İnsanı ayakta tutan, güçlü ve mümtaz kılan, onu diğer varlıklardan üstün ve efendi haline getiren birçok özellik vardır ve bunlardan biri de bilgidir. Bilmek ve bilgi sahibi olmak, yaratılmışlar içerisinde en anlamlı ve açık ifadesini insanda bulur ve insanla değer kazanır.
İnsan dışındaki varlıklar bildiğinin farkında olmadıkları için, onları başka varlıkların yanında bildikleri yahut öğrendikleri saygıya değer hale getirmez.
Varlıklar içerisinde bilgi edinmeye en müsait ve yatkın olanı, hiç şüphesiz insandır ve insanlar, bildikleri oranda değerlidirler.
Çünkü insanı daha insanî hale getiren bilgidir. Onun içindir ki, yüce Yaratan’ın “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ” sorusuna, büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy,”Olmaz tabi, biri insan, biri hayvan” cevabını veriyor. Gerçekten de insan, bildiği ve bilgiyi önemli gördüğü sürece nebat ve hayvanatın üzerinde yer alır.
Bilgi ister obje-süje ilişkisi, ister eşya ile insan zihninin çelişkileri şeklinde ele alınsın, ister rasyonalistlerin, spirtualistlerin verdikleri anlama göre düşünülsün, isterse idealistlerin ve realistlerin anlatmaya çalıştıkları şekilde bilinsin; sonuçta kendi özü ile sınırlı, gelişmeci ve değişken karaktere sahiptir. Bilgiyi değişmez kılan, daha doğrusu bilgiyi sürekli müspet yönde artıran ve arıtan, insanın kendisidir. Yine insan dışında hiçbir varlık, bilgisini sürekli ve şuurlu olarak artırmayı aklına getirmez, getiremez.
Demek ki bilen ve bilgisini artırma yarışı ve uğraşı içerisinde olan insanı bekleyen en önemli görevlerden biri de, sağlıklı ve sağlam bilgilere ulaşmaktır. S.A.Arvasi’nin dediği gibi, düşünmeden, hipotezler kurmadan, müşahade ve tecrübelere dayanmadan sağlam bilgiye ulaşılmaz.
Diogenes’in, “Tek iyi şey bilgi, tek kötü şey bilgisizliktir”, Bacon’un “Bilgi kuvvettir”,büyük Türk edibi Edip Ahmet’in “Kemik için ilik neyse, insan için de bilgi odur” dediği bilgiyi insan hayatına ruh veren en yararlı bir ışık görmeli ve benimsemeliyiz. Bilmeliyiz ki, bilgisiz hiçbir şey olmaz.”Yaratan Tanrı bile bilgiyle bilinir” (Edip Ahmet) .Bilgisiz kişi, Orhun Anıtları’nda da belirtildiği gibi, “çok can yakmaktan, çok kan dökmekten” öteye gidemez.
Yusuf Has Hacib’in ünlü eseri Kutatgu Bilig’de, Edip Ahmet Yükneki’nin Atabetül Hakayık’ında dile getirdikleri,”Bilgilinin sözü toprak için su gibidir, su verilince yerden nimet çıkar.”(Yusuf Has Hacib) ,”Bilgili insan kıymetli bir dinardır, cahil ve bilgisiz, değersiz bir akçedir.”(Edip Ahmet Yükneki) tesbitlerini iyi anlamak ve yüce Yaratıcının “Sakın bilmeyenlerden olma” ilahi emrini hep aklımızda bulundurarak bilgiye doğru koşmalıyız. Yunus Emre’nin de bir şiirinde belirttiği gibi, kendimizi bilmemiz de, Rabb’imizi bilmemiz de bilgimizin durumuna bağlıdır. Biz yeter ki bilgili olmaya ve bilgiyi bulmaya uğraşalım. Biz sağlıklı bilgiyle kendimizi donatmak istedikten sonra, geriye bir engel kalmaz.”Sağlam bilgi edinecek bir zümre için ayetler vardır” ilahi emrinin ışığında göklerden, yerlerden, dağlardan, taşlardan yararlanarak, dersler, ibretler alarak bile bilgimizi tazeleyebiliriz.
Bilmek, bilgiyle bilenmek ve bilgiyle dirilmek için, insan olarak ve insan kalarak görevimiz bir hayli çok ve büyüktür.
Bu görevlerimizi hiç unutmadan ve her zaman o görevlerin gerektirdiği kadar bilgili olmak dileği ile...
Durdu ŞahinKayıt Tarihi : 13.9.2007 17:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!