ENDİŞE ŞİİRLERİ

ENDİŞE ŞİİRLERİ

Sevinç Kavuk

Ben'liğin tımarı, su damlasından yumuşaktır
Dikkat, sevgiyi taşıyabilmeye yegane özellik
Coşku duyarlığı aşk, sevgiden sevdaya köprü
Saygı, aklın huy güzelliğinden geçtiği yoldur

Mayıs 2007

..

Devamını Oku
Gülten Alp

Korku ve endişe her zaman geri adım attırır.
Cesaretimiz kırılır, özgüvenimiz azalır, kendimizi gereksiz ve yetersiz hissetmeye başlarız.
Moralimiz bozulur, enerjimiz düşer.
Başkalarına kulak tıkamayı öğrenmeliyiz.
Düşlerimize çelme takmak isteyenler var.
Bu hayat senin, kendi iç sesini dinlemelisin.
Göze almalısın attığın her adımı.
..

Devamını Oku
Mustafa Cilasun

Sev...
Ruhumu sar
Kalbime yaslan şartsız gönül ver
Muhabbet mızrabını gönül tellerime vururken
Ötelerin ihtişamını sır olarak sineme zerk ederken
Her ayetin idrakime şerh ettiği hakikatlerin serinliğinde
Endişe etme, vehimlere yer verme, hissiyatın masumluğundan gelen
..

Devamını Oku
Mustafa Cilasun

Yar...
Ne söylesem
Annem ve babam tepki vermiyorlar
Garip bir endişe içinde gözlerime bakıyorlar
Kimi zaman sen daha iyisini bilirsin diyerek susuyorlar
Her ne hikmetse aynı hayatı benimle birlikte yaşamıyorlar
Kendi dünyaları içinde kaybolup gidiyorlar, hüzün ve hicranla nefesleniyorlar
..

Devamını Oku
Orhan Gülaçar

Zaman geçiyor.
Şimdilik yapabileceğimiz tek şey yaşamaya çalışmak Umarım bir gün bu dünyada kaygısızca gülen,
İyi kalpli insanlarla yaşarız .
Umarım bir gün uyandığımızda
Güzel günler geçireceğimiz birileri olur yanımızda ...
Ve çocuklarımız bizden sonra güzel günler görürler .
..

Devamını Oku
Mahmut Nazik

TÜKETİYOR, TÜKENİYORUZ İŞTE ÖMRÜ

Tüketiyor, tükeniyoruz işte ömrü
Hep bir endişe bin telaşla
Maskeler keşkeler
Kirleniyor, kirletiyoruz
Hırsla yalanla riyayla
..

Devamını Oku
Mehmet Tevfik Temiztürk

Neydi o günlerimiz neydi o huzurumuz?
Komşuluklarımızla bitmezdi dostluğumuz…

Herkes güvenilirdi herkes saf düşünceli,
Kavga, dövüş, mahkeme hiç olmamıştık dertli…

Şimdi suratlar asık hal hatırsa kalmadı,
..

Devamını Oku
Gülhan Özkara

Geçen zamanın her bir gününün alnında
Bir sevinç yıldızı parlayacak sandım
Yerden göğe üzüntü
Katmer katmer endişe imiş
Nasıl aldandım

Her sevdiğim şeyin ikizi
..

Devamını Oku
Bahadır Karaağaçlı

gitme bugün
içimde bir his..! titreme gibi
hüzünlü eylül gibi..
gün gün eksildi bir yanım ağlayamamak gibi.

gitme bugün
içimde bir suskunluk
..

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

O akşam büfemi kapatıp,Gürçeşmedeki bekar evime giderken,aklımda sadece iki şey vardı.Biri gündüz ki esrarengiz kızın ani gidişi,ikincisi satılmayan poğaçalardan ettiğim zarar.İlk defa bu kadar sakin karşılıyordum ettiğim zararı,çünki belkide o yağmurlu hava yüreğime yeni aşk tohumları atıyordu.
Ertesi sabah hava bir önceki güne nazaran oldukça güzeldi.O kasvetli,yağmurlu,karanlık havadan eser yoktu.Henüz kurumamış olan yollar,güneşin bütün saltanatına,rağmen grimsi bir gölgelik oluşturuyordu,ve ben böyle havalara bayılıyordum.Benim böyle havalara bayılmamın bir sebebide insanların bu güzel,romantik havada büfemi sıkça ziyaret ediyor olmalarıydı.Bense o gün sadece bir kişinin ziyaretine bütün bir haftanın ziyaretçilerini değişmeye razıydım.

Bir şeyi çok isteyip,tamamen masumane duygularla tanrıya yalvarırsan olurmuş derler ya, benimde o günki yürekten duamı tanrı duymuş olacak beklediğim ziyaretçi geldi.Aynı yerde bekliyordu treni,ve aynı pardesü vardı üzerinde.Dünden tek farkı ıslak olmayan saçlarıydı sanırım,çünki bana oldukça uzak olan mesafeden detaya giremiyordum.Bir an yanına gidip bir gün önce yaptığım aceleci tanışma çabamdan dolayı özür dilemek istedim,ama bunuda yeni bir tanışma çabası olarak algılayıp kızacağından korktum. Yaklaşık yedi yıldır aynı yerde büfe çalıştıran biri olarak bir sapık konumuna düşmekten endişe ediyordum.Ben böyle olmadık şeyler kurup, kendi içimde hesaplaşırken, bana doğru yürümeye başladığını farkettim.Aynı dünki gibi emin ve yavaş adımlarla yürüyordu büfeme doğru.Oan kalbimin sandığım gibi hasta olmadığını farkediyordum.Bir çalar saatin zili gibi saniyede dört sefer atıyordu nerdeyse,ve ben sadece bir sefer gördüğüm biri için neden bukadar heyecanlanmıştım,anlamaya çalışıyordum.
Büfemin önüne geldiğinde onunla ilgilenmiyormuş gibi yaptım,sanki hiç yaşanmamıştı dün,ve sanki sabaha kadar ben değildim bu ela gözlerin bir kaç saniyelik bakışını gözümün önüne getirip hayaller kuran.
'' Bir paket kısa samsun,bir çay alabilirmiyim'' dediğinde ağır ağır başımı kaldırıp,''çay açıkmı olsun koyumu '' demiştim.Bunu neden dedim,hangi heyecanla saçma bir şekilde çıkmıştı ağzımdan bilmiyorum,bir şaşkınlık anının en güzel resmiydim o anda. Bir kahkaha attı,'' Sizden özür dilerim,dün sinirliydim biraz,işe geç kalmıştım,tren de gelmek bilmedi,bide yağmurdan her tarafım ıslanınca size patlattım sinirimi'' Ne önemi vardıki,hergün patlatabilirdi bana sinirlerini,bütün topladıklarını bağrış çağrış gelip bende soğutabilirdi,ve ben her sabah bana fırça atsın diye bile onu bekleyebilirdim,ama ona öyle söylemedim tabii,'' Bende hatalıyım,tanımadan etmeden size fazla yakın davrandım belki,ama bizim buralarda yolcularla aramızda farklı bir elektrik vardır,onlar bilirler benden zarar gelmeyeceğini,ve dostuzdur bir çoğuyla'' Siz yenisiniz buralarda galiba,daha önce pek görmedim sizi diyecektimki, fırsat vermedi.'' Yeni taşındık buraya,hava alanında çalışıyorum,iki üç gün taksiyle gittim ama çok yazdı.Treni ilk denediğim gün kaçırınca,sinirlerim gerilmişti biraz.''

..

Devamını Oku
Ramazan Çiçekli

bir yıldırım düşmesi
bir yağmur damlası
korku ve ümit kaynağı
kimine göre endişe
kimine göre sevinç kapısı
ümit yağmursa korkular şimşek
ya bereket ya felaket
..

Devamını Oku
Mustafa Cilasun

Yar...
Hiç değer mi?
Gönül kıran, insanı hiçe sayan
Nefsini ihya etmek için hiç bir sınır tanımayan
Edep ve nezaketten uzaklaşarak sevgiye kapısını kapatan
Şer ve kepazeliklerinden dolayı, insanların yüreklerine korku salan
Endişe ve vehimleri, gam ve kederleri, sabır ve acziyeti her zaman yaşatan
..

Devamını Oku
Mustafa Cilasun

Yar...
Zavallı kadın sere serpe
Yerde yatıyordu, sanki cansız ve soluktu
Tüp ocağını açmış, intihar etmeyi aklına sokmuştu
Dört çocuk diğer odada korku ve endişe içinde bakıyorlardı
Kocası işsiz ve günlerce eve gelmeyen bir adammış, kadın çok zorlanmış
Komşuları her hikayelerine vakıfmış, fakat her nasılsa deva adına bir umut bulamamış
..

Devamını Oku
Ayşe Manav

Uzun ve yorucu bir günün ardından derin bir uykuya kapanmıştı göz kapakları, bir süre ayaklarının sızlamasından uyuyamamış, kafasına takılı kalan soruların cevapsızlığında daha fazla direnememişti.
Yatakta gözlerini açtığında şaşırmıştı, bütün evin ışıkları yanıyor her yer aydınlık içindeydi. Bir anlam verememekle birlikte endişe ve telaş içinde ilk aklına gelen yan odada uyuyan 8 yaşındaki kızı oldu ve telaş içinde yataktan fırladı kalbi ritmini gitgide arttırıyordu. Koridora çıktığında evin kapısı ardına kadar açık, kapının önünde tanımadığı birçok ayakkabı vardı, hepsi gelişi güzel çıkarılmış dağınık duruyordu.
Salon kapısından baktığında şaşkınlığı bir kat daha artmıştı. Koltukların üzeri bembeyaz örtüler ile kapatılmış, yerdeki halılar yoktu. Hemen diğer odaya koştu, diğer odada bulunan koltukların üzeride beyaz örtüler ile kapatılmış abla ve annesi de odadaydı yüzlerindeki garip ifadenin anlamını çözmeye çalışıyordu. Evin bütün kapıları ardına kadar açıktı.
‘Neler oluyor! ’ demeye kalmadan beyaz örtülerin üzerinde yatan babası doğrulmuş ve banyoya koşmuş, banyo ıslak olduğu için ayağı kayarak düşmüştü, üzerinde giysileri yoktu. Yardım için koştuklarında banyo kapısından içeri giremiyorlardı, yerlerin ıslak oluşu onlarında kayıp düşmesine sebep olacaktı. ‘Baba duvara tutun öyle kalk lütfen’ diye bağırıyor, babasına yetişmek, düştüğü yerden kaldırmak için uzanıyor, çabalıyordu. Yüzündeki acı ifade ile babasına bakıyor ‘gayret et’ diye bağırıyor çaresizlik içinde çırpınıyordu.
O sırada babası kalmak için duvara tutunmaya çalışıyordu ki; bir anda duvara yumruğunu sıkarak vurduğunu gördü. Duvardaki fayanslar içine göçmüş, duvar ise yıkılmak üzereydi.

Annesi ‘ hadi kızım senin sinirlerin bozuldu gel dışarı çıkalım biz, bir hava al’ demiş ve gecenin karanlığında dışarıya, az ileride bulunan parka götürmüştü. Parka gittiklerinde aklı evde babasında kalmıştı, dönelim der gibi dönüp eve baktı tam dönecekti ki, annesi kolundan çekerek ‘sakinleş’ demişti. Dönüp tekrar eve baktı, gecenin karanlığında gökyüzünden bir yıldız kaymış ışıklar saçarak evinin çatısına doğru geliyordu, çatının üzerine indiğini gördü, daha dikkatli bakınca ince uzun simsiyah iki kolunu göğüs hizasında birleştirmiş ve öyle duran bir siluet çatısının üzerinde duruyordu.
..

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

İki sıçan yürürler yol kenarında peş peşe
Nerden bilecekler, duymazlardı endişe.

Olmaz deme, hayvanda olsa vardır derdi.
Çıkmaz mı! önlerine koskoca kara bir kedi.

Erkeği, sen geri dur dedi, ben geçeyim öne.
..

Devamını Oku
Necdet Erem

HER GÜNÜN BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE, YILBAŞI OLDUĞUNU UNUTUP, GLOBAL VAMPİR TÜKETİM EKONOMİSİ ÇILGINLIĞININ FİTİLİNİ ATEŞLEYEN YILBAŞI YORTULARINDA KENDİMİZDEN GEÇERKEN.

KENDİMİZDEN GEÇERKEN

İnsan, ebed âleminde yaratılıp, o âlemin standartlarına göre donatılmış olup, donanımlarını tanıma, doğru kullanma ve yeteneklerini geliştirmesi için, ruh cevherine, test amaçlı madde denilen malzemelerden inşa edilmiş vücut gömleği giydirilmiştir.

Geldiği mana âleminin karakteristik özellikleri, yaşadığı dünya hayatının her safhasında kendisini belli etmesine rağmen, sadece genel yaşamın ve özel yaşamının devamı adına his ettirilmiş olan haz ve lezzet, tatminsizliğinden duyduğu elem ve endişe;
..

Devamını Oku
Mehmet Konak

Hafiften bir ağrı girmış başıma döner dururum dünya misali.
Herşey o kadar boş ki hayat boş kavanozdan farksız.
Tüm yaşadıklarım görünmeyecek kadar şeffaf yaşanmamış hayata benzer
Izdırap içinde endişe doluyum.

Gözlerim kapanır sır perdesi gibi ardınsıra yok olur yaşanan gerçekler.
Karanlığa düşerim uçsuz bucaksız rengim solar yaprak misali.
..

Devamını Oku
Metanet Yazıcı

Bu derin yüreklerin haşmeti karşısında,
Eğildi başım yere, titretti yüreğimi...

Bir endişe, bir telaş, utandırdı hâlimden,
Kendimi arıyorum, kimim-neyim nerdeyim...

Bir ömür dağarcığı kaldı elimde bomboş...
..

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Hangi göz,gönül istemez ki, muhteşem güzel yeri.
Cennet gerçek hayatın sonsuz durağı,ikâmet evi,

Gözler kamaşır, Sidretül müntehanın yanında.
Huriler sevinç saçar, yüksek cennetlerin altında,

Serin bahçeler,içinde baldan akan ırmaklar,
..

Devamını Oku
Atiye Danış

NÜÜRESS // Kenan EVREN..

Kenan Evren adı bana Türkiye’nin yaşadığı en büyük utançla eş anlam taşıyor.Sayısız faili meçhul cinayetler / 550’den fazla idam/ sınır dışı olayları/ vatandaşlıktan çıkarılmalar / basın yasakları/on binlerce görvden ihraç/ hele de kitap-neşriyatların
kamyonlarla toplatılması.Asker nerdeyse evlerimizin içinde..
-Ağabeylerim Üniversite de.Aile hatta bütün ülke pürtelaş-herkeste endişe had safhada
-Evler her gün takip te ama biz aranmıyoruz.Çünkü rahmetli babam önemli bir bürokrat.Mahalle ye,saat başı asker geliyor her köşede silahlılar.Okula gitmek korku/dönmek daha bir korku.Daha çok şeyi idrak edemeyecek kadar gençliğe yeni adım atıyoruz.Neler olup/bittiğini de yeterince anlamakta zorlanıyoruz...
-Ne panikler ne dehşet dönem ve şimdi 12 eylülün en suçlu kişisi yıllardır hiç bitmeyen tatil/safahat yaşıyor.Yargılanması için bir çok hukukçuyla görüştüm....maalesef yasada öyle bir madde yok.Türkiye bu utancı kaldıramıyor ve utanç mimarı NÜÜÜÜ çizerini yargılayamıyor.Kenan Evren bana en çok ta HİTLER’i andırıyor...
..

Devamını Oku