Hayatınız çok güzel hep rengarenk geçsin
Aslantaş siz varsınız diye her gün sevinsin
Londra, Paris, Tokyo, Berlin sizi bilsin
En ulu yaşayan en büyük bir tarihsin
Topraklar sizinle övünsün Halet Hanım
Çınarlar gibi sağlam ve uzun olsun ömrün
..
Servet diye bir dost vesile oldu tanıştık
Arkadaş olduk candan kaynaştık
Sayğılı büyük küçük herkeze
Dostluğun dan yok hiç endişe
Diyor memletetim Düzcedir benim
Bıyıklar kaytan Bakışları anlamı ve derin
Yanlış yapana allah kolaylık versin derim
..
Endişe kedere ve sonuçta korkuya işarettir.
Bırak kırılganlığı, kurulup sebepleri ara, doğru koy ortaya,
kabahatli arama boş yere,
yeter ki, ikiyüzlü davranma.
İşin kavgayla değil, barış ilan et kendine,
mağlubiyet yaşanıp tamamlanmadı henüz,
sen var oldukça da
..
Böyle apansız olmak zorundamıydı gidişin
Ardında merak edenler bırakarak
Helalleşme gereği bile duymadan
Ama anlıyorum tercih senin değil
Rahatta değilsin belkide kim bilir
Özlemek kalıyor belki de bize
..
Hiç konduramadığım nice şeyin
Mutlak bir surette
Yol kesicisi
Neyi seversen sev
Bir yol kesicisi bekler
Bu hayatta herşey değişerek devam eder
Yutar gelip bir ejderha
..
Acıdığında elin, battığında bir diken,
Ağrıdığında dişin, beden sağlıklı iken,
Sebepsiz yere olmaz ne gelirse başına,
Kusuru sende ara, düşün Allah aşkına.
Aziz Dostlar!
..
yüreğim küçülüyor avcumda,dokunabilirmisin ona yokolmadan
yersiz bir endişe tırmalıyor ruhumu korkuyorum...
Karanlık bir mahzende uzaktan sızan bir aydınlığa yürüyorum
Takılıp düşüyorum bazen, bazen sesler duyuyorum gizleniyorum..
Ama yürüyorum genede aydınlığa yürüyorum,umuda yürüyorum
Söylenmemiş sözler saklıyorum içimde,atılmamış adımlar
Ve ummanlar dolusu sevda biriktiriyorum sol yanımda
..
Saatim İşler Durur, Devri Alem İçinde
Saltanat Dünyasında Zamanım Buhar Olur
Ne Tutulabilir Ki Anımsatır Gölgeyi
Her Nereye Gitsem, Giden Sonsuz Zamanım
Tek Bir Zamanımız Var Hep Endişe İçinde
..
Hani dışarı çıkarsınız,
Denizden, nehirden, akıntıdan,
Ana rahminden çıkar gibi
Dışarı!
İçinizde o tatlı endişe,
Işığa, özgürlüğe
Tatlı bir kayboluşa dair
..
Gözlerin kesişmesi
Sözlerin öpüşmesi
Bir tatlı heyecandır
Kalplerin çözülmesi
Aynı anda anmak
Aynı yerden bakmak
..
izler karıştı
sözler karıştı
yüzler karıştı
inancın karıştı
davan vardı
birliğin vardı
..
Günden güne artar cahil
Hepsi birbirinden gafil
Sapık zihniyet taşıyor
Kadını erkeği dahil
Dur diyen yok bu gidişe
Sarar içimi endişe
..
Korkuyoruz gün be gün içimizde endişe
Kim dur diyecek bize kim engel bu gidişe
Tırmalayıp beynimi hırlar durur geçmişe
Zihnimin bir yerinde dolaşan aç kurtlar var
Bilmem hangisi önce atılıp beni boğar
Ya bağlayın şunları ya da elimden tutun
..
kırık bir tebessümün yarım kalan sesi gibisin kulağımda…eksik bir nota…yanlış bir rota…tutturulmamış bir kota gibisin hayatımda… … …
… … …
… … …
bir güneş doğsa gönül sahilime ve bir sıcak nefes yalnızlık yorgunu gözlerime… mumlar yakılsa tütsülenmiş kumlarda…kan izim kalsa baygın bir gecenin tedirgin nefesinde…tutsak etmesen anıları gözlerimde…hayat denen bir koyda, su sesine bıraksan kendini yeşil bir aydınlıkta…ince bir yağmur sesi,sırtına vursa taneleri,bir duvarın gölgesinde serin bir anı kalsa gözlerinde…fotoğraflar renkli çıksa ve sen silsen bakışındaki siyah beyaz desenleri…bir gökkuşağı bitirse içindeki özlemleri…yakın olsan bana, ama ulaşamasam, bir nefes kadar içimdeyken hem de…paylaşsam yokluğunda seni, yanımdayken tutamasam elini…kızsan bir otobüs yalnızlığında bıraksan kendini caddenin en uzun yoluna…koşsam peşinden, içimdeki öfkeyle kollarına sarılsam ve sen elimi tutsan… yasaklanmış bir aşkın son durağı olsan benim için…
..
Neyi biliyoruz, bu kısacık hayatta bunca dönen şeye rağmen? Her şeyin farkında olduğumuzu sanıyorken, hiçbir şeyi göremiyormuşuz… Anlaşılan hayatın sadece bir yüzünden haberimiz var. Bu küçücük ömrümüzde henüz hayatın gerçekleriyle karşılaşamadık.
‘’Hayat boyu bir amaç için yaşadık… Ya da yaşamak için bir amacımız vardı…’’ Amacımız, güzel bir geleceğin yavaşça bize yaklaşması için çalışmalar yapmak, önlemler almak ve büyüdüğümüzde sorunlarla karşılaşmamak için çaba sarf etmek... Bu döngü dünyanın her bir tarafında aynı değil mi? Fazla sıkıcı olmasına rağmen normal olan bu mu? Tüm insanlık bu normali benimsemişken neden hiç birimiz tersini denemiyoruz? İnsanların gözünde normal kabından mı çıkıyor?
Şimdiye kadar sırtımıza düşen yüklerin ağırlığıyla tartıştık. Bir yerden sonra her şey gibi bu da sıkıcı olmaya başladı. Tartışmadan ayrılarak arkamızdakilere yer verdik. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlayabilecek kapasiteye sahip olduk. Diğer değişle büyüme yollarına adım attık. Normal bilinen olayları bizimde onayladığımızı anladık aslında başta ne kadar inkâr etsek de. Bilinmeyen bir gerçek kemiriyordu tüm insanlığın beynini. Hiçte adil olmayan hayatta tüm hayat hikâyeleri aslında birbirini tamamlıyordu. Göremediğimiz vahşi yaratık herkesi birbirine düşürüyordu.
İçimizde hep bir endişe, hep bir telaş, hep bir korku… Birine bir şey olacak diye korkuyla beklerken ertesi sabahı, kalplerde yıpranma gerçekleşiyordu. ‘’Kime kim ne yaptı? ’’, ‘’Onu kim incitti? ’’, ‘’Bunun kalbini kim yıprattı? ’’ Dilden dökülen lafların aslı. Herkes birbirinin canını yakmak için doğdu sanki. Ne içindir bilmem ki bu kin… Kime nedendir bu vefasız muamele. Hakettiğimizi sanmıyorum. Kulun kulla olan derdini daha ayrıntılı çözün. Başımızdakiler süs niyetli durmayın öyle. Seslere kulak verin ki kulun derdine derman bulun. Büyükler örnek olunmalı ki küçükler izinden devam etmeli. Başımızdakilerde kin, nefretle uğraşıyorlarsa küçükler ne yapsın?
..
Bir aslan kükredi çakal ininde
Düze saçıldı ihsan, arlı yiğidim
Yer gök hep tarumar yiğit önünde
Bize büyük nişan, kârlı mehmedim
Nurum al sancağa yok haktan engel
O ki özümde ben, gözümde rimel
..
Mevsimler baharı taşıdı
Bu bahar neşesiz, huzursuz
Hastalık uğradı yorgun kalbine
Bizlerde yüzlerce endişe
Günümüz mutsuz...
O rahat, mütebessim
..
Benim için etme endişe dedin
Sen gittin gideli endişedeyim
Çok sürmez dönerim evime dedin
Gel artık,dön artık beklemekteyim
Yangınıma su ol,yarama merhem
Işıksın gözüme sen yoksan görmem
..