Mahlas karalı
Ateş düştü yaktı yerini
Bilmedi kimse kıymetini
Mezara doldurup
Küçücük bedenini
Sen ölmeden
Öldürdüler anneni
Beni yargıla,
Ama ya toksan ?
Dolu ceplerin;
Parmağında altın yüzük.
Beni yargıla,
Bana sorma
bilmem ben saatin kaç olduğunu
akrebin ne kadar döndüğünü
yelkovanın kaç tur attığını
ya da günlerden ne olduğunu
hangi ayda hangi yılda bulunduğumuzu
masumsun!
masumuz!
aşkın; din, dil, doğru ya da yanlış tanımadığı yerdeyiz
cehennemin orta yerinde bir cennetteyiz
gözün görmediğine bakmakta
gün yüzü gördüm mü ben hiç sor
yaşadım yaşadım ama çok zor
bir sana alıştım
bir sende hayata karıştım
gidiyor musun yani şimdi
ben sensiz ne yaparım
herkesin bir evi var
bir yatağı
gömleği yada eteği
birde yalnızlığı var herkesin
herkese anlatamadığı
itaatsizde her gece
senin gibi uzanır yatağında
duruşu horlaması
pijaması
ama senin yumuşak yatağında
mavi gökyüzü çimenlerle buluşuyordu uzakta
kuş sesleri geliyordu sazlıktan
ırmağın kenarında bir kadın
güzel uzun saçları
ayakları suda
balıklar çırpınıyor etrafında
minik ellerde parlayan yüzük
neden durmayım ki mahsun
neden bükmeyim ki boynumu
koca ellerimde kayboluyorsun işte
onun bir gelinliği var
ölüyor dalında yaprak
mevsimlerden bahar
beşikte bir bebek ölüyor
bomboş kalıyor kundak
bir asker ölüyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!