Bir uçurumun önündeyim,
Bir adım atsam,
Uçacağım hayallerimle gökyüzüne.
Karışacak gözyaşlarım bir garip hüzüne.
Bir tek pişmanlığım kalacak geriye,
Seni sevdiğimi söyleyemedim yüzüne!
Küçük bir odada beslediğim
Montofon ineği gibiydi AŞK.
Zamanla büydüğünde
O kapıdan çıkamayacağı
Hiç Aklıma gelmemişti.
Başlangıç
Parlak bir ışık ve ağlama sesi
Uzun bir yol
Sonunda karanlık
Ve suskunluk
Şimdiye dek sevdiğim bütün kadınları,
Kalbime hapsettim
Ve çivili takunyalar giydirdim ayaklarına.
Bir de..
Bütün oturakları kaldırıp attım!
Sonu olmalımıydı diyorum bazen.
Seni sevmelerimin bir sonu olmalımıydı?
Açtığın yara kanarken
Akan kanımı bir kovada biriktirmen
İşe yaramayacak fark edemedin..
Sustum işte
Bir papatyanin sonu olmustu genc kizin elleri.
Seviyor sevmiyor diye kopardi tum yapraklarini,
Papatya, bir falın kurbani olmustu.
Bir papatyanin sonu olmustu genc kizin elleri.
Ögrenmek istiyordu,
İçinden konuşmaya alışınca fark ediyorsun ağzındaki pas tadını ve artık geçmişi çok da hatırlamadığını.
Zaman hızla akıp giderken öğreniyorsun vefasızlığın anlamını ve sadece işi düşenlerin sana ulaştığını.
Hızla ama çok hızla düşünürken anlatınca aklında olanları, boş bakışlarda fark ediyorsun anlaşılmadığını.
Bazen düşünüyorum da uzun uzun,
Sonra sakallarım beyazlıyor...
Saçlarım zaten beni terk etmiş!
Sağlığım var diyorum ardından..
Ve yaşımı hatırlıyorum,
Yolun yarısı çoktan geçmiş!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!