Kırk adımlık bir odaydı ödülüm.
Derme-çatma eşyalar ve beyaz bir kedi,
Bütün zenginliğimdi.
Bu odadaydık ikimiz.
Bu oda;
Bu oda benim en çok sevdiğim yerdi.
Masanın üzerinde birleştiğinde ellerimiz,
En güzel yer mutfaktı...
Bal damlıyordu içtiğimiz kahvelerden.
Su Tanrılaşmıştı kristal bardakların içinde.
Çünkü elinde değer kazanıyordu.
Saçımı yakmıştım ocakta kahve yaparken.
Umrumda bile değildi.
Göğsüme değen bu yanık bukleyi ne çok seviyordum bilsen.
Kesmeye kıyamamıştım.
Mutluluk pırıl pırıl bir yaz sabahı da değil,
Karlı bir öğleden sonrası da...
Neredeysen orada mutluluk.
En büyük ziynetim;
Yüzüme taktığın gülümseme,
Göğsümde kanat çırptırdığın martılar
Ve asık suratlı kedimin kıskanç bakışları...
Beni düşünüyorsun.
Çok düşünüyorsun beni...
Ve ben haber alıyorum elektronlarla.
Gülümsüyorum.
Bu yüzyıllardır böyle devam ediyor.
Sonra bir ara gelip çalıyorum seni.
Küçücük,
Küçücük bir damla nehirde,
Çığ gibi düşüyor yangın yerime...
B.M.K.01.07.2013 02.17
Elif Gülnur ParmaksızKayıt Tarihi : 13.2.2014 22:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Elif Gülnur Parmaksız](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/02/13/en-buyuk-odul-3.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!