Adım Ender pehlivan, Samsun Havza ilçesine bağlı Küflek Köyünde dünyaya açmışım gözleri. Kafa kağıdımda şubat 5 olarak belirlenen doğum günüm, Annemin “oğlum sen doğduğunda biz orak biçiyorduk” sözlerine istinaden hükmünü kaybetmiştir. Doğduğum yılda, babamın arkadaşı vefat etmiş beni de o yıl kırklamış olmaları nedeni ile 1977 olarak sabitlenmiştir.
Otuz nüfuslu kocaman bir ailede geçti çocukluğum. “Baba yanında evlat sevilmez” anlayışı nedeni ile dedelerimize verdik baba sevgilerimizi ve hep özelde kaldı anne sevgimiz.
Ne babam sarılabildi bana nede biz babalarımıza… Anlayacağınız sevgimi gösteremeyenlerdenim. Ne kadar seversek sevelim içimizdedir koca koca yanardağlar. Azcık sevgimizi anlatsak nemlenir hemen gözlerimiz…
Lise 2. sınıfına kadar süperdi dersler; aşk düşünce yüreğe biraz sekteye uğradılar. En çok Kimya dersi aldı nasibini ve bize eylül’de okula gelmek düştü….
İşte bu dönemlerde düşüncemdekileri almadı yüreğim ve silah edindim kalemi…. En çok aşkı yazdım arada birde yönetenlere değdi kalemimin ucu. Yazdıkça büyüdü yüreğim..
Ve liseden sonra tanıştım gurbetle…. Daha doğrusu hayatın ta kendisiyle…
Liseden bize aşıladıkları bir zehir Üniversite bitince hissettirdi kendini. Üniversitedeyken sanırdık ki biz tüm firma yetkilileri okulun önünde dizilmiş diplomayı alır almaz kapacaklar ve oturtacaklar masa başına bizleri…. Nerdeeeee…… Meğer yalan söylemişler bizlere Üniversite Üniversite diye diye…..
Üniversite bitti, bitti amma ne iş veren ne bir soran bulabildik? ? ? Ve hayatın en büyük acı gerçeği ile karşı karşıya kaldık okul bitince… Koca bir boşluk.. İş yok güç yok! ... birde bunun yanında soranlar var ya? .... ne olacaksın, hükümet sana iş vermiyor mu? ? ? Allah kolaylık versin….
Allah yüzümüze batkıda iş bulduk ve kurtulduk çeneden…. ve halen çalışıyoruz…
Kesinlikle pes etmem, yılmam, diz üstü yaşamaktan ayak üstü ölmek iyidir bilirim, denize düşünce yılana da sarılmam….. En yüce dostumdur şükür…..
Yıllardır yüreğimi yakandır sılam ve tadına doyamadığım, hiç doymayacağım aşk…
Her ne olursa olsun “yaşamak bir sanattır” kavramıyla bakıyorum dünyaya ve herkes güzeldir biliyorum; düşünebildikleri sürece…
Saygılarımla……
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sevgili Ender PEHLİVAN,
Uzunca zamandan beri takip ettiğim yazarlardan birisiniz. O kadar farklı bir anlatım tarzınız var ki, yazdıklarınızı yaşıyor ve yaşatıyorsunuz. Şiirleriniz inanın tat veriyor.. Kelimeleri kullanışınız ustaca.. Ve aynı zamanda araştırmacılığınız ve gördüğünüz olayları k ...
Yıllardır şiir okurum.. Bir çok ünlü kalemin şiirlerini okudum.. Çok nadir olarak bir şiiri hem okudum hem ağladım.. İlk defa bir şiiri yaşamış gibi oldum.. Teşekkürler ENDER PEHLİVAN.... O kadar harika bir kalemin var ki, mest ediyor insanı... Tüm şiirlerin çok güzel ve anlamlı... Ama KEMANCI İLE D ...
Yıllardır şiir okurum.. Bir çok ünlü kalemin şiirlerini okudum.. Çok nadir olarak bir şiiri hem okudum hem ağladım.. İlk defa bir şiiri yaşamış gibi oldum.. Teşekkürler ENDER PEHLİVAN.... O kadar harika bir kalemin var ki, mest ediyor insanı... Tüm şiirlerin çok güzel ve anlamlı... Ama KEMANCI İLE D ...