Ezik düşlerin ardında kalan benlik...
Sadece tek şeyi barındırır, umuda bağlı olan sabır…
Buradaki düşler dediğimiz düşünceler ve umutlara karışmış rüyalardır aslında, bir bekleyiştir, aslında bir ar mücadelesidir, aslında yoklukla ruhsal savaştır, aslında rüzgâr kesiği bir yaşamdır, belki de sevmenin ardında kalan ezilmişlikle sadece barınmaktır hayata, belki de kısmaktır ruhsak darlıktan, uzun zamanlara dönmüş bir bekleyiştir aslında kimsesizliğin, sahipsizliğin ve de cesaretin, umudun son çırpınış son sesleridir bu sabır, sadece gülmek istemektir hayata, sadece gülmek istemektir canından kopan cana…
Kendime az önce defalarca sordum, "artık bir müddet yazmasam geberir miydim ki " diye, o riski göze alamadım, nefes almak gibi bir şey, en sevdiğinle konuşmamak gibi bir şey, ölmüşünle hasret gidermek gibi sanki o an nefes olmak, en önemlisi sevgili, senden ayrılış gibi bir şey, işte bunu göze hiç alamam, hiç alamadım ama yine de giden ben olmadım, yazmaktan da bırakan ben olmam, sen bırakmadıktan sonra, geberinceye kadar yazarım artık...
Sen gideli, günler geçti her şey sana benzemeye başladı, yıllar geçse ki her şey sen gibi olacak, biraz mavi, biraz pembe, belki da daha sonrası gök kuşağı rengine bulanacak, dahası mı ben de sana benzeyeceğim hiç şüphesiz ki gökyüzü kuşlarla donanacak...
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.