin icine düstügü yalnizliga yabancilasmis kör karanlik kusatma kuyulanisinin, kedini hic yerine koyup akil fikir paylasim sevgi saygi sorumluluk güven özgüven yokluguyla cevrilmis donatilmisliga azat eden dengesiz durumsuz savrukus sarsintilarinaysa asla yasamin hakki hukuku huzuru sagligi dirligi birligi fedakarligi samimiyet sakinligi ve kaynagi tükenmez güvencesi yerlesip oturmasi mümkün ve müsait olmayacaktir.
Bu tür körlük darlik zorluk zorbalik zorunlulklarina serpilmis savrulmus insan piyasa dolasimi, soran sorgulayan anlayan bilen gören farkeden gelisip büyümesini temeli tümden ucuk göcük soygun vurgun kacak korku baski siddet nefret yilginlik bikkinlik yorgunluk kültürsüzlük akilsizlik düsüncesizlik hukuksuzluk haram hurda harabesiyle düse kalka sivriltip kabuklastigi sebebiyle, timsahlarin köpeklerin yilanlarin sansarlarin insanla hicbir ayirdimi omadiginin sürekli heran herseyin DEGiSIME ugradigini ve her degisen seyin en az insanla yerdegistiren dengede hatta insandan daha yükseklikte üstün degerde oldugunun algisini bulanip bunayarak, git gide iliskisi bozuk karakter tapinmisligini evine odasina minderine sofrasina yatagina yerlestirip yayip tasiyacak kadar (hizla bütün insani iliskilerinden kacarak kendi saplantisina uyar ahlak inanc iliski iletisim bozuklugunu her canli cansiz varliga kendine dahi ilgisi yakinligi omayan soyut sahte yapilmis uydurulmus insanlik giydirip donatmaya kalkisarak) hastalikli illetli sapkin asosyallesme dürtülerine egilir ve bükülür.
Kabaca bilinen seydir ki hic kimse dogustan ne seytandir ne melek. Onu bu tanimlara yaklastiran yahut uzak tutan sey, dogustan insanligiyla birlikte özelliklestigi ve yasami boyunca hicbir zaman tümüyle kökten kazinip varligindan siyrilamayacagi duygu his duyum algi ve duyarliliklarini nerde ne zaman hangi amac niyet güdüm egilim yöneim ve maksatlara yogunluklu kullandiginin yaklasim sonucudur. Yine kabaca ayan beyan bilinen seydir ki, siddet nefret hirs bencillik hasetlik keder tasa özlem sadakat sevgi saygi ilgi merak nispet zorbalik tiksinti dislama horlama kayirma fedakarlik gibi tüm olumlu olumsuz egilimler hickimseyi temelden kutsayacak veya lanetleyecek sekilde kacinilmaz kesinligi olan kisiye has zimmetli belirginlikler degildir. Her kiside zaten dogustan varolan bütün bu insani özellikleri her kim ne kadar azaltip kontrol altinda tutarak veya cogaltip hayatinin tüm cogunuguna yayip yogunlastirarak git gide gelisip olgunlasan aliskanliklara karakterlestigi iyi kötü; yahut melek seytanliga cagristirir kendini. Gerek edinip kazanirken veya umursamayip kaybederken takindigi tutum tavir durus fiil ve eylemlerinde elbetteki her durumda yönetip yönlenduren akil ve vicdan otoritesi etkin ve belirleyici olacaktir.
En az anne baba ve cevrenin egitip ögrettigi kadar, eger saglikli bir bünyenin bütün birbirini önemseyen ve birbiriyle kacinilmaz surette ilgili dengeli dayanakli sorumlu bagli doku ve organlari gibi insanin icinde ve insana hakim SiSTEM devir daimliligi beyin-kalp (akil-vicdan) otoritesinin denetim ve yönetimine sorumlu-yükümlü kilindigi gibi, saglikli duyarli huzurlu birlik beraberligi olan toplumlarin da bütün hayati güvenini sorumlulugunu yükümlülügünü üstüne emanet alan DEVLLET`de ayni düsünsel ve bedensel bütünlügü olan sistemin akla vicdana dayali OTORiTE sahibidir.
..